Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 17512 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 15927 - Esas Yıl 2016





MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiDAVA TÜRÜ : Tapu İptali ve Tescil... ve müşterekleri ile ... ve ... aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının Tapu Sicil Müdürlüğü yönünden husumet yönünden reddine ve ... yönünden kabulüne dair ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesi'nden verilen ... sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davalı ... ve kayyım vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü: K A R A R Davacılar vekili, ... oğlu ...adına tapuda kayıtlı bulunan ... parsel sayılı taşınmazın ...'da meydana gelen 1939 depremin den kısa bir süre sonra itibaren davacıların dedesi Abdullah Yazıcı tarafından haricen satın alındığını, taşınmazın satın alma tarihinden itibaren davacıların eklemeli zilyetliğinde olup, kayıt maliki ... oğlu ...'nın tapu kaydından kim olduğu anlaşılamayan şahıslardan olduğunu açıklayarak, ... oğlu ...adına olan tapu kaydının iptali ile davacılar adına tesciline karar verilmesini istemiştir. Davalı ... vekili, ... Asliye Hukuk Mahkemesi'nin ... sayılı veraset belgesinde kayıt malikinin anne ve baba adının açık olup kimliğinin tespiti mümkün olduğundan davanın reddine karar verilmesini savunmuştur. Mahkemece; bozmadan önce; Tapu Müdürlüğüne yönelik davanın pasif husumet yokluğundan reddine, ...'ye yönelik davanın kabulüne, ... ili, ... parsele ilişkin tapu kaydının iptaline, davacılar adına veraseten iştirak suretiyle tesciline karar verilmiştir. Karar, Daire'nin ... sayılı ilamı ile "...davalı kayıt maliki ... oğlu ...'nın öncelikle ölü olup olmadığı üzerinde durulmalı, hayatta ise dava dilekçesi kendisine tebliğ edilerek ölü ise ... hasım gösterilmek suretiyle veraset belgesi alması için davacılara süre ve imkan verilmeli, t... edilecek veraset belgesinden mirasçılarının tespiti halinde mirasçılar davaya dahil edilerek taraf teşkili sağlanmalı, taraf teşkilinin sağlanmasından sonra tarafların bildirdiği deliller toplanarak, taşınmaz başında yapılacak keşifte, taşınmaza revizyon gören tapu kaydı yerel bilirkişi ve tanıklar vasıtasıyla uygulanarak, taşınmazın bu tapu kaydı kapsamında kalıp kalmadığı belirlenerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken taraf teşkili sağlanmadan işin esasına girilerek yazılı şekilde karar verilmesinin doğru olmadığı..." gerekçesi ile bozulmuştur. Mahkemesince, bozmaya uyma sonucu yeniden yapılan yargılama neticesinde, Tapu Sicil Müdürlüğü yönünden davanın pasif husumet yokluğundan reddine, ... yönünden davanın kabulü ile, ... ili, İstasyon mahallesi, ... parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının iptali ile taşınmazın ... mirasçıları adına miras hisseleri oranında tesciline karar verilmesi üzerine; hüküm, davalılardan kayyım vekili ve ... vekili tarafından temyiz edilmiştir. Yargılama sırasında; ... Sulh Hukuk Mahkemesi'nin ... sayılı kararı ile ... parsel sayılı taşınmazda tam hisseli olarak malik olan ... Oğlu ...'ya ... İl Defterdarı ... kayyım olarak atanmıştır. Dava kazanmayı sağlayan zilyetlik, TMK'nun 713/2. fıkrasında açıklanan "tapu kütüğünde maliki kim olduğu anlaşılamayan" hukuki sebebine dayalı olarak açılan mülkiyetin aktarılmasına ilişkin tapu iptali ve tescil davasıdır. Kural olarak, tapulu bir taşınmazın veya tapuda kayıtlı bir payın kazandırıcı zamanaşımı ve zilyetlik yoluyla edinilmesi mümkün değildir. Ancak, kanunun açıkça izin verdiği ve düzenlediği ayrık durumlarda tapulu bir yerin veya tapuda kayıtlı bir payın koşulları oluştuğu takdirde kazandırıcı zamanaşımı ve zilyetlik yoluyla edinilmesi mümkün olabilir. Kanunun açıkça izin verdiği hallerden biri de TMK'nun 713/2. maddesindeki düzenlemelerdir. Anılan maddede, "aynı koşullar altında, maliki tapu kütüğünden anlaşılmayan ya da hakkında gaiplik kararı verilmiş bir kimse adına kayıtlı bulunan taşınmazın tamamının veya bölünmesinde sakınca olmayan bir parçasının zilyedi de, o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir" hükmüne yer verilmiştir. Kanunun açık hükmü dikkate alındığında tapu sicilinden malikin kim olduğunun anlaşılamaması hali; taşınmaz malın sahibinin kim olduğunun bilinmesine yarayacak, kimliğini ortaya koyacak gerekli bilgi ve belgelerin tapu sicilinden (kütüğünden) çıkarılmasının imkansız olmasıdır. (Yargıtay HGK'nun ... sayılı ilamları). Genel olarak, gerekli dikkati gösteren herkesin kayıtlarda malikin kim olduğunu anlayamayacağı hallerde tapu sicilinde yazılı olan malikin bilinmediğinin kabulü gerekir. Ayrıca "tapu kütüğünde malik sütununun boş bırakılması, silinmesi ve yeniden yazılmaması, soyut ve nam-ı mevhum adına (mevcut olmayan hayali kişi) yazılması, hiç yaşamamış ve kaydının herhangi bir yerde bulunmamış olması, malik adının müphem, yetersiz ve soyut gösterilmiş olması gibi durumlarda malikin kim olduğunun anlaşılamadığı kabul edilir. Başka bir anlatımla, tapu kütüğünden kim olduğu anlaşılamayan malik, tanınmayan, hatırlanmayan, adresi tespit edilemeyen, kendilerine tebligat yapılamayan, mirasçıları belirlenemeyen, uzun yıllar önce ölmüş ya da taşınmış bir şahıs değildir. Somut olaya gelince; dosya içeriğinde yer alan tapu kayıtlarına göre; dava konusu edilen ... parsel sayılı taşınmazın dayanak tapularından olan, Nisan ... numaralı tapu kaydına ve kadastro tutanağına göre; dava konusu taşınmazın, ... fevtinden tapu malikinin babası olan ... oğlu ... kaldığı, bu kaydın mahalline uygulanmasıyla taşınmazın ... oğlu ... mirasçıları adına tespit ve tescilinin yapıldığı, sonrasında ise taşınmazın 20.01.1968 yılında intikal yoluyla ... oğlu ...adına tescil edildiği anlaşılmıştır. Tapu kaydına ek belgelerde bulunan veraset belgesinden ... Bey oğlu ... 'nin ölümü ile mirasının eşi ..., çocukları ..., ...ve ...'ye kaldığı bunlardan ..., ... ve ...'nin ölümü ile de tüm miras hisselerinin ...'ya kaldığı bildirilmiştir. Şu halde, tapu kaydı, tapulama tutanağı ve veraset belgesindeki açıklamalara göre kayıt malikinin kim olduğuna yarar bilgilerin tapu kütüğünde mevcut olduğu, tanınan ve bilinen kişi olup, maddede yazılı koşulların gerçekleştiğini kabule olanak bulunmamaktadır. Mahkemece, bu hususlar dikkate alınarak davanın reddine karar verilmesi gerekirken, hatalı değerlendirme sonunda yasal ve yerinde olmayan gerekçelerle kayıt malikinin bilinmeyen kişi olduğundan hareketle yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmesi doğru olmadığından kararın bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Açıklanan nedenlerle, davalılardan kayyım vekili ve ... vekilinin temyiz itirazları yerinde olduğundan kabulü ile Yerel Mahkeme hükmünün 6100 sayılı HMK'nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, HUMK'nun 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 27/12/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.