Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 17501 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 16531 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : Bismil Sulh Hukuk MahkemesiTARİHİ : 12/09/2013NUMARASI : 2012/113-2013/411A. A. ile Y.. K.. ve müşterekleri aralarındaki mirasçılık belgesinin iptali davasının kabulüne dair Bismil Sulh Hukuk Mahkemesi'nden verilen 12.09.2013 sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davalılardan Y.. K.. ve müşterekleri vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:K A R A R Davacı vekili; Bismil Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 2004/328 Esas 2004/316 Karar sayılı kararı ile tarafların miras bırakanı Y.. K.. hakkında tanzim edilen mirasçılık belgesinde, vekil edeninin annesi E. A.'un da mirasçı olduğu halde gösterilmediği gibi pay da verilmediğini açıklayarak anılan mirasçılık belgesinin iptali ile yeni mirasçılık belgesinin verilmesini istemiştir.Davalı Y.. K.. vekili, Esma'nın mirasçı olmadığını. Kök miras bırakan Yahya'nın bu isimde bir kızı bulunmadığını açıklayarak davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, Bismil Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 20/10/2004 tarih 2004/328 Esas 2004/316 Karar sayılı veraset belgesinin iptaline ve yeniden veraset ilamı verilmesine karar verilmiştir. Hüküm davalı Y.. K.. vekili tarafından süresi içinde temyiz edilmiştir.Görev kamu düzenine ilişkin olup, Mahkemece kendiliğinden gözönünde bulundurulur. Dava, HMK'nun yürürlüğe girdiği 01.10.2011 tarihinden sonra 05.04.2012 tarihinde açılmıştır. 01.10.2011 tarihinden önce yürürlükte bulunan HUMK'nun Sulh Hukuk Mahkemesi'nin görevini belirleyen 8/II-5. bendine göre “mirasçılık belgesi verilmesi hakkındaki isteklerle, bu belgenin değiştirilmesi veya iptali davalarına ..." bakar şeklinde olduğu halde 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren HMK'nun 1. maddesi uyarınca; “Mahkemelerin görevi, ancak kanunla düzenlenir. Göreve ilişkin kurallar kamu düzeninden" sayılır, hükmüne yer verilmiştir. Aynı Kanun'un 2. maddesinde ise, “dava konusunun değer ve miktarına bakılmaksızın mal varlığına ilişkin davalarla, şahıs varlığına ilişkin davalarda görevli mahkeme, aksine bir düzenleme bulunmadıkça Asliye Hukuk Mahkemesi" olduğunu vurgulamıştır. 6100 sayılı HMK'nun 4/1-ç bendine göre, “Bu kanun ile diğer kanunların Sulh Hukuk Mahkemesi veya Sulh Hukuk hakiminin görevlendirdiği davalara Sulh Hukuk Mahkemesi bakar” yine aynı Kanun'un, görevli mahkeme başlığını taşıyan 383/1. fıkrasında; "çekişmesiz yargı işlerinde görevli mahkeme, aksine bir düzenleme bulunmadığı sürece Sulh Hukuk Mahkemesi" olduğu açıklanmıştır. Öte yandan genel hüküm niteliğinde bulunan TMK'nun 598/1. fkrasında da, veraset belgesinin Sulh Hukuk Mahkemesi'nce verilmesi öngörülmüştür. 6100 sayılı Kanun'un çekişmesiz yargı işleri başlığını taşıyan 382/1-c kısmının 6. bendine göre, mirasçılık belgesi verilmesinin Sulh Hukuk Mahkemesi'nin görev alanına girdiği ve çekişmesiz yargı kapsamına alındığı belirlenmiştir. Yukarıda açıklandığı gibi HUMK'nun 8/II-5. maddesi uyarınca mirasçılık belgesinin verilmesi, değiştirilmesi veya iptal davaları ile ilgili görev Sulh Hukuk Mahkemesi'ne verildiği halde, HMK'nun 382/2-c kısmının 6. bendine göre, Sulh Hukuk Mahkemeleri'nin sadece veraset belgesinin verilmesiyle ilgili istekler konusunda görevli olduğu anlaşılmaktadır. Anılan maddenin bu haliyle yorumlanmasında veraset belgesinin değiştirilmesi veya daha önçe verilen veraset belgesinin iptali davalarının Sulh Hukuk Mahkemesi'nde bakılamayacağı ve bu mahkemelerin görevli olamayacağı sonucuna varılmaktadır. Kaldı ki, veraset belgesinin iptal davalarının hasımlı olarak açılması sonucunun tarafları açısından kesin hüküm oluşturduğu dikkate alındığında çekişmeli yargı kapsamında kalan davalardan olduğu, bu nedenle 6100 sayılı HMK'nun yürürlüğe girdiği 01.10.2011 tarihinden sonra açılan mirasçılık belgesinin iptali davalarına bakmakla görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu açıktır. Bu durum karşısında HMK'nun yürürlüğe girdiği 01.10.2011 tarihinden sonra açılan eldeki dava bakımından HMK'nun 382/2-c kısmının 6. bendi uyarınca görevli mahkemenin Sulh Hukuk Mahkemesi değil Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu sonucuna varıldığından dava dilekçesinin görev yönünden reddine dosyanın görevli ve yetkili Asliye Hukuk Mahkemesi'ne gönderilmesine karar verilmesi gerekirken işin esasına girilerek hüküm kurulmuş bulunması doğru değildir.Davalı vekilinin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulüyle hükmün 6100 sayılı HMK'nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, bozma nedenine göre şimdilik sair hususların incelenmesine yer olmadığına, taraflarca HUMK'nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve HUMK'nun 440/III-2 bendi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve 24,30 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davalılardan Yusuf Kandemir'e ve müştereklerine iadesine, 29.09.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.