MAHKEMESİ : Şile Asliye Hukuk MahkemesiTARİHİ : 26/06/2013NUMARASI : 2012/274-2013/317K.. M.. ile F.. K.. ve müşterekleri aralarındaki muhdesatın tespiti davasının reddine dair Şile Asliye Hukuk Mahkemesi'nden verilen 26.06.2013 gün ve 274/317 sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü: KARARDavacı vekili, 688 parsel sayılı taşınmazın ortaklığının taksim veya satış suretiyle giderilmesine ilişkin Şile Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 2011/412 Esas sayılı dava dosyasının derdest olduğunu, 688 parseldeki 4 katlı binanın davacı tarafından yapıldığını açıklayarak dava konusu taşınmaz üzerinde bulunan 4 katlı binanın vekil edenine aidiyetinin tespitine karar verilmesini dava ve talep etmiştir.Davalılar vekili, dava konusu taşınmaz üzerindeki 4 katlı binanın davacının babası tarafından kaçak olarak yapıldığını açıklayarak davanın reddini istemiştir.Mahkemece davanın ispatlanmadığı gerekçesi ile reddine karar verilmiştir. Hüküm davacı vekili tarafından süresi içinde temyiz edilmiştir.Dava, taşınmaz üzerinde bulunan muhdesatın aidiyetinin tespiti istemine ilişkindir. 4721 sayılı TMK'nun 6. maddesi hükmüne göre taraflardan her birinin öne sürdüğü iddia ve savunmasını kanıtlamakla yükümlü olduğu ve somut olayda davalı tarafça davacıların iddialarına karşı çıkıldığı gözetildiğinde, ispat yükü üzerinde olan davacıların dava konusu muhdesatları kendilerine ait olduğunu yasal delillerle kanıtlaması gerektiği kuşkusuzdur. Muhdesat tespiti davalarının kabulüne karar verilebilmesi için davacı tarafça davaya konu muhdesatın kendi adına ve hesabına meydana getirildiğinin kanıtlanması gerekir. Somut olaya gelince; davaya konu muhdesatın davacı tarafından yapıldığı mahkemece keşif ve oturumlarda dinlenen davacı tanıklarının beyanlarından anlaşılmaktadır. Her ne kadar; davalılar vekili dava konusu muhdesatın davacının babası tarafından yapıldığını iddia etmiş, keşifte dinlenen davalı tanığı Can Uzunoğlu da bu iddiayı doğrulayan beyanda bulunmuş ise de; dosya içinde bulunan, davacının delilleri arasında yer alan ve davalı Fatma Metin tarafından Şile Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 2011/412 Esas sayılı ortaklığın giderilmesi dava dosyasına sunulan 06.10.2011 tarihli dilekçesi incelendiğinde;''... kendisi ise bizim yarım kalan inşaatımızın yanına kendi hisse sınırlarını zorlayarak 4 katlı inşaatı yapıp tamamlamıştır.'' şeklinde beyanda bulunduğu görülmüştür. Bundan ayrı dosya içinde yer alan Şile Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2012/ 339 Esas sayılı kararının tetkikinde; iş bu dosya davalılarının, aynı dosya davacısı K.. M..'e yönelttiği ecrimisil istemli dava ile 688 parsel sayılı taşınmaza davacının 4 katlı bina yaptırdığını açıklayarak ecrimisil talebinde bulundukları anlaşılmıştır. Kaldı ki 08.05.2013 tarihli oturumda dinlenen davalı tanığı Mehmet Akgün de davacının beyanının aksine herhangi bir beyanda bulunmamıştır.Hal böyle olunca, Mahkemece, tüm dosya kapsamından davacıların iddialarını ispatladıkları gözetilerek davacının isteminin kabulüne karar verilmesi gerekirken, davanın ispatlanmadığı gerekçesi ile reddine karar verilmesi dosya içeriğine ve yasal düzenlemelere uygun düşmemiştir. Davacı vekilinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün 6100 sayılı HMK'nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK'nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve HUMK'nun 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve 24,30 TL peşin harcın istek halinde davacıya iadesine 26.09.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.