Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 16366 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 22227 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ :Sulh Hukuk MahkemesiDAVA TÜRÜ : Zilyetliğin tespiti... ile ... aralarındaki zilyetliğin tespiti davasının kabulüne dair .... Sulh Hukuk Mahkemesi'nden verilen 06.06.2013 gün ve 38/410 sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davalı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü: K A R A R Davacı vekili, tapuda kaydı bulunmayan ... Sokak 42 numarada bulunan taşınmazın vekiledeni ve kardeşleri tarafından eşit hisse ile satın alındığını, taşınmazın satın alınmasından sonra üzerine bodrum, zemin ve üç kattan oluşan bina inşa edildiğini, binayı yapan kardeşler arasında yapılan taksim uyarınca 9 numaralı çatı katının vekiledenine isabet ettiğini, kendisine düşen bu yeri kullanmak isteyen davacıya kardeşlerinden davalı ...'in engel olduğunu açıklayarak, davacının zilyetliğinin korunması ve vaki el atmasının önlenmesine karar verilmesini istemiş, 28.12.2012 tarihli yargılama oturumunda el atmanın önlenmesi isteğinden vazgeçerek zilyet olduklarının tespitini istemiştir. Davalı vekili, dava konusu taşınmazın Beyoğlu 12. Noterliği'nin 06.02.1984 tarih ve 4394 yevmiye sayılı zilyetliğin devri sözleşmesiyle davalı tarafından satın alındığını, davalının satın aldığı taşınmaz üzerindeki gecekonduyu yıkarak üzerine mevcut binayı inşa ettiğini, inşa edilen bodrum, zemin ve normal katlardaki bağımsız bölümlerin bir kısmını davacı ve dava dışı Saniye'ye haricen satmasına rağmen çatı katını uhdesinde bıraktığını bildirmiş ve davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmesi üzerine; Hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. TMK'nun 981, 982 ve 983. maddeleri mal üzerinde zilyetlikten başka hiçbir hakkı bulunmayan kişilerin zilyetliğinin korunması için konulmuş hükümleri ihtiva etmektedir. TMK'nun 973. maddesinde zilyetlik “bir şey üzerinde fiili hakimiyeti bulunan kimse onun zilyedidir” biçiminde tanımlanmıştır. TMK.nun 982 ve 983.maddelerinde zilyetlik herhangi bir hakka bağlı olmaksızın dava yoluyla korunmuştur. Hemen belirtmek gerekir ki zilyetliğin korunması davasıyla zilyet zilyetliğin hakka dayandığını ispat külfetine katlanmadan sadece zilyetliğini öne sürerek Sulh Hukuk Mahkemelerinde uygulanan basit yargılama usulünün sağladığı kolaylıklardan yararlanır. Zilyet, zilyetliğin arkasında bulunan ayni (nesnel) veya şahsi (kişisel) bir hakka dayandığı taktirde dava bir hak davası niteliğini kazanır. HGK 06.10.1993 GÜN, 1993/14-423/561 sayılı ve HGK'nın 15.06.1983 gün 3351/679 ve .//..2013/22227-2014/16366 -2- 25.11.1987 gün 394/876 sayılı kararları da aynı yöndedir. Somut olayda davacı satın almaya dayalı (şahsi hak) olarak zilyetliğin korunmasını istemiş olduğuna göre dava TMK.nun 683. maddesi çerçevesinde hakka dayalı olarak açılan ve bu madde uyarınca çözümlenmesi gereken zilyetliğin korunması istemine ilişkindir. 1086 sayılı HUMK'nun yürürlükte olduğu tarihte açılan davada, uyuşmazlığın TMK'nun 683. maddesi uyarınca çözümlenmesi gerektiğinden 6100 sayılı HMK'nun 4/c (1086 sayılı HUMK.nun 8/II-3.) bendine göre Sulh Mahkemelerinin değerine bakılmaksızın görevli bulunduğu söylenemez. 1086 Sayılı HUMK döneminde açılan davalara ilişkin olarak eski Kanun hükümlerinin uygulanması istisnai olarak HMK geçici 1 ve 2. maddelerinde düzenlenmiştir. Buna göre, 6100 Sayılı HMK’nın yargı yolu ve göreve ilişkin hükümleri kanunun yürürlüğe girdiği 01.10.2011 tarihinden önce açılmış olan dava ve işlerde uygulanmaz. Bu halde görev mülga 1086 sayılı yasanın 1 ve 8/1 maddesi uyarınca dava olunan şeyin değerine göre belirleneceğinden taşınmazın başında yapılan keşifte dinlenen inşaat mühendisi bilirkişiden uyuşmazlığa konu çatı katının değerine ilişkin ek rapor alınarak öncelikle görev hususunun çözümlenmesi gerekirken yazılı şekilde eksik inceleme ve araştırma ile karar verilmesi doğru değildir. Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulüne, yerel mahkeme hükmünün 6100 sayılı HMK'nun Geçici 3. maddesi yollaması ile halen yürürlükte bulunan 1086 sayılı HUMK.nun 428.maddesi uyarınca BOZULMASINA, HUMK'nun 440/III-1, 2, 3 ve 4. bentleri gereğince ilama karşı karar düzeltme yolu kapalı bulunduğuna, 104,30 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davalıya iadesine, 18.09.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.