Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 17039 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 20739 - Esas Yıl 2016
MAHKEMESİ :İcra Hukuk MahkemesiDAVA TÜRÜ : İstihkak İddiasının ReddiTaraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş olup hükmün davacı alacaklı tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü. KARAR Davacı alacaklı vekili, mahcuzun müvekkili şirket tarafından borçluya satıldığını, 3.kişiye ait olmadığını açıklayarak davanın kabulü ile davalı üçüncü kişinin istihkak iddiasının reddine karar verilmesini talep etmiştir.Davalı üçüncü kişi vekili, hacze konu makinenin müvekkiline ait olduğunu, 2013 yılının Ağustos ayında borçludan satın aldığını açıklayarak davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.Mahkemece, davalı 3.kişinin haciz yapılan iş yerinin ilk kiracısı olduğu, iş yerinin daha önce borçlu tarafından kullanılmadığı, mahcuzun bilirkişi tarafından tespit edilen değeri ile davalının borçludan makinayı satın alma bedeli arasında fahiş bir fark bulunmadığı, haczin 3. kişiye ait iş yerinde yapılması nedeniyle mülkiyet karinesinin 3. kişi yararına olduğu, davacı tarafın bu karinenin aksini kesin ve güçlü delillerle ispatlayamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştirHüküm, davacı alacaklı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava, alacaklının İİK'nun 99. maddesine dayalı istihkak iddiasının reddi talebine ilişkindir. Yargıtay’ın ve Dairemiz'in istikrar kazanan uygulamasına göre; borçlunun, istihkak iddiasına karşı tutumu belirli ise veya duruşmalara dahil edilmesi işin esasına etki etmeyecekse, davada taraf olarak gösterilmesi gerekli değildir. Somut olayda yokluğunda alınan haciz kararlarından haberdar edilmeyen, İİK'nun 103. maddesine göre davetiye tebliğ edilmeyen borçlu ...'in istihkak iddiasına karşı tutumu belirlenememiştir. Bu nedenle borçlunun davalı sıfatı ile davaya katılmasının sağlanması amacıyla davet kağıdı ve dava dilekçesinin borçluya tebliğ edilmesi için davacı alacaklıya süre ve imkan verilerek taraf teşkilinin sağlanması, bundan sonra tarafların tüm delillerinin toplanmasının ardından, işin esası hakkında bir karar verilmesi gerekir. Mahkemece taraf teşkili sağlanmadan, işin esasına yönelik karar verilmesi isabetli olmamıştır. -//-SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair yönlerin şimdilik incelenmesine yer olmadığına, taraflarca İİK'nun 366/3. maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve peşin harcın istek halinde iadesine15.12.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.