MAHKEMESİ : Hendek Asliye Hukuk MahkemesiTARİHİ : 08/05/2013NUMARASI : 2011/472-2013/207M.. K.. ile K.. K.. aralarındaki tapu iptali ve tescil davasında karar verilmesine yer olmadığına dair Hendek Asliye Hukuk Mahkemesi'nden verilen 08.05.2013 gün ve 472/207 sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi bir kısım davalılar E.. K.. ve müşterekleri vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü: K A R A R Davacı vekili, tarafların ortak miras bırakanı A.K.'in vefat ettiğini, tüm mirasçıların katılımı ile terekenin taksimine ilişkin taksim sözleşmesi imzalandığını ve Hendek Noterliği'nin 1294 yevmiye numarası ile tasdik edildiğini, sözleşmenin bir kısmının rıza ile infaz edildiğini, ancak; D. Mah. 48 ada 26, 30, 21 ve 3 parsellerde kayıtlı taşınmazlara ilişkin bölümün yerine getirilmediğini, sözleşmeye göre bahsi geçen taşınmazlardaki kereste atölyesinin bulunduğu kısım dışındaki boş arsaların Münire, Hatice ve Emine'ye ait olacağı, kalan kısımların K.. K.. ve davacı adına ½ hisseli olarak tescil edileceğinin belirtildiğini açıklayarak, taşınmazların üzerlerinde bulunan kereste fabrikası, 2 katlı ahşap ev ve atölyedeki edavatlara yönelik olarak tapu kaydının iptali ile ½ hisseli olarak davacı ve davalı K.. K.. adına tesciline, fabrika, edavat, ev ve müştemilatın ½ hissesinin vekil edenine ait olduğuna dair tapuya şerh verilmesine, davalı K.. K..'in kereste atölyesine yönelik haksız kullanımına son verilmesine karar verilmesini istemiştir.Davalılar Münire, Emine ve Hatice vekili, davacının dava konusu taşınmazlarda hakkının bulunmadığını, davacı tarafından daha önce açılan ve red kararı ile sonuçlanan Hendek Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2005/396 Esas, 2007/86 K sayılı kesinleşmiş ilamın eldeki uyuşmazlık bakımından kesin hüküm oluşturduğunu açıklayarak davanın reddine karar verilmesini savunmuşlardır.Davalı K.. K..; davanın reddine karar verilmesini savunmuş, davalı R.. K.. ise davacının davasında haklı olduğunu, taksim sözleşmesinin ihlal edildiğini açıklamıştır.Diğer davalılar M.. K.. ve R.. K.. usulüne uygun yapılan tebligata rağmen, cevap dilekçesi sunmamış, duruşmalara katılmamışlardır.Mahkemece, Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2005/396 Esas, 2007/86 Karar sayılı ilamın kesin hüküm oluşturmadığı, taraflar arasında görülen ortaklığın giderilmesi davasına ilişkin olarak; Yargıtay 6. Hukuk Dairesi 2011/13538 Esas, 2012/2098 Karar sayılı ilamında taksim sözleşmesinin daha sonra yapılan imar uygulaması ile hayata geçirilemeyerek bozulduğunu, taksim sözleşmesine değer verilerek davanın reddine karar verilmesinin doğru olmadığının açıklandığı, Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2005/396 Esas, 2007/86 Karar sayılı ilamında da taşınmazların taksim kabiliyetlerinin kalmadığının belirtildiği, bu anlamda davacı tarafın davasına dayanak yaptığı taksim sözleşmesinin geçersiz olduğu, uygulama olanağı bulunmadığı gerekçeleri ile davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi üzerine; hüküm, temyiz dilekçesinde yazılı nedenlerle davalılar Münire, Hatice ve Emine vekili tarafından temyiz edilmiştir.Dava konusu 48 ada 26, 30, 21 ve 3 parsel sayılı taşınmazlar davacı ve davalıların ortak mirasbırakanı A. K. adına kayıtlı iken, 07.02.2005 tarihinde yapılan imar çalışmalarında 48 ada 26 ve 30 parseller; 560 ada 1 parsel olarak kargir ev, kargir arsa, kereste atölyesi ve arsası vasfı ile tam hisse halinde A. K. adına, 48 ada 21 parsel; 561 ada 1, 2 ve 3 parseller olarak arsa vasfı ile paylı olarak A. K., Hendek Belediyesi ve Mehmet İdacı adlarına, 48 ada 3 parsel ise imar uygulaması ile 553 ada 1 parsel ve 554 ada 1 parsel halinde, paylı olarak A. K. ve dava dışı 3. kişiler adına paylı olarak tescil edilmişlerdir.Dava; miras taksim sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir. Mahkemece, yazılı gerekçelerle, bir kısım davalıların kesin hüküm itirazının reddine ve davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş ise de; Mahkemenin bu görüşüne katılma olanağı bulunmamaktadır. Şöyle ki; bir kısım davalıların eldeki uyuşmazlık bakımından kesin hüküm oluşturduğunu ileri sürdükleri Hendek Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2005/396 Esas, 2007/86 Karar sayılı dosyasının incelenmesinde; davacısının M.. K.., davalıların diğer mirasçılar olan K.. K.., M.. Ş.., E.. K.., H.. A.., R.. K.., M.. K.., R.. K.. ve A. K. (11.02.2011 tarihinde vefat eden tarafların annesi) olduğu, davacının; taraflar arasında yapılan miras taksim sözleşmesi gereği 48 ada 26 ve 30 parsellerin tapu kayıtlarının iptali ile davalılardan R.. K.. ile birlikte ½ oranında adlarına tesciline, muris adına kayıtlı trafik kaydının iptaline ve adına tesciline karar verilmesini istediği, mahkemece, davanın kısmen kabulü ile 48 ada 26 ve 30 parseller hakkındaki davanın reddine, 54 EU 514 plaka sayılı araçla ilgili talebin kabulüne, aracın trafik kaydının iptali ile davacı adına tesciline karar verildiği ve hükmün temyiz edilmeksizin 23.11.2007 tarihinde kesinleştiği anlaşılmaktadır. Görülmekte olan dava da; yine davacı M.. K.. tarafından, davalılar K.. K.., M.. Ş.., E.. K.., H.. A.., R.. K.., M.. K.., R.. K..'e karşı açılan, dava konusu 48 ada 26,30,21 ve 3 parsel satılı taşınmazların miras taksim sözleşmesine göre üzerlerinde bulunan kereste fabrikası, 2 katlı ahşap ev ve atölyedeki edavatlara yönelik olarak tapu kayıtlarının iptali ile ½ hisseli olarak davacı ve K.. K.. adına tesciline, fabrika, edavat, ev ve müştemilatın ½ hissesinin davacıya ait olduğuna dair tapuya şerh verilmesi isteğine yöneliktir. HMK'nun 303. (HUMK. m. 237) maddesinde kesin hüküm düzenlenmiştir. HMK 303/1. maddesine göre; kesin hükümden söz edebilmek için, öncelikle, davanın taraflarının, konusunun ve hukuki sebebinin aynı olması gereklidir, yine HMK 303. maddesinin 2. fıkrasında da; hükmün davada veya karşılık davada ileri sürülen taleplerden, sadece hükme bağlanmış olanlar hakkında kesin hüküm teşkil edeceği belirtilmiştir. Somut olaya gelince; eldeki uyuşmazlıkta dava konusu 48 ada 26 ve 30 parseller yönünden, daha önce davacı tarafından aynı sebeplerle ve aynı kişilere karşı açılmış olan ve red kararı ile sonuçlanan Hendek Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2005/396 Esas, 2007/86 Karar sayılı ilamının HMK 303'e göre eldeki uyuşmazlık bakımından kesin hüküm oluşturduğu kuşkusuzdur. Hal böyle iken, dava konusu 48 ada 26 ve 30 parseller yönünden kesin hüküm nedeni ile davanın reddi gerekirken, talep sonucunun aynı olmadığı gerekçe gösterilerek kesin hüküm itirazının reddi ile bu parseller yönünden de karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi doğru görülmemiştir.Bundan ayrı; Mahkemece; taraflar arasında görülen ortaklığın giderilmesi davasına ilişkin olarak Yargıtay 6. Hukuk Dairesi 2011/13538 Esas, 2012/2098 Karar sayılı ilamı ve Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2005/396 Esas, 2007/86 Karar sayılı ilamları gerekçe gösterilerek; davacı tarafın davasına dayanak yaptığı taksim sözleşmesinin geçersiz olduğu, uygulama olanağı bulunmadığı belirtilerek davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir. Öğreti ve uygulamada; dava açılmasından sonra davacının "hukuki yararı" veya "davanın konusu" ortadan kalkarsa dava konusuz kalmaktadır. Mahkemenin davanın konusuz kaldığına ilişkin gerekçesinde belirttiği, Yargıtay 6. Hukuk Dairesi'nin 2011/13538 Esas, 2012/2098 Karar sayılı ilamında; "... taksim sözleşmesinin düzenlendiği tarihte yürülükte bulunan TMK'nun 611. maddesine uygun olarak düzenlenmiş ise de, bu tarihten sonra söz konusu taşınmazlar imar uygulamasına tabi tutularak parsel numaraları değişmiş olduğundan, bu durumda taksim sözleşmesinin varlığından ve geçerliliğinden söz edilemez, taksim sözleşmesi imar uygulaması ile hayata geçirilemeyerek bozulmuştur..." denilmiştir. O halde mahkemenin kabulüne göre, taraflar arasındaki uyuşmazlığın konusu olan taksim sözleşmesi 07.02.2005 tarihinde yapılan imar uygulaması ile geçerliliğini yitirmiştir. Eldeki dava 29.09.2011 tarihinde açılmış, davanın açılmasından sonra, davacının "hukuki yararını" veya "davanın konusunu" kaldıran bir durum gerçekleşmemişir. Öyle ise, Mahkemece, taraflar arasındaki taksim sözleşmesinin 07.02.2005 tarihinde yapılan imar uygulaması ile hayata geçirilmeyerek uygulanma olanağının bulunmadığı belirtilerek davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi usul ve kanuna aykırı aykırı olmuştur. Açıklanan nedenlerle; bir kısım davalılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün HMK’nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla ve HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, HUMK.nun 388/4.(HMK m.297/ç) ve 440/I. maddeleri gereğince Yargıtay Daire İlamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunabileceğine, 24,30 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden bir kısım davalılar E.. K.. ve müşterekleri vekiline iadesine, 25.09.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.