Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 16311 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 22878 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : Aydın 2. Asliye Hukuk MahkemesiTARİHİ : 20/03/2013NUMARASI : 2010/441-2013/186R.. B.. ile H.. Ö.. ve müşterekleri aralarındaki dava hakkında Aydın 2. Asliye Hukuk Mahkemesi'nden verilen 20.03.2013 tarih ve 441/186 sayılı hükmün Daire'nin 23.06.2014 gün ve 2014/11978-2014/13166 sayılı ilamıyla onanmasına karar verilmişti. Davacı vekili tarafından süresinde kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:K A R A R Davacı vekili, sınırlarını belirttiği taşınmazın 1961 yılında malikleri tarafından önce Ş. Ç.. isimli şahsa satılıp devredildiğini, bu kişinin de Aydın 2. Noterliği tarafından düzenlenen 28.09.1964 tarih ve .. yevmiye numaralı satış senedi ile vekil edenine satıp zilyetliğini de devretmiş olduğunu, ilk maliklerin bu satışa rıza göstermiş olduklarını, vekil edenin satın aldıktan sonra üzerine ev bahçe ve eklentiler yapıp zilyetliğinde bulundurduğunu, daha sonra yapılan kadastro çalışmalarında taşınmazın 629 parsel numarasını aldığını, bu taşınmazın 300 m2'lik bölümünün davacıya ait olduğunu bu bölümün tapu kaydının iptali ile vekil edeni adına tescilini istemiş, devamla kaldı ki; kayıt maliklerinden H.. Ö..'nün 1985 tarihinde, M.. Ö..'nün 1974 yılında ölmüş olduklarını, paylarının dava tarihine dek intikal görmediğini bu paylar yönünden de hak sahibi olduğunu bildirmiştir.Davalılardan Ö.. Ö.., kayıt maliklerinden H.. Ö..'nün oğlu olduğunu, babasından duyduğu kadarıyla, paydaş Huriye'nin payını Şükrü isimli şahsa sattığını, aralarında belge düzenlenmediğini, satılan taşınmazın 150 m2'lik bölüm olduğunu, Şükrü'nün de davacıya noterlikçe düzenlenen senetle sattığını bildirmiş, davalı H.. Ö.. ise, bir kısım satış yapıldığını duyduğunu açıklayarak davanın reddine karar verilmesini savunmuştur. Mahkemece, asıl ve birleşen davanın, tapuda malik olmayan kişinin yaptığı satışın geçerli bulunmadığı, hak düşürücü sürenin de geçmiş olduğu gerekçeleriyle reddine karar verilmesi üzerine; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiş, Dairece 23.6.2014 tarih 11978-13166 Esas ve Karar sayılı kararla onanmıştır. Davacı vekili tarafından süresi içerisinde sunulan karar düzeltme isteği ile, dilekçede belirtilen nedenlerle, onama kararının düzeltilmesi, yerel mahkeme kararının bozulmasına karar verilmesi istenilmiştir.1-Dava konusu 629 parsel sayılı taşınmaz tapulama çalışmaları sırasında senetsizden, 07.10.1960 tarihinde düzenlenen tutanakla H.. Ö.., M.. Ö.., E.. Ö.., H.. Ö.. ve H.. Ö.. adlarına paylı olarak tespit edilmiş, anılan tutanak itiraz edilmeksizin 24.01.1963 tarihinde kesinleşmiştir. Tapu halen paylı mülkiyet şeklinde yukarıda ismi açıklanan tespit malikleri adına kayıtlı bulunmaktadır.Davacı öncesi tapusuz olan 629 parsel sayılı taşınmazın, maliklerince önce 1961 yılında Ş.. Ç..'ya satılıp devredildiğini, ardından kendisinin Aydın 2. Noterliğince düzenlenen 28.09.1964 tarih .. yevmiye nolu noter senediyle Şükrü'den satın aldığını 1961 yılından itibaren dava tarihine kadar eklemeli zilyet bulunduğunu, kaldı ki tapuda pay maliklerinden H.. Ö..'nün 1985 yılında, M.. Ö..'nün 1974 yılında ölmüş olduklarını, 20 yıldan fazla süredir bu payların da maliki bulunduğunu ileri sürmek suretiyle terditli iptal ve tescil isteğinde bulunmuştur. Tapuda kayıtlı bulunmayan taşınmazlar TMK'nun 762. maddesi hükmüne göre menkul mal niteliğindedir. Aynı Kanunu'nun 763. maddesi uyarınca bu gibi malların mülkiyetinin devri zilyetliğin karşı tarafa teslimi ile gerçekleşir. Dava konusu taşınmaz kadastro öncesinde tapusuzdur. Şu halde; somut olayda iddianın ilk bölümü tespit sonrası ve fakat kesinleşme öncesi diğer bir deyişle 1961 yılında başlayan eklemeli zilyetliğe ilişkin bulunduğuna göre, bu istek yönünden Yargıtay ve Dairemiz'in devam eden kökleşmiş uygulamalarına ve 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12. maddesi hükmündeki açıklamaya göre 10 yıllık hak düşürücü sürenin uygulanması mümkün değildir. Davacı terditli talebinde kadastro tutanağının kesinleşmesinden sonra da dava tarihine kadar aralıksız devam eden zilyetlik hukuki nedenine dayanmıştır. Buna göre mahkemece iddia ve savunma çerçevesinde toplanan taraf delilleri tartışılıp değerlendirilerek, öncelikle kadastrodan sonra ve fakat kesinleşmeden öncesine dayanan iddia bakımından 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14 ve TMK'nun 713/1. maddesi hükümlerinin nazara alınması, bundan ayrı iddianın kadastrodan sonraki zilyetlik yönünden de incelenerek hukuki nedeninin belirlenmesi, gerek görülmesi halinde TMK'nun 713/2 maddesi hükmünün değerlendirilerek bir karar verilmesi gerekirken yanlış değerlendirme sonucu hak düşürücü süre yönünden davanın reddine karar verilmiş olması doğru olmamıştır.Yukarıda 1. bendde açıklanan nedenlerle, iddia ve savunma çerçevesinde taraf delillerinin toplanarak bir karar verilmesi gerektiği yönünde yerel mahkeme hükmünün bozulmasına karar verilmesi gerekirken hatalı nitelendirme sonucu onandığı bu defa karar düzeltme isteği sonucu yapılan incelemeyle belirlenmiş olduğundan, davacı vekilinin karar düzeltme isteğinin kabulüne, dairenin maddi hataya dayalı 23.06.2014 gün 2014/11978 Esas, 2014/13166 Karar sayılı onama ilamının ortadan kaldırılmasına ve açıklanan nedenlerle yerel mahkeme hükmünün BOZULMASINA, HMK'nun 442/1 maddesi gereğince ilama karşı karar düzeltme yolu kapalı bulunduğuna ve 52,40 TL peşin harcın istek halinde karar düzeltme isteyen davacıya iadesine, 14.09.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.