Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 16618 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 26693 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ :İcra Hukuk MahkemesiDAVA TÜRÜ : İstihkakTaraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, istihkak iddiasının reddine karar verilmiş olup hükmün davacı 3. kişi ve davalı alacaklı taraflarından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü. KARARDavacı 3.kişi vekili, müvekkiline ait iş yerinde müvekkiline ait mahcuzların haczedildiğini, yapılan haciz işleminin hatalı ve hukuka aykırı olduğunu müvekkilinin borçla ve borçlu ile ilgisinin bulunmadığını belirterek istihkak iddiasının kabulüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı alacaklı vekili, davanın reddini istemiştir. Mahkemece, haczin takip ve tebligat adresi olmayan üçüncü kişinin iş yerinde yapıldığı, haciz sırasında borçlunun haciz mahallinde hazır bulunduğu, haciz mahallinde borçluya ait fotoğrafın asılı olduğunun haciz tutanağı ile tespit edildiği, davacı ve borçlunun aynı iş kolunda faaliyet gösterdikleri, borçlunun davacı tarafından keşide edilen ve dosya içerisine getirtilen çeklerine aval verdiği, daha sonrasında ise bu çeklerin ödenmiş olduğu, borçlunun davacının işçisi olmadığı, haciz mahallinin davacı tarafından borcun doğumundan sonra 18/06/2013 tarihinde şube olarak açılmış bulunduğu, haczedilen mallara ilişkin olarak ibraz edilen faturaların davacının ticari defter ve kayıtları ile uyumlu olmadığı bu hali ile davacı ve borçlunun üçüncü kişi alacaklılar zararına muvazaalı işlemler yaptıkları, aynı işi birlikte sürdürdükleri, aralarında organik bağ bulunduğunun kabulünün zorunlu olduğu, bu durumun ise yasalar tarafından korunamayacağı takip durdurulmadığından davalının tazminat talebinin yerinde olmadığı gerekçesiyle davanın reddi ile haczedilen mallarının değeri olan %20' si 3.215,71 TL İcra inkar tazminatının, davacıdan alınarak davalıya verilmesine karar verilmiş; hüküm, davacı 3. kişi vekili ve davalı alacaklı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Dava, İİK'nun 96. vd. maddelerine dayalı olarak 3. kişinin açtığı istihkak talebine ilişkindir.1-Türkiye Cumhuriyeti Anayasası, yargılamanın açıklığı ilkesini kabul etmiştir. 6100 sayılı HMK’nun 294 ve devamı maddelerinde hükmün nasıl tesis edileceği ve sonrasında kararın nasıl yazılacağı etraflıca düzenlenmiştir. Yargılamanın açık bir şekilde yapılması, tesis edilen hükmün açıkça belirtilmesi esastır. Bu nedenle hükmün, açık, anlaşılır, infaz edilebilir şekilde tesis edilmesi ve de en önemlisi yazılacak gerekçenin, verilen hükme uygun olması gerekmektedir. Aksi halde, yargılamanın açıklığı ilkesi dolayısıyla kamu vicdanı zedelenmiş ve mahkeme kararlarına güven sarsılmış olacaktır. -//-Bu minvalde, yazılacak kararın gerekçesiyle hüküm kısmı arasında bütünsellik esastır. Başka bir anlatımla, gerekçe ile hüküm birbirine bağlı olup, çelişki bulunmaması gerekir. Nitekim, HMK’nun 298/2. maddesinde de gerekçeli kararın, tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamayacağı açıkça düzenlenmiş bulunmaktadır. Somut olayda, Mahkemece gerekçe bölümünde, davalının tazminat talebinin yerinde olmadığı belirtilmiş, hüküm fıkrasında ise haczedilen mallarının değeri olan %20'si 3.215,71 TL icra inkar tazminatının, davacıdan alınarak davalıya verilmesine karar verilmiştir.Bu durum karşısında, hüküm ile gerekçenin çelişik olması doğru görülmemiş, kararın bozulmasına karar vermek gerekmiştir.2-Bozma sebep ve şekline göre, davacı 3. kişi vekilinin sair temyiz itirazlarının ve davalı alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle kararın İİK'nun 366 ve HUMK'nun 428. maddeleri uyarınca BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenle davacı 3. kişi vekilinin sair, davalı alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek olmadığına, taraflarca İİK'nun 366/3. maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve 25,20 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davacıya iadesine 06.12.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.