Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 17175 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 22587 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ : İstanbul 10. İcra Hukuk MahkemesiTARİHİ : 03/09/2013NUMARASI : 2013/157-2013/694Yukarıda tarih ve numarası yazılı Mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki davalı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden Daire'ye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:K A R A RBorçlu şirket vekili icra mahkemesine başvurusunda, davalı alacaklı tarafça 02.07.2012 gün ve 2012/2012 sayılı hakem heyeti kararı adı altında bir kararın ilamlı icra takibine konularak kendilerine icra emri gönderilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, bir hakem kararının ilam hükmünde kabul edilebilmesi için bu işlemin mahkemece onaylanmasının da gerekli olduğunu, söz konusu hakem heyeti kararında müvekkil şirketi temsil adı altında imza atan Ahmet Nedanlı'nın şirketi temsil ehliyeti olup olmadığı hususunun dahi araştırılmadığını, şirketin tek yetkilisinin Mehmet Nedanlı olduğunu, bu şekilde ilam hükmünde olmayan bir belgeye dayanılarak yapılan takibin iptaline karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece, “Tüketici Kanunu'nun 22/6. maddesine göre, değeri 1.191,52 TL.den fazla olan uyuşmazlıklarla ilgili alacakların tüketici mahkemelerinde delil olarak ileri sürülebileceği, bu alacaklarla ilgili ilamlı takip yapılmasının mümkün olmadığı” gerekçe gösterilerek davanın kabulü ile takibin iptaline karar verilmiş; karar, alacaklı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Hakem heyeti kararları ilam niteliğindedir. HMK'nun 407 ve devamı maddelerine göre iptal davası açılıp iptal edilmedikçe (HMK'nun 439. maddesi) ilamlı takibe konu edilebilir.Bu durumda Mahkemece, borçlu şirket vekilinin İİK'nun 33.maddesi kapsamında bulunmayan ve ilama aykırılık şikayeti mahiyetinde olmayan başvurusunun reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde dayanak ilam tüketici hakem heyeti kararı şeklinde yorumlanarak şikayetin kabulüne karar verilmesi isabetsizdir. SONUÇ: Alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK.nun 366 ve 6100 sayılı HMK.nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK.nun 428. maddeleri uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK'nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve İİK'nun 366/3. maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 25.09.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.