Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 17596 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 10080 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : Kırşehir Aile MahkemesiTARİHİ : 13/06/2013NUMARASI : 2011/65-2013/421M.. A.. ile A.. A.. aralarındaki katılma alacağı davasının reddine dair Kırşehir Aile Mahkemesi'nden verilen 13.06.2013 gün ve 65/421 sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü: K A R A RDavacı vekili dava dilekçesine konu iki adet taşınmaz ve davalı adına kayıtlı TC Merkez Bankas'ında mevcut hesaplarda bulunan paralar ile ilgili olarak alacağın mal rejiminin tasfiyesi kapsamında davalıdan tahsilini talep etmiştir.Davalı vekili, davacının katkısının bulunmadığını ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, boşanma davasının ret ile sonuçlanıp kesinleşmesi nedeni ile davanın reddine karar verilmesi üzerine; hüküm süresi içerisinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.HUMK'nun 77. maddesine göre, “Kanunun gösterdiği istisnalar haricinde hakim her iki tarafı istima veyahut iddia ve müdafaalarını beyan etmeleri için kanuni şekillere tevfikan davet etmedikçe hükmünü veremez". HMK’nun 27. maddesine göre ise, “hukuki dinlenilme hakkı yargılama ile ilgili olarak bilgi sahibi olunmasını ve açıklama ve ispat hakkını... ” içerir, "Hukuki dinlenilme hakkı", Anayasanın 36. maddesinde ve Avrupa İnsan Hakları Sözle??mesinin 6. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının en önemli unsurudur. Zira insan onurunun yargılamadaki zorunlu bir sonucu olarak, yargılama sujelerinin, yargılamada şeklen yer almaları dışında, tam olarak bilgi sahibi olmaları, kendilerini ilgilendiren yargılama konusunda açıklama ve ispat haklarının tam ve eşit olarak kullanmaları ve yargı organlarının da bu açıklamaları dikkate alarak gereği gibi değerlendirme yapıp karar verilmesi gereklidir. Hukuki dinlenilme hakkı olarak maddede ifade edilen ve uluslararası metinlerde de yer bulan bu hak, çoğunlukla “iddia ve savunma hakkı” olarak bilinmektedir. Ancak hukuki dinlenilme hakkı iddia ve savunma hakkı kavramına göre daha geniş ve üst bir kavramdır. HMK. madde 81. maddesi uyarınca “Vekilin azli veya istifasının, mahkeme ve karşı taraf bakımından hüküm ifade edebilmesi için, bu konudaki beyanın dilekçeyle bildirilmesi veya tutanağa geçirilmesi ve gerektiğinde ilgilisine yapılacak tebligat giderinin de peşin olarak ödenmesi zorunludur”; aynı şekilde HMK'nun 82. maddesi uyarınca “İstifa eden vekilin vekâlet görevi, istifanın müvekkiline tebliğinden itibaren iki hafta süreyle devam eder.Vekilin istifa etmiş olması hâlinde, vekâlet veren davayı takip etmez ve başka bir vekil de görevlendirmez ise tarafın yokluğu hâlinde uygulanacak hükümlere göre işlem yapılır.Yukarıdaki fıkralarda yer alan hususlar, istifa eden vekilin istifa dilekçesi ile birlikte vekâlet verene ihtaren bildirilir” hükmünü içermektedir.Somut olaya gelince; davacı vekili 13.06.2013 tarihli vekaletten çekilme dilekçesini mahkemeye vermiş olup; yukarıda kanunda belirtilen şekilde işlem yapılıp davacı asıla çekilme dilekçesi usulünce tebliğ edilmeden dava karara bağlanmış, gerekçeli karar vekaletten çekilen vekile tebliğ edilmiştir. Yapılan bu usulü yanlışlık, davacının hukuki dinlenme hakkını ve dolayısıyla adil yargılanma hakkını ihlal eder nitelikte olduğundan; hükmün bu sebeple bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Davacı vekilinin temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde bulunduğundan kabulü ile mahkeme hükmünün 6100 sayılı HMK'nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, bozma sebebine göre diğer temiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, 24,30 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davacıya iadesine, 07.10.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.