Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 16305 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 25615 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ :İcra Hukuk MahkemesiDAVA TÜRÜ : İstihkakYukarıda tarih ve numarası yazılı Mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki temyiz eden tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden Daire'ye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü: K A R A R Davacı 3. kişi vekili, ... 3. İcra Müdürlüğü'nün ... sayılı dosyası ile ilgili olarak ... İcra Müdürlüğü'nün ... talimat sayılı dosyasında haczedilen malların müvekkiline ait olduğunu, haczin yapıldığı iş yerinin müvekkiline ait olduğunu ve müvekkilinin satın aldığı işyeri için toplamda 774.611,00 TL bedel ödediğini iddia ederek davanın kabulü ile menkuller üzerindeki haczin kaldırılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı alacaklı vekili, açılan davanın yasaya aykırı olduğunu, davada borçlunun taraf olarak gösterilmesi gerekirken gösterilmediğini, davacı tarafın nispi harcı tamamlamadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Mahkemece, verilen kesin süreye rağmen borçlunun davaya dahil edilmediği, davanın harca esas değerinin tespit edilip eksik harcın da ikmal edilmediği gerekçesiyle davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmiştir.Hüküm, davacı 3. kişi vekili tarafından temyiz edilmiştir.Uyuşmazlık 3. kişi tarafından İİK'nun 96 ve devamı maddeleri gereğince açılmış istihkak davasıdır.1-Yargıtay’ın ve Dairemizin istikrar kazanan uygulamasına göre; takip borçlusunun istihkak iddiasına karşı tutumu belirli ise veya duruşmalara dahil edilmesi işin esasına etki etmeyecekse davada taraf olarak gösterilmesi gerekli değildir. Buna göre, yokluğunda alınan haciz kararlarından ve istihkak iddiasından haberdar edilmeyen, 103 davet kağıdı da tebliğ edilmeyen borçlunun istihkak iddiasına karşı tutumu belirlenemediğinden hukuki dinlenilme hakkını kullanabilmesi açısından davalı sıfatı ile davaya katılmasının sağlanması gerektiğine ilişkin gerekçe yerindedir. Ancak, her ne kadar davacı, takip borçlusunun davaya dahil edilmesi için bir dilekçe sunmasa da takip boçlusuna dava dilekçesinin tebliği için gerekli gider avansını mahkemenin verdiği kesin süre içerisinde yatırmıştır. Öte yandan, yargılama dosyası ekinde bulunan takip dosyasında da takip borçlusunun adresi bellidir. Bu sebeple, takip borçlusuna tebligatın yapılması için yatırılan gider avansı kullanılarak borçlunun takip dosyasındaki adresine dava dilekçesinin tebliği gerekirken borçlunun davaya dahil edilmediği gerekçesiyle davanın usulden reddi doğru bulunmamıştır. 2- Harçlar Yasası'nın 30 ve 32. madde hükümleri gereğince, harca tabi bir davada harç tamamlatılmadan davanın esasına girilemez, ancak bu eksikliğin giderilmesi için ilgili tarafa süre verilmelidir. Mahkemece davacıya harcı tamamlatması için usulüne uygun olarak süre tanınması, yatırılması gerekli harcın miktarının hesaplanarak ilgili muhtıraya derc edilmesi, harcın yatırılması halinde işin esasına girilerek olumlu ya da olumsuz bir karar verilmesi, harcın belirlenecek süre içerisinde yatırılmaması halinde ise Harçlar Yasası'nın 30. maddesi gereğince, dosyanın; işlemden kaldırılıp (HMK. 150 m.), yasal süresi içinde yenilenmediği takdirde açılmamış sayılmasına karar verilmesi gerekir.Somut olayda ise, 16.09.2014 tarihli tensip tutanağının 5 nolu bendinde "Davacı vekiline davanın harca esas değerini tespit etmesi ve harcını ikmal etmesi için 2 haftalık kesin süre verilmesine, yerine getirilmediğinde davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verileceğinin ihtar edilmesine," şeklinde ara karar kurulduğu, buna göre mahkemece, davacının yatırması gereken harç miktarının belirlenmediği, bu konuda davacı tarafa ödev yüklendiği görülmektedir. Oysa ki, mahkemece dava değeri belirlenerek bundan sonra yatırılacak miktar rakamsal olarak açıkça gösterilerek verilen kesin süre içerisinde yatırılmasının istenmesi ve yatırılmamasının sonuçlarının da ihtar edilmesi gerekirken yazılı şekilde ara karar kurulması ve neticede davanın usulden reddi doğru değildir. Kaldı ki, verilen süre içerisinde harcın tamamlanmaması halinde Harçlar Kanunu'nun 30. maddesi ve HMK'nun 150. maddesi uyarınca dosyanın işlemden kaldırılıp, yasal süre içerisinde yenilenmediği takdirde davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi gerekirken davanın usulden reddi de doğru görülmemiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün İİK'nun 366/3. maddesi ve 6100 sayılı HMK'nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca İİK'nun 366/3. maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 25,20 TL peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 30.11.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.