MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiDAVA TÜRÜ : Tapu İptal Tescil/BedelTaraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın tapu iptal tescil talebinin reddine, alacak talebinin kabulüne karar verilmiş olup hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü. K A R A R Davacılar vekili, vekil edenlerinden ... ile diğer vekil edeni ...'nın murisi ... ve davalı arasında yapılan 14.04.1983 tarihli harici satış sözleşmesiyle; davaya konu, .... İli ..... İlçesi .... Köyü .... mevki doğusu, batısı, güneyi... müfrez zeytinliği, kuzeyi deniz olan 100 dönüm arazinin 50 dönümünün ...'e, 25 dönümünün ise ...'na satıldığını, bedelinin davalıya ödendiğini, ancak davalının taşınmazın tapusunu vekil edenlerine devretmediği gibi ödenen bedeli de iade etmediğini açıklayarak, davaya konu taşınmazın tapusunun davalı adına kayıtlı olması halinde iptali ile 50 dönümün ... adına 25 dönümünün ise ... adına tesciline, mümkün olmadığı takdirde 15.000 TL'nin yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir. Davalı, davaya konu edildiği şekilde 100 dönüm arazisinin hiçbir zaman olmadığını, öncesinde adına kayıtlı bulunan 4.620 m2 yerin dahi orman sınırları içerisinde kaldığını, davacılardan ... ile diğer davacı ...'nın murisi...'nın, orman alanından 100 dönüm yeri adına tescil ettireceklerini söyleyerek kendisini kandırdıklarını, harici satış sözleşmesinde geçen ödemenin kesinlikle yapılmadığını beyan ederek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece, tapu iptali ve tescil talebinin reddine, 15.000 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacılara verilmesine karar verilmesi üzerine, hüküm davalı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiştir. Dava, haricen satışa dayalı tapu iptal ve tescil, mümkün olmaz ise bedel iadesi talebine ilişkindir. 1-Dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına ve mevcut deliller mahkemece takdir edilerek karar verildiğine, takdirde bir isabetsizlik bulunmadığına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde görülmemiştir. 2-Tapuda kayıtlı bulunan bir taşınmazın haricen satışı Türk Medeni Kanunu'nun 706, Borçlar Kanunu'nun 213 (Türk Borçlar Kanunu'nun 237) ve Tapu Kanunu'nun 26. maddesi hükümleri karşısında geçersizdir. Böyle bir satış haricen satın ve devralan kişiye herhangi bir hak bahşetmez. Ancak davacı, iptal ve tescile ilişkin isteğinin kabul edilmemesi halinde ödediği bedel yönünden tazminat talebinde bulunmuştur. Harici satışın hüküm ifade etmemesi durumunda taraflar verdiklerini geri alabilirler. 10.07.1940 tarih 1939/2 Esas ve 1940/77 Karar sayılı Yargıtay İçtihatları Birleştirme Kararına göre “Haricen yapılan (tapu memuru huzurunda yapılmayan) taşınmaz mal satışından dönüldüğünde, satış bedelini geri vermeyen taraf, parası geri verilinceye kadar yararlandığı ürünleri ödemek ve ecrimisil vermekle yükümlü değildir.” Şu halde Yargıtay İçtihatları Birleştirme Kararına göre geçersiz sözleşmelerde, akdin geçersizliği sebebiyle her iki taraf verdiğini geri alabilir. Geçerli bir sebebe dayanmaksızın bir kişinin mal varlığından diğerinin mal varlığına kayan değerlerin eksiksiz iadesi, denkleştirici adalet düşüncesine dayanır. Denkleştirici adalet ilkesi ise, haklı bir sebep olmaksızın başkasının mal varlığından istifade ederek kendi mal varlığını artıran kişinin elde ettiği bu kazanımı geri vermek zorunda olduğunu ve eski hale getirmede mal varlığında artış olan tarafın yükümlülüğünün bulunduğunu ifade eder. Ülkemizde yaşanan ve uzun yıllar boyu yüksek oranlarda seyreden enflasyon nedeni ile belli bir miktar paranın verildiği tarihteki alım gücü ile aynı miktar paranın aradan geçen zamana bağlı olarak iade günündeki alım gücünün farklı ve çok daha az olduğu bir gerçektir. Hukuken geçersiz sözleşmeler tasfiye edilirken, denkleştirici adalet kuralı gözardı edilmemelidir. Somut olaya gelince; her ne kadar mahkemece, davacılar tarafından talep edilen 15.000 TL'nin yasal faizi ile birlikte davalıdan alınmasına karar verilmiş ise de, 14.04.1983 tarihli harici satış senedinde yer alan bedelin, uyarlama ve denkleştirici adalet kuralları ile 10.07.1940 tarih ve 1939/2 C, 1940/77 ve 07.06.1939 tarih, 1936/31 Esas, 1939/47 Karar sayılı YİBK kararlarının kapsamları ve Tefe-Üfe endeksleri, altın-döviz kurlarındaki artışlar, memur ve işçi ücretlerindeki artışlar gözetilerek dava tarihine kadar ulaştığı değerin saptanması, bu konuda uzman bilirkişilerden bir hukukçu, bir serbest muhasebeci ya da mali müşavir ve bir bankacıdan rapor alınması gereklidir. Buna göre, mahkemece yapılacak iş; dosyanın bir hukukçu, bir mali müşavir veya muhasebeci ve bir bankacıdan oluşturulacak üçlü bilirkişi kuruluna tevdi edilmesi, uyarlama ve denkleştirici adalet kuralları ile 10.07.1940 tarih ve 1939/2 C, 1940/77 ve 07.06.1939 tarih, 1936/31 Esas, 1939/47 Karar sayılı YİBK kararlarının kapsamları ve Tefe-Üfe endeksleri, altın-döviz kurlarındaki artışlar, memur ve işçi ücretlerindeki artışlar göz önünde bulundurularak harici satış senedindeki bedelin uyarlanma suretiyle dava tarihinde vardığı değerin belirlenmesinin istenmesi, bu konuda gerekçeli, karşılaştırmalı, tarafların ve Yargıtay’ın denetimine elverişli rapor alınması, davacılar tarafından 15.000 TL nin talep edilmiş olduğu ve mahkeme tarafından hüküm altına alınan bu bedel ile ilgili olarak davacıların temyizi bulunmamakla oluşan müktesep haklar da göz önünde tutulmak kaydı ile belirlenecek miktarın hüküm altına alınması gerekir. Mahkemece, yukarıda açıklanan hususlar gözardı edilerek eksik inceleme ve araştırma ile hüküm kurulması isabetsiz olup, bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile temyiz olunan kararın (2) sayılı bentte açıklanan nedenle 6100 sayılı HMK'nun Geçici 3. maddesi yollaması ile HUMK’nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının (1.) nolu bent uyarınca reddine, taraflarca HUMK'nun 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 13.02.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.