Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 16471 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 8149 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ :Aile MahkemesiDAVA TÜRÜ : Katılma Alacağı... ile ... aralarındaki katılma alacağı davasının kabulüne dair ... 2. Aile Mahkemesi'nden verilen ... sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü: K A R A R Davacı ... vekili, evlilik birliği içinde edinilen taşınmaz nedeniyle fazlaya ilişkin hak saklı kalmak üzere 5.000.00 TL alacağının davalıdan alınarak davacıya verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı ... vekili, davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, davalının banka memuru olduğu, taşınmazı satın alabilecek maddi duruma sahip olmadığı, davalı tarafından taşınmazın edinilmesi için çekilen kredinin yakınlarının katkıları ya da kişisel malı ile ödendiğinin kabulü gerektiği gerekçesi ile kişisel malın denkleştirmesi yapılarak davacının davalıdan talep edebileceği katılma alacak miktarının 7.654,32 TL olduğu, ancak taleple bağlı kalınarak davanın kabulü ile 5.000,00 TL alacağın davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Maddi olayları ileri sürmek taraflara, hukuki nitelendirme yapmak ve uygulanacak kanun maddelerini belirlemek hakime aittir (6100 sayılı HMK m. 33). İddianın ileri sürülüş şekline göre dava, artık değere katılma alacağı isteğine ilişkindir.Tasfiyeye konu taşınmazın, bedelinin tamamının ya da bir kısmının kredi ile karşılanması durumunda, kredi veren kuruluşa yapılan geri ödemelerin isabet ettiği dönemden, miktarından ve taksit sayısından hareketle mal rejiminin tasfiyesi sonucunda eşlerin alacak miktarları belirlenir. 4721 sayılı TMK’nun 202/1. maddesi gereğince edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu dönemde yapılan ödemelerde, eşler lehine değer artış payı ve/veya artık değere katılma alacak hakları doğabilecektir. Kredi borcu ödemelerinin bir kısmının mal rejiminin devamı süresince, bir kısmının da daha sonraki tarihlerde yapılmasında, mal rejiminin geçerli olduğu dönemin sonrasına sarkan ödemeler, dava konusu taşınmazın borcu kabul edilerek tasfiye gerçekleştirilir.Yukarıda açıklandığı gibi iki döneme yayılan kredi borcu ödeme tablosu mevcut olduğunda; öncelikle, mal rejiminin sona erdiği tarihte henüz vadesi gelmediği için ödenmemiş kredi borç miktarının, toplam kredi borcuna oranı bulunur. Sonra bulunan bu .//..kredi borç oranının, taşınmazın toplam satın alım bedeli karşısındaki oranına dönüşüm gerçekleştirilir. Tespit edilen bu oranın, taşınmazın tasfiye tarihindeki (karara en yakın) sürüm (rayiç) değeri ile çarpılmasıyla borç miktarı belirlenir. Bu ilke ve esaslara göre saptanan taşınmazın borç miktarı, tasfiye tarihindeki sürüm değerinden düşüldükten sonra kalan miktar, değer artış payı ve/veya artık değere katılma alacağı hesaplamasında göz önünde bulundurulur.Buna göre; öncelikle, tasfiyeye konu taşınmazın satın alma bedeli, bunun kredi ile ve varsa kredi dışında eşlerin kendi imkanları ile karşıladıkları miktarlar ve oranları ile tasfiye (karara en yakın) tarihindeki sürüm(rayiç) değeri ayrı ayrı belirlenmelidir.Açıklamalar doğrultusunda hesaplama yapılabilmesi için, iddia ve savunma çerçevesinde, taşınmazın satın alınmasına ilişkin akit tablosuyla birlikte tapu kaydı, kredi sözleşmesi ve kredi borcu ödeme tablosu dahil fınans kuruluşu kayıtları, ihtiyaç duyulması halinde eşlerin malın alınmasında katkı olarak kullandıklarını ileri sürdükleri malvarlıklarına ilişkin sair belgeler bulundukları yerlerden getirtilerek uyuşmazlığın çözümünde göz önünde bulundurulmalıdır. Uyuşmazlığın çözümünde kullanılabilecek belirleme ve hesaplamaların yapılabilmesi için gerek görülürse konusunun uzmanı bilirkişi veya bilirkişilerden oluşan kuruldan da yardım alınmalıdır.Somut olaya gelince; eşler, 05.01.2010 tarihinde evlenmiş, 09.02.2011 tarihinde açılan boşanma davasının kabulüne ilişkin hükmün, kesinleşmesiyle boşanmışlardır. Mal rejimi boşanma davasının açıldığı tarih itibarıyla sona ermiştir (TMK m. 225/son). Sözleşmeyle başka mal rejiminin seçildiği ileri sürülmediğinden evlilik tarihinden mal rejiminin sona erdiği tarihe kadar edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir (4722 sayılı Yasa'nın m. 10, TMK m. 202). Tasfiyeye konu ... parsel 3 nolu bağımsız bölümün 1/2 hissesi, eşler arasında edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu 09.12.2010 tarihinde satın alınarak davalı eş adına tescil edilmiştir. Mal rejiminin tasfiyesinde eşlerin bağlı bulunduğu rejime ilişkin hükümler uygulanır (TMK m. 179).Yukarda açıklanan yasal düzenleme ve ilkeler uyarınca yapılan incelemede;Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde, dosya içeriğine, toplanan delillere, taraf beyanlarına, bilirkişi raporlarına, tapu kaydına göre; ... parsel 3 nolu bağımsız bölümün 1/2 hissesinin 15.11.2010 taraihinde davalı tarafından Halk Bankası'ndan çekilen 15.000 TL bedelli kredinin kullanılarak satın alındığının kabulü gerekir ki, mahkemenin kabulü de bu yöndedir. Belirli bir malın eşlerden birine ait olduğunu iddia eden kimse, iddiasını ispat etmekle yükümlüdür. Bir eşin bütün malları, aksi ispat edilinceye kadar edinilmiş mal olarak kabul edilir (TMK m. 222). Boşanma dava tarihine kadar ki kredi ödemelerinin davalının kişisel malından yapıldığına dair dosya kapsamında bilgi, belge ve yeterli delil bulunmamaktadır, bu nedenle mal rejiminin sona erdiği tarihe kadar yapılan kredi ödemelerinin eşlerin edinilmiş malından yapıldığının da kabulü gerekir. Mahkemece, öncelikle, kullanılan krediye ilişkin ödeme tablosunun ve kredi evraklarının dosya kapsamına alınarak mal rejiminin sona erdiği boşanma dava tarihi olan 09.02.2011 tarihine kadar kaç taksidin ödendiği, boşanma dava tarihinden sonra taşınmazın borcunun kalıp kalmadığının tespiti yapılarak, sonrasında, yukarda açıklanan Dairemiz'in ilke ve uygulamalarına göre, tasfiyeye konu taşınmazın satın alma bedeli, bunun kredi ile ve varsa kredi dışında eşlerin kendi imkanları ile karşıladıkları miktarlar ve oranları ile tasfiye (karara en yakın) tarihindeki sürüm (rayiç) değeri ayrı ayrı belirlenerek, iddia ve savunma çerçevesinde talep miktarı da göz önünde bulundurularak dava hakkında karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olmuş, bozmayı gerektirmiştir.. .//..SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarda gösterilen sebeplerle 6100 sayılı HMK'nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA; diğer temyiz itirazlarının yukarda 1. bentte gösterilen sebeplerle reddine, ve HUMK'nun 440/1 maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve 85,70 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davacıya iadesine, 05.12.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.