Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 16475 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 21910 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 11. Asliye Hukuk MahkemesiTARİHİ : 08/05/2012NUMARASI : 2010/89-2012/204B. G. ve müşterekleri ile N.. B.. aralarındaki tasarrufun iptali davasının reddine dair İstanbul Anadolu (Üsküdar 2.) 11. Asliye Hukuk Mahkemesi'nden verilen 08/05/2012 gün ve 2010/89-2012/204 sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davacılar vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü: K A R A R Davacılar vekili dava dilekçesinde ortak mirasbırakan N. E.'ın 86 yaşında 27.02.2008 tarihinde Alzheimer hastalığı nedeniyle vefat ettiğini, vekil edenlerinin de mirasçıları arasında yer aldığını, davalı ile mirasbırakan Necmi'nin bankalarda müşterek hesapları bulunduğunu, bu hesaplardan çekilen paralarla davalı tarafından 529 ada 5 sayılı parselde yer alan 4 nolu bağımsız bölüm ile 532 ada 24 sayılı parselde bulunan dükkanı satın aldığını, terekeye ait parayla alınmış olunduğunu açıklayarak Türkiye İş Bankası, Garanti Bankası, Ziraat Bankası ve Merkez Bankası'nda hesapları bulunduğunu, bu hesaplarda bulunan paraların terekeye iadesi gereken paralar olup, denkleştirmeye tabi tutulması gerektiğini, ayrıca 529 ada 5 sayılı parselde bulunan 4 nolu bağımsız bölüm ile 532 ada 24 sayılı parselde yer alan dükkanın da aynı şekilde denkleştirmeye tabi tutularak vekil edenlerinin payına düşen miras payı karşılığı bedelin davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiş, fazlaya ilişkin haklarını saklı tutmuştur.Davalı cevap dilekçesinde muris ile yakın ilişki içinde bulunduğunu, tüm işlerinde yardımcı olduğunu, bu amaçla bankada müşterek hesap açtıklarını, bu hesapların mirasbırakanın işlerinde kolaylığın sağlanması için açıldığını, davanın reddine karar verilmesini istemiş, davalı vekili ise 19.10.2010 tarihli beyan dilekçesinde; mirasbırakan N. E.'ın Almanya'da çalıştığını, Merkez Bankası'nda hesabı olduğunu, vekil edeninin de kendisine ait paraları olduğunu, murisle birlikte bankalarda açılan müşterek hesaba yatırdığını, bankadan çekilen büyük miktardaki paraların muris tarafından çekildiğini, bankalarda müşterek hesaplarda bulunan paralarında müvekkiline ait olduğunu, mirasbırakanın Almanya'da çalıştığını, zaman zaman Türkiye'ye gelişlerinde vekil edeninin biriktirdiği paralarının değerlendirilmesi için murise vererek Almanya'ya götürdüğünü, orada Mark (Euro) hesabına yatırdığını, Merkez Bankası'nda Türkiye dışındaki işçilerden gelen dövizlere %12 oranında ve daha yüksek faiz verildiğinden paralarının daha fazla değerlendirilmesini sağladığını, Merkez Bankası'ndan bu paralar çekilerek bilahare ortak hesap açtıklarını açıklayarak ve dilekçedeki diğer beyanlarını tekrarlayarak davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.Mahkemece; “muris tarafından davalıya yapılmış karşılıksız bir tasarruf bulunmadığını, davacıların saklı pay sahibi mirasçıları durumunda olmadıklarını, bu durumda ortada bir tasarruf bulunmadığında bunun muvazaa nedeniyle iptalinin de söz konusu olamayacağını, davalının adına kayıtlı olup, dava konusu edilen taşınmazların murisin parasıyla alındığı iddiası tenkis davasına konu olup, davacıların saklı payları bulunmadığından tenkis davası açma hakları olamayacağını, TMK'nun 669.maddesine dayalı mirasça denkleştirme davasının konusu ise; mirasbırakanın sağlığında mirasçıya karşılıksız yaptığı kazandırmalar olacağını, taşınmazların muristen değil, üçüncü kişilerden alındığını, banka kayıtlarına göre muris ile davalının müşterek hesap açtıklarını gösterdiği ve bunların mirastan iadeye tabi bulunduğu davacılar tarafından kanıtlanamadığına...” gerekçe göstermek suretiyle davanın reddine karar verilmesi üzerine hüküm davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir,Dava, bankalardaki hesaplarda bulunan paralar ile 529 ada 5 sayılı parselde bulunan 4 sayılı bağımsız bölüm bakımından kural olarak mirasta denkleştirme, murisin ölümünden sonra davalı tarafından edinilen 532 ada 24 sayılı parselde yer alan dükkan yönünden ise mirasta adi istihkak davası isteğine ilişkindir.Mahkemece, her ne kadar yazılı gerekçeyle tüm istekler yönünden davanın reddine karar verilmiş ise de, yapılan araştırma ve inceleme ile kısmen nitelendirme bakımından mahkemenin bu görüşüne katılma olanağı bulunmamaktadır. Çünkü yapılan araştırma ve inceleme yetersizdir. Mirasta denkleştirmenin olabilmesi için yasal mirasçıların, miras bırakandan miras paylarına mahsuben elde ettikleri sağlar arası karşılıksız kazandırmalarının olması halinde bunlar bakımından denkleştirmeyi sağlamak için terekeye geri vermek olgusunun söz konusu olması gerekir. Kural olarak, somut olayda bankalardaki paralar ile 529 ada 5 sayılı parselde bulunan 4 nolu bağımsız bölüm bakımından böyle bir durumun söz konusu olduğu görülmektedir. Mahkemece, her ne kadar taşınmazın üçüncü kişilerden alındığını kararına gerekçe yapılmış ise de; murisinde sahibi olduğu müşterek hesaplardan paranın çekildiği ve taşınmazın bu para ile alındığı ileri sürüldüğüne göre bu paraların mirasta denkleştirmeye konu olup olamayacağı, bundan ayrı bu paraların muris tarafından davalıya yapılan bağış niteliğinde bulunup bulunmadığının değerlendirilmesi gerekir. Miras bırakan N. E. 27.02.2008 tarihinde ölmüş ve davalı tarafından 532 ada 24 sayılı parselde bulunan dükkan ise gelen tapu kaydına göre 22.05.2008 tarihinde alınmıştır. Görüldüğü gibi murisin sağlığında yasal mirasçılarına yaptığı sağlar arası karşılıklı ya da karşılıksız bir tasarruf söz konusu değildir. Murisin ölümünden sonra söz konusu dükkan alınmış bulunduğundan bu taşınmaz mirasta adi istihkak davasına konu olabilmektedir. O halde, bu taşınmaza ilişkin taraf delilleri iddia ve savunma doğrultusunda toplanarak bir sonuca varılmalıdır. Davacılar ile davalının murisin yeğenleri ve bir kısmı ise yeğenlerinin çocukları olmaktadır. TMK'nun 506/1-3.bendinde yer alan saklı pay sahipleri bakımından konulan hüküm 10 Mayıs 2007 tarihinde yürürlüğe giren 5650 sayılı Kanunla madde metinden çıkartılmış olup, davada yer alan murisin mirasçılarının saklı paylarının bulunmadığı açıktır. Mahkemenin bu yöndeki görüşü de yerindedir. Bankalardaki hesaplara ait belgeler üzerinde yapılan incelemede, hesapların tam olarak ne zaman açıldığı, açıldığı tarihten itibaren para hareketleri gözetilerek kimler tarafından ne kadar para çekildiği, hesapların kapatılmasından sonra mevcut paraların hangi hesaplara aktarıldığı konusunda kayıtların yetersiz olması nedeniyle bir sonuca varılamamakta ve değerlendirme yapılamamaktadır. Kaldı ki gelen kayıtlar bizzat mahkeme tarafından getirtilip dosya arasına konulan kayıtlar olmayıp davacılar vekilinin başka dosyadan temin ederek bu dosyaya sunduğu kayıtlar olduğu anlaşılmaktadır. Bu bakımdan öncelikle T.C. Merkez Bankası, İş Bankası, Garanti Bankası ve Ziraat Bankasın'daki hesapların açıldığı ilk günden itibaren, muris N. E. ile davalı N.. B.. tarafından açılan müşterek hesaplar olup olmadığı da açıklanmak suretiyle tüm hesap hareketlerini gösterir ekstrenin ilgili bankalardan getirtilerek dosyaya eklenmesi, hesabı kapatılan bankalardan çekilen paraların havale yoluyla başka bir bankadaki hesaba aktarılıp aktarılmadığının da aynı şekilde adı geçen bankalardan sorulması, gelecek hesap ekstrelerine göre hesaplardan çekilen paraların muris N. Z. veya davalı N.. B.. tarafından çekilip çekilmediğinin, her birinin ne kadar para çektiklerinin mahkemece saptanması, gerekirse dosya tomarıyla birlikte uzman bilirkişilere verilerek bu konuda gerekçeli ve denetime açık rapor istenilmesi, bilirkişi heyetine mirasta denkleştirmeyi bilen uzman bir bilirkişinin de katılmasının sağlanması, ondan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek bankalarda bulunan paralar ile 529 ada 5 sayılı parselde yer alan 4 nolu bağımsız bölüm bakımından mirasta denkleştirmenin yapılıp yapılamayacağının ya da olup olmadığının saptanması, 532 ada 24 sayılı parseldeki dükkan yönünden de mirasta adi istihkak kuralları çerçevesinde değerlendirmenin yapılması gerekirken eksik araştırma ve inceleme sonucu hüküm kurulmuş bulunması doğru değildir.Davacılar vekilinin temyiz itirazlarının açıklanan nedenlerle kabulüyle yerel mahkeme hükmünün 6100 sayılı HMK'nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK.nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK'nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve HUMK'nun 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 21,15 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davacılara iadesine, 19.09.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.