MAHKEMESİ : Gölbaşı(Ankara) 1. Asliye Hukuk MahkemesiTARİHİ : 06/09/2011NUMARASI : 2001/264-2011/659B.. E.. ve müşterekleri ile Hazine ve A.. T.. ve müşterekleri aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının reddine dair Gölbaşı (Ankara) 1. Asliye Hukuk Mahkemesi'nden verilen 06.09.2011 gün ve 364/659 sayılı hükmün duruşma yapılması suretiyle Yargıtay'ca incelenmesi davacılar vekili, duruşmasız olarak asli katılan Hazine vekili taraflarından istenilmiştir. Dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 02.07.2013 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü temyiz eden davacılar N.. E.. ve müşterekleri vekili Avukat N.. S.., davalı Hazine vekili Avukat U.. S.. ve karşı taraftan davalılardan N.. K.. vekili Avukat H.. N.. İ.., S.. T.. ve müşterekleri vekili Avukat M.. Ş.. Ş.. K.. vekili Avukat N.. Ö.. geldiler. Duruşmaya başlanarak temyiz isteğinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan ve hazır bulunanların sözlü açıklaması dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek; dosya incelendi, gereği düşünüldü:Davacılar N.. E.. ve müşterekleri vekili, Yaylabağ köyü , parsellerin 1953 yılında yapılan kadastro çalışmalarında V.. oğlu K.. adına tesbit edilerek kesinleştiğini, davalıların V.. oğlu K.. varisleri olarak göründüklerini, V.. oğlu K.. adına oluşturulan tapu kaydında yapılan tashih ve intikaller ve H.. Ö.. ile N.. K..’a yapılan satış işlemine ait evrak sahte olarak düzenlendiğinden kaydın hukuki dayanağı olmadığını, taşınmazların tesbit tarihi öncesinden itibaren davacıların murisi ve ölümü ile de mirasçıları davacıların malik sıfatı ile zilyet bulunduklarını, kayıt maliki V.. oğlu K...’in 1300 tarihinde öldüğünü ve tapunun hukuki değerini yitirdiğini açıklayarak TMK’nun 713/2.maddesinden doğan hakları gereği parselde N.. ve B.. E..’in, 39 ve 523 parselde C.. K..’ın 20 seneyi aşkın zilyetlikleri dikkate alınarak ve parsellerin tapuda oluşturulan sahtecilik nedeni ile hukuki dayanaktan yoksun işlemlerin tesbiti ile parsel de birlikte olmak üzere tapu kayıtlarının iptaline, parselin 1/2 hisseli olarak N.. E.. ve B.. E.., ve parselin C.. K.. adına tesciline karar verilmesini istemiş, bir kısım kayıt maliki görünen gerçek kişilerin mirasçıları aleyhine açılan birleşen dava dosyasında da benzer talepte bulunulmuştur.Asli katılan Hazine vekili, davacıların kayıt maliki Veli oğlu Kerim’in gerçek mirasçılarının kim olduğunu belgeleyerek davayı bunlara karşı yürütmek, davalıların da gerçek mirasçılar olduğunu ispatlamak zorunda olduklarını açıklayarak davanın reddini savunmuş, mirasçıların belirlenememesi, mirasçı bırakmadan öldüğünün tesbiti durumunda ve parsellerin tapu kayıtlarının iptali ile TMK’nun 501. ve 594. maddeleri gereği Hazine adına tesciline, parselin ise yine mirasçısız ölen V.. oğlu K..’den Hazineye intikal edeceği gözetilerek Hazine adına tapuya tesciline karar verilmesini istemiştir.Davalı M.. U.., hiçbir şekilde S.. E.. isimli şahsa vekalet vermediğini, baba isminin A.. olup dedesinin ismi konusunda kesin bilgiye sahip olmadığını, babasının nüfus kaydının Ankara’da olduğunu, davalı M.. vekili, vekil edeninin M.. K..’nin kızı olup davacıların zilyetliğinin davalının annesinin bilgisi dahilinde olduğunu, akrabalarından M.. F.. K..’nin 1988 yılında Yaylabağ köyüne giderek büyük dedeleri V.. oğlu K..’den kalan taşınmazları araştırdığını, davacıların taşınmazları ektiğini öğrendiğini, yarıcı usulü ile ekmeye devam etmelerinin kararlaştırıldığını, davacıların kendi adlarına zilyet olmayıp zilyetliğin 20 yılı bulmadığını, davalı S.. ve müşterekleri vekili, davada 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiğini, davacıların tapulama sırasında adlarına tesbit talebinde bulunduklarını ve taleplerinin reddedildiğini, davacıların ve müşterek miras bırakanlarının zilyetliklerinin malik sıfatı ile olmadığını feri zilyet olarak zaman zaman vecibelerini yerine getirip, zaman zaman ise yerine getirmediklerini, davacıların tapudaki malikin kim olduğunu ve varislerini bildiklerini, davalı Ş.. vekili, davacıların taraf sıfatı ve hukukça korunmaya değer hukuki yararlarının olmadığını, malikin tapuda belli olup ölüm sebebi bakımından da 639/2.madde şartlarının olayda oluşmadığını, davalının 523 parseli N.. K..’tan 20.12.2000 tarihinde bedelini vererek aldığını, tapuya itimat ettiğini, MK 931. maddesine göre iyiniyetinin korunması gerektiğini, veraset ilamının sahte olmasının da bu iyiniyetin korunmasını engellemeyeceğini, davacıların halen taşınmazda fuzuli şagil olduklarını, davalı H.. Ö.., öncelikle üç taşınmaz için tefrik gerektiğini, davalının ikinci el satın alan kişi olup şu anda ve dava açıldığı tarihte dahi taşınmazların hiçbirinde malik olmadığını, daha önce parseli satın alıp akabinde G.. T.. ve arkadaşlarına satarak devrettiğini, davalı G.. ve müşterekleri vekili, davacılar yararına 639/2.maddesi şartlarının oluşmadığını, davacılar 30 yıllık zilyet olmadığı gibi olsalar bile taşınmazın K..’e ait olup, mirasçılarının bulunduğunu, K.. mirasçıları aleyhine birçok dava açıldığını bilecek durumda olduklarını, zilyetliklerinin de malik sıfatı ile olmadığını, tapudaki intikal ve satışların yasal, davalıların da iyiniyetli 3.kişi olduklarından TMK’nun 931.maddesi uyarınca edinimlerin geçerli olduğunu, tapu siciline güvenilerek alındığını açıklayarak husumet ve esastan davanın reddine karar verilmesini savunmuşlardır.Mahkemece, davacı tarafın asıl dava ve birleşen davadaki talepleri ile asli katılan Hazine vekilinin tescil talebinin reddine karar verilmesi üzerine hüküm davacılar vekili ile asli katılan Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.Dava konusu Bursal mahallesi ve parseller benzer şekilde tapulama tutanağının edinme sebebinde isimleri yazılı gerçek kişilerin zilyetliğinde ise de taşınmazlardan parselin Ş.. 279 tarih , parselin Ş.. 279 tarih ve parselin ise Ş.. 279 tarih sıra numaralı V.. oğlu K.. adına tapu kayıtları kapsamında oldukları, zilyetlerin gerek malik gerek mirasçılarından satın veya başka şekilde geçişi tevsik edecek belge ibraz edemedikleri açıklanarak V.. oğlu (ölü) K.. adına tesbit edilmişler, tutanaklar 21.12.1953 tarihinde kesinleşerek tapuya tescil edilmişlerdir. Bunlardan ve parsellerdeki kayıt malikinin ismi, davacısı A.. E.., davalısı Ankara Defterdarlığı olan tapu kayıtlarındaki V.. oğlu K.. adının V.. D.. oğlu A.. olarak tashihine ilişkin Ankara 5.Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 25.12.1975 tarih 1975/811 Esas 1975/849 Karar sayılı isim tashihi ilamı dikkate alınarak 6.11.2000 tarihinde V.. D.. oğlu A.. olarak düzeltilmiştir. Yine 06.11.2000 tarihinde sunulan ve V.. D.. oğlu A..’in mirasçılarını gösteren Ankara 7.Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 13.3.1975 tarih 1974/556 Esas 1974/828 Karar sayılı ilamı uygulanarak 15/100 pay A.. oğlu A.. E.., 15/100 pay A.. kızı A.. V.., 15/100 pay A.. kızı M.. U.., 15/100 pay A.. kızı A.. A.., 15/100 pay K.. kızı M.. K.., 5/100 pay Şükrü kızı N.. E.., 5/100 payı Ö.. F.. oğlu T.. T.., 5/100 payı Ö.. F.. oğlu A.. T.., 5/100 payı A.. kızı N.. U.. ve 5/100 payı A.. oğlu A.. U.. adına intikal görmüş, intikalen malik durumundaki mirasçıların S.. E..’ye verdikleri vekaletnameye dayanılarak parsel 07.11.2000 tarihinde N.. K..’a, sonrasında 20.12.2000 tarihinde Ş.. K..’a, 626 parsel ise 07.11.2000 tarihinde H.. Ö..’e ve sonrasında 10.01.2001 tarihinde ise 1/4'er paylı şekilde H.. kızı G.. T.., B.. oğlu A.. T.., İ.. oğlu K.. K.., Y.. oğlu İ.. S..’e satılarak tapuya tescil edilmişlerdir. Bu tarihten sonra tapuda herhangi bir değişiklik olmamıştır. Diğer dava konusu 39 parsel ise halen V.. oğlu K.. adına tapuda kayıtlıdır.Başka bir tapu işlemi sebebiyle isim tashihine ilişkin ilam konusunda tereddüde düşen Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü'nün 12.02.2001 tarihli yazısına Ankara 5.Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından verilen 16.02.2001 tarihli cevapta, 1975 yılında gelen dosya sayısının 710 ve karar numarasının 786 numarada son bulduğu, gönderilen 1975/811 Esas 1975/849 Karar numaralı bir ilam olmadığı ve bu ilamı sunanlar hakkında suç duyurusunda bulunulması istenmiştir. Bunun üzerine Tapu Kadastro Genel Müdürlüğünün suç duyurusu üzerine sanıklar S.. E.. ile İ.. U.. B.. hakkında yapılan ceza yargılaması sonunda Ankara 8.Ağır Ceza Mahkemesinin 14.07.2009 tarih 2009/226 Esas 2009/269 Karar numaralı ilamı ile ölmesi sebebiyle sanıklardan İ.. U.. B.. ile ilgili kamu davasının düşürülmesine, isim tashihine dair ilamın da içinde olduğu bir takım ilamların sahte olduğu belirlenerek resmi belgede sehtecilik suçundan sanık S.. E..’nin cezalandırılmasına karar verilmiş, karar 13.09.2011 tarih 2011/7081 Esas 2011/19930 Karar sayılı ilamı ile onanarak kesinleşmiştir. Sanık S.. E..’nin yargılamanın yenilenmesi isteği Ankara 8.Ağır Ceza Mahkemesi'nin 04.06.2012 tarih 2009/226 Esas 2009/269 Karar sayısı ile reddedildiği, bu red kararına itiraz da Ankara 9.Ağır Ceza Mahkemesi'nin 06.07.2012 tarih 2012/222 D.İş ek kararı ile yerinde bulunmamıştır.Eldeki temyize konu dosyada Mahkemece dava reddedilirken, Hazine yönünden, parsel kök muris adına kayıtlı olduğundan, mirasçı olduğunu ispatlayanlar tarafından intikalin her zaman yapılabileceği, katılan hazinenin TMK 501 ve 594. maddeleri gereğince 39 parsel üzerinde doğabilecek hakkı her zaman ileri sürülebileceğinden herhangi bir hak kaybı söz konusu olmayacağından veraset ilamı alınmasına ilişkin dava sonucunun yargılamanın uzamaması ve kararın denetimden geçmesi için beklenmediği, diğer parseller bakımından halen çekişmeli taşınmazların bir kısım davalılar adına kayıtlı olduğu, davacı gerçek kişiler yönünden ise taşınmazların tespiti esnasında da zilyetlik itirazının ileri sürüldüğü fakat kabul edilmediği, tapu kütüğündeki tescile iyi niyetle dayanarak mülkiyet veya diğer bir ayni hak kazanan üçüncü kişilerin kazanımının TMK’nun 1023.maddesi ile yasal himaye altına alındığı açıklanmıştır. Mahkemenin kararı eksik incelemeye ve hatalı değerlendirmeye dayanmaktadır.Davada davacılar TMK’nun 713/2.maddesinde yazılı “ölüm” sebebine dayanarak iptal ve tescil isteğinde bulunmaktadır. Hazine ise kayıt maliki V.. oğlu K..’in mirasçılarının belirlenememesi halinde davacıların zilyetliğinin değer ifade etmeyeceğini ve sundukları mirasçılık belgesi de gözetilerek Hazine adına tescil gerektiğini ileri sürmektedir.Az yukarıda açıklanan safahata bakıldığında dava konusu ve parsellerin kayıt malikinin V.. oğlu K.. iken davacıların sunduğu mirasçılık belgesinde murisin V.. D.. oğlu A.. olduğu açıktır. Diğer yandan V.. oğlu K..’in adının tapuda V.. D.. oğlu A.. olarak tashihine dayanak yapılan mahkeme ilamının sahteliği kesinleşen ceza mahkemesi kararı ile belirlenmiştir. Bu durumda gerçek kayıt malikinin V.. oğlu K.. olduğunun dikkate alınması ve V.. oğlu K..’in mirasçılarının belirlenmesi gerekmektedir. Bu hususta Hazine tarafından V.. oğlu K..’in mirasçısının Hazine olduğuna dair Gölbaşı Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 30.11.1992 tarih 1992/110 Esas 1992/347 Karar sayılı ilamı sunulmuş ise de ilamın hasımsız alındığı görülmektedir. Davacı tarafça sunulan diğer mirasçılık belgelerinin de kayıt maliki V.. oğlu K..’e değil D.. oğlu (Boynu eğri lakaplı) A.. ve D.. oğlu A..’e aittir. Hasımlı olarak açılmış olan Ankara 9.Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 2009/1118 Esas sayılı dosyasının açılmamış sayılmasına karar verilmiş, Ankara 2.Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 2010/2046 Esas sayılı dosyasının ise halen derdest olduğu bildirilmiştir. Toplanan tüm deliller ve dosya kapsamı, davanın niteliği karşısında davada gerek davacı gerek Hazinenin taleplerinin incelenebilmesi için öncelikle kayıt maliki V.. oğlu K..’e ait hasımlı alınacak mirasçılık belgesi ile gerçek mirasçıların kesin şekilde belirlenmesi, alınacak mirasçılık belgesine göre tapu kaydının düzeltilmesinin sağlanması, bu hususların gerçekleştirilebilmesi için derdest olduğu söylenen Ankara 2.Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 2010/2046 Esasında açılan hasımlı veraset ilamına ilişkin dava sonucunun beklenmesi veya V.. oğlu K..’in mirasçılarını gösteren hasımlı mirasçılık belgesinin alınabilmesi için dava açmak üzere davacı tarafa süre ve imkan verilmesi, belirlenecek gerçek mirasçıların davaya dahil edilmelerinin sağlanması, V.. oğlu K..’in mirasçısının olmadığı ve mirasının Devlet’e kaldığının belirlenmesi halinde Hazineye ait taşınmazların zilyetlikle edinilemeyeceğinin gözetilmesi, taraf teşkili bu şekilde doğru olarak sağlandıktan sonra iddialar ve savunma doğrultusunda tüm taraf delillerinin toplanarak davacılar vekili ile Hazine'nin taleplerinin incelenmesi gerekirken sahteliği anlaşılan isim tashihi davası ve kesinleşen ceza mahkemesi dosyası dikkate alınmadan, hasımlı veraset ilamının sonucu da beklenmeden yazılı şekilde hatalı gerekçelerle hüküm kurulmuş olması doğru olmamıştır. Davanın TMK’nun 713/2.maddesine dayalı olduğu da dikkate alındığında sahteliği anlaşılan ilama göre tapuda malik görünen kişilere karşı davanın açılarak yürütülmüş olması ile taraf teşkilinin sağlandığından sözedilemez. MK'nun 713/2. maddesinde belirtilen hukuki sebeplerden birine dayanılarak açılan davalarda, bu tür davaların niteliği ve özelliği gereği husumetin yargılama sırasında tamamlanması da mümkündürDavacılar vekili ile asli katılan Hazine vekilinin temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulüyle hükmün 6100 sayılı HMK'nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK'nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve HUMK'nun 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 21,15 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davacılara iadesine, 04.02.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.