Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 16428 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 13416 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ : Develi 1. Asliye Hukuk MahkemesiTARİHİ : 09/07/2013NUMARASI : 2013/236-2013/308C.. T.. ve O.. S.. ve müşterekleri aralarındaki tapu iptali ve tescil, katılma alacağı davasının reddine dair Develi 1. Asliye Hukuk Mahkemesi'nden verilen 09.07.2013 gün ve 236/308 sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:KARARDavacı vekili, davalı eşe miras yolu ile kalan 3951 parsel sayılı taşınmaz üzerinde birlikte evlilik birliği içerisinde inşa edilen yaptırılan üç katlı binadaki orta kata ilişkin olarak davalılar adına olan tapu kaydının iptali ve davacı adına tescile, bunun mümkün bulunmaması halinde ise katkısı karşılığı hesaplanacak alacağın davalılardan müştereken tahsilini talep etmiştir. Davalılar, davanın reddine karar verilmesini savunmuşlardır. Mahkemece, tüm davalılar yönünden davanın reddine karar verilmiş; hüküm, süresi içerisinde davacı vekili tarafından temyiz edilmek ile Yargıtay 2. Hukuk Dairesi'nce 26.11.2012 gün 2011/15258 esas, 2012/28230 karar sayısı ile “Dava, aile konutu olduğu iddia edilen taşınmazın davalı eş K.. S.. tarafından diğer davalılara muvazaalı olarak davacının rızası hilafına satışı nedeniyle tapu iptali ve tescil, olmadığı taktirde taşınmaza yapılan katkı payının yasal faiziyle davacıya ödenmesi istemlerine ilişkin olup, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun, üçüncü kısmı hariç, ikinci kitabında yer almaktadır. Davaya "Aile Mahkemesi" sıfatıyla bakılması gerekirken, bu husus düşünülmeden Asliye Hukuk Mahkemesi olarak yargılamaya devam edilip, yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır” gerekçesi ile bozmaya sevk edilmiştir. Mahkemece bozma ilamına uyulmuş, görevli Aile Mahkemesince yapılan yargılama neticesinde tüm davalılar yönünden davanın reddine karar verilmesi üzerine; hüküm, süresi içerisinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Somut olaya gelince, taraflar, 16.09.1994 tarihinde evlenmiş, 07.04.2009 tarihinde açılan boşanma davasının kabulüne ilişkin hükmün 05.07.2011 tarihinde kesinleşmesiyle boşanmışlardır. Eşler arasında başka mal rejimi seçilmediğinden 01.01.2002 tarihine kadar mal ayrılığı (TKM.nin 170. m), bu tarihten mal rejiminin sona erdiği boşanma davasının açıldığı tarihe kadar (TMK.nun 225/2. m) yasal mal rejimi olan edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir (TMK.nun 202.m). Dava konusu binanın üzerine inşa edildiği 3951 parsel numaralı taşınmazdaki 3/32 hisse 08.04.1975 tarihinde tapulama ile davalı eş adına edilmiş olup, söz konusu bu hisse 17.11.1995 tarihinde davalı eş tarafından diğer davalı O.. S..'ye tapudan yapılan satış işlemiyle devredilmiştir. Dava konusu binanın ise taraf anlatımları, tanık beyanları ve tüm dosya kapsamı içeriğine göre 2002 yılından sonra inşa edildiği ve 2003 yılından boşanma dava tarihine kadar taraflarca aile konutu olarak kullanıldığı anlaşılmaktadır.Maddi olayları ileri sürmek taraflara, hukuki nitelendirme yapmak ve uygulanacak kanun maddelerini belirlemek hakime aittir (6100 sayılı HMK 33. m). İddianın ileri sürülüş şekline göre dava, tapu iptal ve tescil, olmadığı takdirde mal rejiminin tasfiyesi ile katılma alacağının tahsili istemine ilişkindir.Mal rejiminin devamı süresince, bir eşin sahip olduğu edinilmiş malda, diğer eşin artık değerin yarısı oranında katılma alacak hakkı vardır. Artık değere katılma alacağı; eklenecek değerlerden (TMK 229.m) ve denkleştirmeden (TMK 230.m) elde edilen miktarlar da dahil olmak üzere, eşin edinilmiş mallarının (TMK 219.m) toplam değerinden, bu mallara ilişkin borçlar çıktıktan sonra kalan artık değerin (TMK 231.m) yarısı üzerindeki diğer eşin alacak hakkıdır (TMK 236/1.m). Katılma alacağı Yasa'dan kaynaklanan bir hak olup, bu hakkı talep eden eşin gelirinin olmasına veya söz konusu mal varlığının edinilmesine, iyileştirilmesine ya da korunmasına katkıda bulunulmasına gerek yoktur. Artık değere katılma alacak miktarı hesaplanırken, mal rejiminin sona erdiği sırada mevcut olan malların, bu tarihteki durumlarına göre, ancak tasfiye tarihindeki sürüm(rayiç) değerleri esas alınır (TMK 227/1, 228/1, 232 ve 235/1. m). Yargıtay uygulamalarına göre, tasfiye tarihi karar tarihidir. Belirli bir malın eşlerden birine ait olduğunu iddia eden kimse, iddiasını ispat etmekle yükümlüdür. Eşlerden hangisine ait olduğu ispat edilemeyen mallar onların paylı mülkiyetinde sayılır. Bir eşin bütün malları, aksi ispat edilinceye kadar edinilmiş mal olarak kabul edilir (TMK 222. m).Yukarıdaki değer tespiti, belirleme ve hesaplamaların yapılabilmesi için gerek görülürse konusunun uzmanı bilirkişi veya bilirkişilerden de yardım alınmalıdır.Davacı vekili; dava dilekçesinde dava konusu taşınmaz üzerinde üç katlı bina olduğunu, binanın yapımında davacının katkısının neler olduğunu izah edip, orta kattaki dairede boşanma tarihine kadar taraflarca aile konutu olarak kullanıldığını belirterek, terditli olarak öncelikle tapu iptal tescile, bunun mümkün olmaması halinde alacağa karar verilmesini talep ettiği halde mahkemece sadece tapu iptal tescil talebi incelenerek bu talebin reddine karar verilip, alacak talebi yönünden inceleme yapılarak olumlu ya da olumsuz bir karar verilmemesi usul ve yasaya aykırı olmuştur. Mahkemenin tapu iptal tescil talebinin reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Bu nedenle mahkemece yapılması gereken; taraflar arasındaki boşanma davasının 05.07.2011 tarihinde kesinleştiği de anlaşılmakla dava konusu taşınmaz üzerindeki binanın 2002 yılından sonra inşa edildiği, binanın orta katının tapu tascilindeki davalıya ait 3/32 pay karşılığı taraflarca aile konutu olarak kullanılmaya başlandığı bu orta katın “edinilmiş mal” niteliğinde olduğu kabul edilerek, davacının terditli taleplerinden katılma alacağının yukarıda açıklanan yasal düzenleme ve ilkelerine göre hesaplaması için gerekli yargılama işlemlerinin yürütülüp, gerekli incelemeler yapılarak gerçekleştirilecek sonucuna göre davacının katılma alacağı ve talebi ile ilgili olarak olumlu ya da olumsuz bir hüküm kurulması gerekirken yazılı şekilde sadece tapu iptal/tescil talebine ilişkin olarak karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olmuş, bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenlerle davacı vekilinin yazılı temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün 6100 sayılı HMK'nun Geçici 3. maddesi yollaması ile HUMK’nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK'nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve HUMK'nun 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve 24,30 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davacıya iadesine 16.09.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.