MAHKEMESİ : İstanbul 9. İcra Hukuk MahkemesiTARİHİ : 07/11/2013NUMARASI : 2013/643-2013/979Yukarıda tarih ve numarası yazılı Mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki davalı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden Daire'ye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü: KARAR 2004 sayılı İcra İflas Kanunu'nun 72. maddesinin 4 ve 5. fıkralarına göre, menfi tespit konulu ilamın kesinleşmeden takibe konulabilmesi olanaklı değildir. Menfi tespit istemi yargılama aşamasında istirdata dönüşse de yasa gereği bu tür ilamların icrası için kesinleşme şartı aranmalıdır. Yine T.B.K. 100. maddesinde; borçlunun faiz veya giderleri ödemede gecikmemesi halinde, kısmen yaptığı ödemeyi ana borcundan düşme hakkına sahip olduğu belirtilmiştir. Somut olayda İstanbul 1. İş Mahkemesi'nin 26.12.2012 tarih 2012/624 Esas-1139 Karar sayılı istirdata dönüşen menfi tesbit davası sonucunda; 53.235,20 TL'nin ödeme tarihinden itibaren yasal faiziyle ve 6.105,87 TL vekalet ücret ile 195,00 TL yargı giderinin T. Halk Bankası A.Ş.'den alınarak, A.. Ç..'e verilmesine ilişkin ilamına dayalı olarak, alacaklı vekilince 18.07.2013'de icra takibi başlatılmış, icra emrinde toplam 91.797,15 TL'nin takip tarihinden itibaren asıl alacak kısmının yasal faiziyle olmak üzere icra vekalet ücreti ve masraflarıyla birlikte tahsili talep edilmiştir. Borçlu icra emri tebliği üzerine vekili vasıtasıyla İcra Mahkemesi'ne yaptığı başvurusunda; ilamın kesinleşmeden takip konusu yapılamayacağı ve borcun 29.07.2013 tarihinde internet bankacılığı aracılığıyla alacaklı hesabına ödendiği gerekçesiyle takibin iptalini talep etmiştir. Mahkemece borçlunun sunduğu banka dekontları ile borcun ödendiği kabul edilerek icranın geri bırakılmasına karar verilmiştir. Mahkemece, yukarıda açıklanan yasal düzenlemeler nazara alınarak öncelikle takip konusu ilamın kesinleşmeden takip konusu yapılamayacağı gözetilerek, Mahkemesinden ilamın kesinleşip kesinleşmediği sorularak tespitiyle, kesinleşmediğinin anlaşılması halinde takibin bu nedenle iptaline, aksi halde ödemenin takibe başlandıktan sonra yapıldığı gözetilerek, ödeme tarihi itibarıyla istenecek faiz, icra vekalet ücreti ve masrafların gerekirse bilirkişi vasıtasıyla hesap ettirilerek, mahsubundan sonra borcun kalıp kalmadığının BK'nun 100. maddesine göre hesaplanıp bir karar verilmesi gerekir. Eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir. SONUÇ: Alacaklı vekilinin temyiz isteminin kabulü ile Mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle 6100 sayılı HMK'nun Geçici 3. maddesinin yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'nun 428. ve İİK'nun 366 .maddeleri uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK'nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve İİK'nun 366/3.maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine 29.09.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.