Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 1759 - Karar Yıl 2017 / Esas No : 21625 - Esas Yıl 2016





MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiDAVA TÜRÜ : Muhdesatın TespitiTaraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş olup hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü. KARARDavacı, taraflar adına kayıtlı ve ortaklığın giderilmesi davasına konu 667 parsel sayılı taşınmaz üzerinde bulunan iki adet kuyunun 2006 ve 2007 yıllarında kendisi tarafından yapıldığını ileri sürerek anılan kuyuların kendisine ait olduğunun tespitine karar verilmesini istemiştir.Davalı, cevap dilekçesi sunmamış, yargılama oturumlarına katılmamıştır.Mahkemece davanın kabulüne, 667 parsel sayılı taşınmaz üzerindeki iki adet kuyunun davacıya ait olduğunun tespitine karar verilmesi üzerine; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava, muhdesatın tespiti isteğine ilişkindir.Bir şeye malik olan kimse, o şeyin bütünleyici parçalarına da malik olur (4721 s.lı TMK 684/1 m). Arazi üzerindeki mülkiyet, kullanılmasında yarar olduğu ölçüde, üstündeki hava ve altındaki arz katmanlarını kapsar. Bu mülkiyet kapsamına, yasal sınırlamalar saklı kalmak üzere kalıcı yapılar, bitkiler ve kaynaklar da girer (TMK 718 m). 22.12.1995 tarih ve 1/3 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında da vurgulandışı gibi Eşya Hukukunda, muhdesattan, bir arazi üzerinde kalıcı yapı ve tesisler ile bağ ve bahçe şeklinde dikilen ağaçları anlamak gerekir. Muhdesat, şahsi bir hak olup (TMK 722,724,729 m.ler), sahibine arazi mülkiyetinden ayrı bağımsız bir mülkiyet veya sınırlı bir ayni hak bahşetmez. Taşınmaz üzerindeki kalıcı yapı, ağaç gibi bütünleyici parça niteliğindeki muhdesatların taşınmazın arzından ayrı bir mülkiyetinin varlığından söz edilemez. Açıklanan bu ilke ve esaslara göre, kural olarak muhdesatın arz malikinden başkasına aidiyetinin tespiti istenemez.Somut olayda; dava konusu muhdesatların üzerinde bulunduğu 667 parsel sayılı taşınmaz, tarla vasfıyla paylı mülkiyet hükümlerine göre taraflar adına kayıtlıdır. Davalı ...'un taşınmazdaki 3/11 hissesini 20.05.2010 tarihinde, diğer 4/11 hissesini 30.11.2012 tarihinde satın aldığı görülmektedir. Dava konusu muhdesatların meydana getirilme tarihi ise; dava dilekçesi, tanık beyanları ve toplanan delillere göre 2006-2007 yılları olup, davalının taşınmazdaki hisselerini satın aldığı tarihlerde anılan muhdesatların parsel üzerinde mevcut olduğu anlaşılmaktadır Bu durumda, davalının anılan parseldeki hisselerini satın aldığı tarihte taşınmazın üzerinde mevcut olan muhdesatlarla birlikte satın alma işlemini gerçekleştirdiğinin kabulü gerekir. Mahkemece davanın reddine karar verilmesi yerine yazılı şekilde kabulüne dair hüküm kurulması isabetsiz olup, bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Davalı vekilinin temyiz itirazları yukarıda açıklanan nedenlerle yerinde olduğundan kabulüyle, hükmün 6100 sayılı HMK'nın Geçici 3. maddesi ve 1086 sayılı HUMK'un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, taraflarca HUMK'un 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine 14.02.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.