Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 16629 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 24399 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiDAVA TÜRÜ : Tapu İptali ve Tescil... ile ... ve müşterekleri aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının reddine dair ... 3. Asliye Hukuk Mahkemesi'nden verilen ... sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü: KARARDavacı vekili, haricen satın alma nedenine dayalı olarak dava konusu ... parsel sayılı taşınmazın 750 m2'lik kısmının mümkün olduğu takdirde ayrı bir parsel oluşturularak, olmadığı halde vekil edenine ait ... parsel sayılı taşınmaz ile birleştirilmek suretiyle, bu da mümkün olmazsa 750 m2'lik kısım ile orantılı hisse sahibi olacak şekilde iptali ile vekil edeni adına tesciline karar verilmesini istemiştir.Davalı ve dahili davalılar vekili, dava konusu taşınmazın yargılama neticesinde davalılar adına tescil edildiğini açıklayarak davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.Mahkemece, taşınmazın tamamının ... mirasçıları adına kayıtlı olduğu, ... mirasçılarının davaya dahil ettirilmesi için 30 gün kesin süre verildiği halde ... mirasçısı ...'in vefatı ile ... mirasçısı ...'ın kesin süreye rağmen davaya dahil edilmediği gerekçesiyle davanın husumet yönünden reddine karar verilmesi üzerine, hüküm; davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Bilindiği üzere; davaların kısa zamanda sonuçlandırılması, adaletin bir an önce tecellisi için, taraflarca veya mahkemelerce yapılması gereken bir kısım adli işlemler sürelere ba??lanmıştır. Bu sürelerin bazılarını kanun bizzat belirlerken bir kısmını işin özelliğine, tarafların durumlarına göre belirlemesi için hâkime bırakmıştır. Kanuni süreler açıkça belirtilen ayrıcalıklar dışında kesindir. Bu nedenle HMK .... ( HUMK'nun 159.md.) maddesinin açık hükmünde belirtildiği gibi kanunun tayin ettiği süreler hâkim tarafından azaltılıp çoğaltılamaz. Buna karşın, HMK'nun 94/2. maddesine (HUMK'nun 163. md.) göre hâkimin belirlediği süreler ise kural olarak kesin değildir. Hâkim tayin ettiği süreyi henüz dolmadan azaltıp çoğaltacağı gibi, süre geçtikten sonra da tarafın isteği üzerine yeni bir süre tanıma yoluna da gidebilir. Bu takdirde verilen ikinci süre kesindir. Ancak, hâkim kendi belirlediği sürenin kesin olduğuna da karar verebilir. Kesin sürenin tayin edilmesi halinde, karşı taraf yararına usuli kazanılmış hak doğacağı da kuşkusuzdur. Hemen belirtmek gerekir ki, ister kanun, isterse hâkim tarafından tayin edilmiş olsun kesin süre içerisinde yerine getirilmeyen bir işlemin bu süre geçtikten sonra yerine getirilmesine yasal olanak yoktur. Böylece kesin sürenin kaçırılması; o delile veya hakka dayanamamak gibi ağır sonuçları birlikte getirmekte, bazen davanın kaybedilmesine dahi neden olmaktadır. Bu itibarla geciken adaletin de bir adaletsizlik olduğu düşüncesinden hareketle, davaların yok yere uzamasını veya uzatılmak istenmesini engellemek üzere konan kesin süre kuralı, kanunun amacına uygun olarak kullanılmalı, davanın reddi için bir araç sayılmamalıdır. -//-Öncelikle, kesin süreye ilişkin ara kararı her türlü yanlış anlaşılmayı önleyecek biçimde açık ve eksiksiz yazılmalı, yapılacak işler teker teker belirtilmelidir. Bunun yanında verilen süre yeterli, emredilen işler, gerekli ve yapılabilir nitelik taşımalı, ayrıca hâkim süreye uyulmamanın sonuçlarını açıkça anlatmalı, tarafları uyarmalıdır. Öte yandan, kesin süre tarafların yanında hâkimi de bağlayacağından uyulmaması halinde gereği hâkim tarafından hemen yerine getirilmelidir.Mahkemece, ... tarihli duruşmada ...'in vefat ettiği bildirildiğinden veraset ilamı ibraz edildiğinde mirasçılarının davaya dahil edilmesi için duruşma gününe kadar süre verilmesine karar verildiği, ... tarihli duruşmada ise ...'in ve Halise Tunca'nın veraset ilamı ibraz edilmekle, mirasçılarını davaya dahil ettirmesi için davacı tarafa 30 gün kesin süre verilmiş ise de, verilen süre Kanunda öngörülen koşullara uygun bulunmadığı gibi, yeterince açık ve makul olmadığı, bu süreye uyulmadığı takdirde sonuçları konusunda davacı vekiline ihtar yapılmadığı anlaşıldığından kesin sürenin usulüne uygun olduğunun kabulüne olanak bulunmamaktadır. Bundan ayrı, tapu iptali ve tescil davalarında kural olarak dava kayıt malikine, kayıt maliki ölü ise mirasçılarına yöneltilerek açılır. TMK'nun 701.maddesinde; “Kanun veya kanunda öngörülen sözleşmeler uyarınca oluşan topluluk dolayısıyla mallara birlikte malik olanların mülkiyeti elbirliği mülkiyetidir” şeklinde tanımlanmıştır. Elbirliği mülkiyetinde mirasçıların tereke malları üzerinde belli pay veya payları olmayıp hakları taşınmazın tamamı üzerine yayılmış olup terekenin tamamını kapsar. Eldeki davada, dava konusu ... parsel sayılı taşınmazın, ... mirasçıları adına 03.02.2012 tarihinde hükmen tescil edildiği görülmüştür. Tüm tapu malikleri yasal hasım olup, davada davalı durumunu almaları sağlanmalıdır. Esasen, taraf teşkilinin sağlanması Anayasanın .../son maddesi delaletiyle AİHS’nin 6. maddesi hükmü uyarınca adil yargılanma hakkının da bir gereğidir. Kaldı ki, davacı tarafın 25.03.2014 tarihli dilekçesi ile ... ve ... mirasçılarının davaya dahil edilmesini talep ettiği, dilekçesinde ismi yer almayan ... mirasçısı ...'ın ise avukat ... tarafından 24.04.2013 havale tarihli dilekçe ekinde sunduğu ... 4. Noterliği'nin ... yevmiye numaralı vekaletname ile davada temsil edildiği görülmüştür.Tüm bu açıklamalar nedeniyle, Mahkemece, tapuda kayıt maliki gözüken kişilere husumet yöneltilip dava dilekçesi ve duruşma günü yöntemine uygun şekilde tebliğ edilerek, taraf teşkili sağlandıktan sonra tarafların sunmaları halinde iddia ve savunmalarına ilişkin tüm deliller toplanıp değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde eksik ve usulüne uygun olmayan kesin süre içerisinde ... mirasçısı ...'ın davaya dahil edilmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olmuştur.SONUÇ: Açıklanan nedenle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün 6100 sayılı HMK'nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla halen yürürlükte bulunan 1086 sayılı HUMK'nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK'nun 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve 25,20 TL peşin harcın davacıya iadesine 07.12.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.