Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 16905 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 8459 - Esas Yıl 2016





MAHKEMESİ :İcra Hukuk MahkemesiDAVA TÜRÜ : ŞikayetYukarıda tarih ve numarası yazılı Mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki davalı vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden Daire'ye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü: K A R A R Borçlu vekili, müvekkili belediye aleyhine başlatılan icra takibinde müvekkiline ait ... Bankası hesabına ve ... Defterdarlığı uhdesinde bulunan alacaklarına haciz konulduğunu, banka hesabının haczedilemeyecek hesaplardan olduğunu, ... Defterdarlığı nezdindeki alacağında aynı şekilde haczedilemeyeceğini belirterek, hacizlerin kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.Mahkemece, Defterdarlık uhdesinde bulunan alacakların 4706 sayılı yasa gereği vergi niteliğinde olduğu, ... Bankası ... şubesi hesabının ise ... sayılı karar ile kamuya tahsis edildiğinden şikayetin kısmen kabulü ile ...'na ait ... Bankası ... Şubesi ve ... Defterdarlığı uhdesinde bulunan hesap üzerindeki haczin kaldırılmasına karar verilmiş, hüküm alacaklı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Alacaklı vekilinin sair temyiz itirazları yerinde değil isede;5393 sayılı Yasanın 15/son maddesinde; "Belediyenin proje karşılığı borçlanma yoluyla elde ettiği gelirleri şartlı bağışlar ve kamu hizmetinde fiilen kullanılan malları ile belediye tarafından tahsil edilen vergi, resim ve harç gelirleri haczedilemez" hükmüne yer verilmiştir. Öte yandan, yine bu maddeye göre haczedilmezlik şikayetinin kabul edilebilmesi için mahcuzların kamu hizmetinde fiilen kullanılması gerekli olup, kamuya tahsis kararı alınmasının sonuca etkisi bulunmamaktadır. Maddede açıkça haczedilmezlik için vergi, resim, harç geliri olma ya da fiilen kamu hizmetinde kullanılma koşullarının kabul edilmesi karşısında, belediyeye ait bir paranın haczedilmezliği, ancak fiili durumunun tespiti ile belirlenmelidir. Bu konuda ispat yükü ise borçluya düşmektedir. Bir diğer anlatımla, haczedilen paraların vergi, resim, harç geliri olduğunu ya da fiilen kamu hizmetinde kullanıldığını borçlu belediye ispatlamalıdır. Aksi halde şikayetin reddi gerekecektir. Haczedilen hesaplarda, vergi, resim ve harç gelirleri ile birlikte haczi kabil paraların da bulunması, diğer bir ifade ile hesabın havuz hesabı niteliğinde olması halinde, hesabın sürekli işlem görmesi ve sürekli yatan ve çekilen paraların bulunması karşısında, kalan bakiyenin vergi, resim ve harç gelirinden mi, yoksa haczi kabil paralardan mı oluştuğunun belirlenmesine imkan yoktur. Bu şekilde haczi kabil olmayan paralar ile haczi mümkün olan paraları karıştırmak suretiyle havuz hesabı oluşturan borçlu belediye, iddiasını ispat imkanını kendisi kaldırmış bulunmaktadır. Borçlu belediyenin haczi kabil olmayan paralar ile haczi mümkün olan paralarını ayrı hesaplarda tutması yerine havuz hesabı oluşturmasının da iyi niyetle bağdaşmayacağı tartışmasızdır. Böyle bir davranış AİHS'nin 6 § 1. ve Ek 1 no'lu Protokol'ün 1. maddelerinin ihlali sonucunu doğuracağı gibi, hakkın kötüye kullanılması niteliğinde de bulunmakla, hukukça korunamayacağı muhakkaktır. Öte yandan borçlu belediyece haczi kabil olmayan paralar ile haczi mümkün olan paraların aynı hesapta toplanması ve birbirine karıştırılması, haczedilmezlik hakkından feragat olarak kabul edilmelidir. Bu durumda Mahkemece, anılan şubedeki hesap yönünden haciz tarihi itibariyle ilgili banka ve borçlu belediyeden gerekli araştırma yapılarak tüm ilgili kayıtlar, hesap ekstreleri getirtilerek, yukarıdaki kurallar doğrultusunda bu hesaba yatan paraların nitelikleri incelenmeli, vergi, resim ve harç niteliğinde veya kamu hizmetinde fiilen kullanılıyor olmaları halinde haczin kaldırılmasına, hesabın havuz hesabı niteliğinde olduğunun tesbiti halinde ise, anılan hesap yönünden şikayetin reddine karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde sonuca gidilmesi isabetsizdir.SONUÇ: Alacaklı vekilinin temyiz itirazının kısmen kabulü ile Mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle, İİK'nun 366 ve HUMK'nun 428. maddeleri gereğince BOZULMASINA, taraflarca İİK'nun 366/3. maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 29,20 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davalıya iadesine, 13.12.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.