MAHKEMESİ : Lice Sulh Hukuk MahkemesiTARİHİ : 25/03/2013NUMARASI : 2012/25-2013/35A.. B.. ile A.. B.. aralarındaki mirasçılık belgesinin iptali davasının reddine dair Lice Sulh Hukuk Mahkemesi'nden verilen 25.03.2013 gün ve 25/35 sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davacı tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü: K A R A R Davacı, davalının hasımsız açtığı dava sonunda annesi K..'ın dedesinin adı A.. M.. değil A.. olduğu halde A.. M.. olarak veraset belgesi çıkardığını, oysa A.. M.. diye birisi olmadığını, davalının bu veraset belgesi ile davacının dedesi M.. B..'nın kardeşi olan İskan oğlu M.. B.. adına olan eski tapu kayıtlarını köyde yapılan kadastro çalışmalarında muhtar da olması sebebiyle bu M..'nın kendi dedeleri olduğunu iddia ederek adlarına tapulama yaptırdığını, bu veraset belgesi iptal edilmediği takdirde mirasen davacı tarafa gelmesi gereken eski tapuların davalı adına gideceğini açıklayarak Lice Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 22.6.2007 tarih 2007/58 Esas 2007/93 Karar sayılı veraset belgesinin iptaline karar verilmesini istemiştir.Davalı, iptali istenen veraset belgesinde muris A.. M..'nın annesi K..'ın dedesi olduğunu, annesinin sağlığında bu belgenin alındığını, A.. M..'nın da nüfusta isim değişikliği gibi bir durumun olmadığını açıklayarak davanın reddini savunmuşturMahkemece, ispatlanamayan davanın reddine karar verilmesi üzerine hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.Mahkeme, yazılı gerekçeyle dava reddedilmiş ise de, görev hususunun gözardı edilerek kararın verildiği belirlenmiştir. Görev kamu düzenine ilişkin olup, mahkemece kendiliğinden gözönünde bulundurulur. Dava, HMK'nun yürürlüğe girdiği 01.10.2011 tarihinden sonra 23.03.2012 tarihinde açılmıştır. 01.10.2011 tarihinden önce yürürlükte bulunan HUMK'nun Sulh Hukuk Mahkemesi'nin görevini belirleyen 8/II-5. bendine göre "mirasçılık belgesi verilmesi hakkındaki isteklerle, bu belgenin değiştirilmesi veya iptali davalarına ... " bakar şeklinde olduğu halde 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren HMK'nun 1. maddesi uyarınca; "Mahkemelerin görevi, ancak kanunla düzenlenir. Göreve ilişkin kurallar kamu düzeninden" sayılır, hükmüne yer verilmiştir. Aynı Kanunun 2. maddesinde ise, "dava konusunun değer ve miktarına bakılmaksızın mal varlığına ilişkin davalarla, şahıs varlığına ilişkin davalarda görevli mahkeme, aksine bir düzenleme bulunmadıkça Asliye Hukuk Mahkemesi" olduğunu vurgulamıştır. 6100 sayılı HMK'nun 4/1-ç bendine göre, "Bu kanun ile diğer kanunların, Sulh Hukuk Mahkemesi veya sulh hukuk hakiminin görevlendirdiği davalara Sulh Hukuk Mahkemesi bakar" yine aynı Kanunun, görevli mahkeme başlığım, taşıyan 383/1. fıkrasında; "çekişmesiz yargı işlerinde görevli mahkeme, aksine bir düzenleme bulunmadığı sürece Sulh Hukuk Mahkemesi" olduğu açıklanmıştır. Öte yandan genel hüküm niteliğinde bulunan TMK'nun 598/1. fıkrasında da, veraset belgesinin Sulh Hukuk Mahkemesi'nce verilmesi öngörülmüştür.6100 sayılı Kanunun çekişmesiz yargı işleri başlığını taşıyan 382/1-c kısmının 6. bendine göre, mirasçılık belgesi verilmesinin Sulh Hukuk Mahkemesi'nin görev alanına girdiği ve çekişmesiz yargı kapsamına alındığı belirlenmiştir.Yukarıda açıklandığı gibi HUMK'nun 8/II-5. maddesi uyarınca mirasçılık belgesinin verilmesi, değiştirilmesi veya iptal davaları ile ilgili görev Sulh Hukuk Mahkemesi'ne verildiği halde, HMK'nun 382/2-c kısmının 6. bendine göre, Sulh Hukuk Mahkemeleri'nin sadece veraset belgesinin verilmesiyle ilgili istekler konusunda görevli olduğu anlaşılmaktadır. Anılan maddenin bu haliyle yorumlanmasında veraset belgesinin değiştirilmesi veya daha önce verilen veraset belgesinin iptali davalarının Sulh Hukuk Mahkemesi'nde bakılamayacağı ve bu mahkemelerin görevli olamayacağı sonucuna varılmaktadır. Kaldı ki, veraset belgesinin iptali davaları hasımlı olarak açılması zorunlu bulunduğundan çekişmesiz yargıdan çıkıp çekişmeli yargı haline geldiği de bir gerçektir. Bu durum karşısında HMK'nun yürürlüğe girdiği 01.10.2011 tarihinden sonra açılan eldeki dava bakımından HMK'nun 382/2-c kısmının 6. bendi uyarınca görevli mahkemenin Sulh Hukuk Mahkemesi değil Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu sonucuna varıldığından dava dilekçesinin görev yönünden reddine dosyanın görevli ve yetkili Asliye Hukuk Mahkemesi'ne gönderilmesine karar verilmesi gerekirken işin esasına girilerek hüküm kurulmuş bulunması doğru değildir.Davacının temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulüyle hükmün 6100 sayılı HMK'nun Geçici 3.maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'nun 428.maddesi uyarınca BOZULMASINA, işin esasına yönelik temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, HUMK'nun 440/III-1, 2, 3 ve 4. bentleri gereğince ilama karşı karar düzeltme yolu kapalı bulunduğuna ve 24,30 TL peşin harcın istek halinde davacıya iadesine, 04.02.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.