Yukarıda tarih ve numarası yazılı Mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki davacı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden Daire'ye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü: K A R A R Borçlu vekili, takibe dayanak Ankara 11. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2013/437 Esas, 2014/489 Karar sayılı ilamı ile lehine manevi tazminat alacağına karar verilen 6 kişi bulunduğunu, alacaklı vekilince her bir davacı yönünden hükmedilen manevi tazminat, yargılama gideri ve vekalet ücreti alacaklarının 6 ayrı icra takibine konu yapıldığını, mahkeme ilamının bölünerek her bir alacak kalemi için ayrı takip yapılmasının usulsüz olduğunu açıklayarak şikayete konu İstanbul İcra Müdürlüğü'nün 2015/19598 Esas sayılı icra takibinin iptaline karar verilmesini istemiştir. Davalı vekili, aralarında zorunlu dava arkadaşlığı bulunmayan farklı alacaklıİarın kendi alacaklarını icra aşamasında birlikte talep etme mecburiyetlerinin olmadığını, ayrı takip yapmalarının nedeninin davacıların hesaplarının birbirine karışmasının önlenmesi olduğunu belirterek şikayetin reddini talep etmiştir.Mahkemece, ihtiyari dava arkadaşlarının aynı ilamla hükmedilen alacaklarını ayrı takibe konu yapabileceği gerekçesi ile şikayetin reddine karar verilmiş, hüküm, borçlu vekili tarafından temyiz edilmiştir.Şikayete konu takibin dayanağı olan Ankara 11. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2013/437 Esas, 2014/489 Karar sayılı ilamında hükmedilen manevi tazminat alacağı, avukatlık ücreti ve yargılama giderleri için her bir alacaklı yönünden ayrı takip yapıldığı konusunda taraflar arasında ihtilaf bulunmamaktadır.6100 sayılı HMK'nun 30. maddesinde “Hâkim, yargılamanın makul süre içinde ve düzenli bir biçimde yürütülmesini ve gereksiz gider yapılmamasını sağlamakla yükümlüdür.” şeklinde usul ekonomisi ilkesi hüküm altına alınmıştır.Aynı sebep ve aynı ilamdan kaynaklı alacakların aynı takip dosyası üzerinden tahsili mümkün iken, makul ve kabul edilebilir bir gerekçe olmaksızın kendilerini aynı vekil ile temsil ettiren, ilam alacaklılarının, her birinin kendi payına düşen kısım için ayrı takip başlatması yukarıda Yasa ile düzenleme altına alınan usul ekonomisi ilkesine aykırılık teşkil etmektedir. Bu halde, Mahkemece şikayetin kabulü ile takibin iptaline karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçeyle şikayetin reddi isabetsizdir.SONUÇ: Borçlu vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366 ve 6100 HMK'nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'nun 428. maddeleri uyarınca BOZULMASINA, taraflarca İİK'nun 366/3. maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 22.12.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.