Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 16179 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 6319 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : Bursa 6. Asliye Hukuk MahkemesiTARİHİ : 31/10/2013NUMARASI : 2011/737-2013/476B.. B.. ve Hazine ve feri müdahiller S.. A.. ve müşterekleri aralarındaki alacak davasının kabulüne dair Bursa 6. Asliye Hukuk Mahkemesi'nden verilen 31.10.2013 gün ve 737/476 sayılı hükmün duruşma yapılması suretiyle Yargıtay'ca incelenmesi katılma yolu ile davacı Belediye vekili, duruşmasız olarak incelenmesi davalı Hazine vekili ile feri müdahiller vekilleri tarafından istenilmiştir. Dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 16.09.2014 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü temyiz eden davacı B.. B.. vekili Avukat F. K. ve karşı taraftan davalı Hazine vekili Avukat D.G. ve fer'i müdahil S. Tur. A.Ş. vekili Avukat İ. U. geldiler. Duruşmaya başlanarak temyiz isteğinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan ve hazır bulunanların sözlü açıklaması dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek; dosya incelendi, gereği düşünüldü: KARARDavacı B.. B.. vekili, S. Köyü merası olan 643 ve 644 parsellerin bu köyün Bursa Belediyesi sınırları içine alınması üzerine, 03.10.1986 tarihinde Bursa Belediyesi tüzel kişiliği adına tapuya tescil edildiğini, 1996 yılında her iki parselin küçük bir bölümünün "inşa-işletme-kiralama" ihalesi ile dört işletmeye kiralandığını, Hazine'nin tapu iptali, yine intifa hakkının iptali konulu davaları açarak, Belediyenin mülkiyet ve intifa haklarını Mahkeme kararlarıyla kaldırttığını, ancak mülkiyet hakkı Belediye'ye ait iken taşınmaz üzerine yap-işlet-devret modeli ile kiracı şirketlere inşa ettirilen binaların(muhdesat) Belediye'ye ait olduğunu, kira süresi sonunda Belediye'ye teslim edileceği düşüncesi ile 10 sene boyunca sembolik kira bedeli tahsil edilen 4 adet otel ve lokantanın kira/ecrimisil bedellerinin Hazine tarafından tahsil edildiğini, Yasada meydana gelen değişiklik sonrası tapuda Belediye adına mevcut intifa şerhlerinin kaldırılması için Hazine tarafından açılan davaların da kabul edilerek intifa şerhlerinin kaldırılması şeklindeki olayda Hazinenin sebepsiz zenginleştiğini, toplam 13.509.760 TL.nin 29.03.2011 tarihinde Belediye'ye ödenmesinin Hazine'den istendiğini ancak 15.04.2011 tarihinde olumsuz yanıt alındığını açıklayarak davacı Belediye tarafından inşa ettirilen binaların (muhdesatların) Belediye'ye aidiyetinin tespiti ile, binalara (muhdesatlara) ilişkin olarak davalı Hazine tarafından tahsil edilen kira/ecrimisil bedellerinin yasal faizi ile birlikte Belediye'ye ödenmesine, binaların (muhdesatların) bedeli olarak fazlaya dair hakları saklı kalmak üzere 13.509.760 TL.nin Belediye'nin Hazine'den talepte bulunduğu tarih olan 29.03.2011 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.Davalı Hazine vekili, dava konusunun idari bir işlem olmasından dolayı İYUK gereğince yargılamanın İdare Mahkemeleri'nde görülmesi gerektiğini, ayrıca talebin zamanaşımına uğradığını, davacının açmış olduğu davanın hukuki mesnetten yoksun olduğunu, taşınmazların evveliyatı mera iken köyün Büyükşehir Belediyesi sınırları içine alınarak tüzel kişiliğinin sona ermesi ile imar planı içine alındıktan sonra davacı adına tescil gördüğünü, sonrasında dört şirkete kiraya verildiğini, Hazine tarafından Belediye aleyhine açılan tapu iptal ve tescil davaları sonucu, dava konusu yerlerin mülkiyetinin Hazine'ye geçtiğini, 4 adet ticari ünitenin belediye tarafından değil kiracı şirketler tarafından yapıldığını, dava konusu taşınmazların 01.04.2008-19.09.2011 tarihleri arası işgalinden dolayı zemin için adı geçen şirketler adına ecrimisil bedeli tahakkuk ettirildiğini, davacının muhtesat bedelini talep ederken neye dayandığının anlaşılamadığını, taşınmazların mülkiyetinin Hazine'ye ait olduğunu açıklayarak davanın reddine karar verilmesini savunmuşturFeri müdahiller (Hazine yanında) vekili, dava konusu talebin dört işletmeyi ilgilendirdiğini, yapıların bu işletmelerce inşa edilmiş ve talep edilen ecrimisilleri de Hazine'ye bu işletmelerin ödediğini açıklayarak HMK 66 ve devamı maddeleri dikkate alınarak Hazine yanında feri müdahilliklerine karar verilmesini, Belediye adına 3.10.1986 tarihinde yapılan tescil işlemi yolsuz olduğundan her iki taşınmazda davacı Belediye'nin çıplak mülkiyet hakkının doğmadığını, baştan beri yolsuz tescil niteliğinde olan sicil kaydının davalıya hiçbir zaman mülkiyet hakkı kazandırmadığını, Belediye'lere devredilen meraların mülkiyetinin değil sadece yararlanma ve kullanma hakkının devredildiğini, intifa hakkı sahibinin çıplak mülkiyet malikinden izin almadan taşınmazda yapı inşa edemeyeceğini, üçüncü kişilerle yapı inşası hususunda sözleşme yapamayacağını açıklayarak davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, davanın kabulü ile 13.509.760 TL'nin davalı Hazine'den 29.03.2010 tarihinden alınarak davacıya verilmesine, toplam 105.000.000 TL ecrimisilin davalı Hazine'den tahsiline karar verilmiştir. Davacı Belediye vekilinin tavzih isteği sonunda Mahkemece 13.01.2014 tarihli tashih şerhi ile “davanın kabulü ile 13.509.760 TL'nin davalı Hazineden 29.03.2011 tarihinden alınarak davacıya verilmesine, toplam 105.000.000 TL ecrimisilin davalı Hazine'den tahsiline” karar verilmesi üzerine hüküm davacı Belediye vekili, davalı Hazine vekili ile feri müdahiller vekili tarafından temyiz edilmiştir.Dava konusu binaların (muhdesatların) üzerinde bulundukları taşınmazlara bakıldığında; 03.01.1956 tarihinde kesinleşen kadastro çalışmaları sonucu 643 ve 644 parsel numaraları ile S. köyü meraları olarak sınırlandırılan taşınmazlar, bulundukları S. Köyü "mahalle statüsü" ile Bursa Belediyesi sınırları içine alınınca mesire alanı cinsi ile 643 parsel 327.250 m2, 644 parsel ise 57.700 m2 olarak 03.10.1986 tarihinde Bursa Belediyesi Tüzel Kişiliği adına tapuya tescil edilmiş, Bursa Belediyesi, Büyükşehir Belediyesi olunca, tapu kayıtları da Bursa Büyükşehir Belediyesi adına 10.04.1990 tarihinde tashih edilmiştir. Bu tarihten sonra 1996 yılında Belediye ile feri müdahil şirketler arasında davaya konu muhdesat niteliğindeki yapıların (otantik Bursa evleri) inşa edilip, işletilmesi ve kira süreleri sonunda Belediye'ye teslimini içeren kira sözleşmeleri yapılmış, yerler şirketlere inşa için teslim edilmiştir. 3391 sayılı Kanun gereği Osmangazi ilçe haline gelip S. da mahalle olarak Osmangazi’ye bağlanınca Hazine'nin 27.3.1997 tarihinde Belediye'ye karşı açtığı davalar sonunda Bursa 3.Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 12.12.1997 tarih 1997/300 esas 1997/1024 karar sayılı ilamı ile “dava konusu Bursa ili Osmangazi ilçesi S.mahallesi 643 parselde kayıtlı 327250 m2 yerin mülkiyetinin Hazine'ye geçtiğinin ve intifa hakkının belediyeye ait olduğunun tespitine, İmar Kanunu'nun 11/2.maddesi uyarınca tapuya şerh verilmesine”, aynı mahkemenin 12.12.1997 tarih 1997/301 esas 1997/1025 karar sayılı ilamı ile “dava konusu Bursa ili Osmangazi ilçesi S. mahallesi 644 parselde kayıtlı 57700 m2 yerin mülkiyetinin Hazineye geçtiğinin ve intifa hakkının belediyeye ait olduğunun tesbitine, İmar Kanunu'nun 11/2.maddesi uyarınca tapuya şerh verilmesine” karar verilmiştir.Daha sonra Hazine'nin 12.3.1998 tarihinde Belediyeye açtığı davalar sonunda Bursa 3.Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 27.11.1998 tarih 1998/235 esas 1998/891 karar sayılı ilamı ile 643 parsele ait, aynı mahkemenin 27.11.1998 tarih 1998/234 esas 1998/890 karar sayılı ilamı ile 644 parsele ait tapu kayıtlarının iptali ile taşınmazların intifa hakkı Bursa Büyükşehir Belediyesi'ne ait olmak üzere mera vasfı ile 4342 sayılı Mer'a Kanunu'nun 10. maddesi aracılığı ile Kadastro Kanunu'nun 16/B maddesi uyarınca Hazine adına özel siciline kayıt ve tesciline karar verilerek, taşınmazlar meraya dönüştürülmüş, bu kararlar Yargıtay 14. Hukuk Dairesi tarafından onanarak kesinleşmişlerdir. 20.04.2005 kabul tarihli 5334 sayılı kanun ile 4342 sayılı Mera Kanunu'nda değişiklik yapılması üzerine parsellerin meralık vasıfları kaldırılarak ham toprak vasıfları ile 643 parsel 07.06.2007 tarihinde 326812,92 m2 yüzölçümü ile 3314 ada 14 parsel, 644 parsel ise 03.08.2007 tarihinde 57750,82 m2 yüzölçümü ile 3316 ada 5 parsel numarası ile Hazine adına tapuya tescil edilmişlerdir. Hazine tarafından 08.05.2008 tarihinde 3316 ada 5 parsel, 04.06.2008 tarihinde 3313 ada 14 parsel ile ilgili Belediye aleyhine açılan intifa hakkına ilişkin şerhin kaldırılmasına yönelik davalar sonunda Bursa 5.Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 10.6.2009 tarih 2008/224 Esas 2009/256 Karar sayılı dava dosyasında, S. 3316 ada 5 parsel üzerindeki, Bursa 5.Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 24.3.2009 tarih 2008/287 Esas 2009/139 Karar sayılı dava dosyasında ise S. 3313 ada 14 parsel üzerindeki "Büyükşehir Belediyesi lehine intifa hakkı vardır" şeklindeki şerhlerin kaldırılmasına karar verilmiş, kararlar Yargıtay incelemesinden de geçerek 01.04.2010 ve 03.05.2010 tarihlerinde kesinleşmişlerdir.Davadaki talebin az yukarıda safahatı açıklanan iki parça taşınmaz üzerinde Belediye ile dört şirket arasındaki kira sözleşmeleri gereği yapılan muhdesat niteliğindeki binaların bedellerinin, ayrıca Hazine'nin 2008 yılı ile 2010 yılı arasında tahsil ettiği ecrimisil bedellerinin Hazine'den tahsili isteğine yönelik olduğu anlaşılmaktadır.Hukukumuzda aidiyetin tespitine ilişkin davalar kendine özgü nitelikte bir dava olup, dava sonucunda istihsal edilecek ilamın icra ve infaz kabiliyeti de bulunmamaktadır. Ne var ki, mahkemece gerek eski Medeni Kanun ve gerekse sonradan yürürlüğe giren Türk Medeni Kanunu hükümlerine göre arz üzerindeki bütünleyici parça nitelikli muhtesatların mülkiyetinin arzın mülkiyetine tabi olduğu gözetildiğinde, sadece muhtesatın davacı tarafça meydana getirildiğinin tespitine karar verilebilir. Bu muhdesat nedeniyle sebepsiz zenginleşmeye dayalı olarak alacak istenebileceğinde de tereddüt bulunmamaktadır. Kamuya ait mera, yaylak, kışlak, genel harman yeri, orman, aktif dere yatağı niteliğindeki taşınmazların ise özel mülkiyete konu olamayacakları, bu taşınmazların zilyetlikle edinilemeyecekleri, bu nedenle bu nitelikteki taşınmazlar üzerinde meydana getirilen muhtesatlara da hukuki değer verilemeyeceği gözönüne alınmalıdır.Somut olayda, dava konusu muhdesatların üzerinde bulunduğu 3314 ada 14 parsel (eski 643 parsel) ile 3316 ada 5 parselin (eski 644 parsel) evveliyatlarının mera olduğu, her ne kadar Belediye tarafından meralık nitelikleri değiştirilerek mesire alanı vasfı ile tapuya Belediye adına tescilleri sağlanmış ise de bu tesciller yolsuz olup, taşınmazların meralık niteliklerinin değiştiğinin kabul edilemeyeceği, nitekim bu durumun Hazine tarafından daha sonra açılan davalarda alınan mahkeme kararları ile teyit edildiği, bu durumda muhdesatların inşa edildikleri tarihte de taşınmazların mera vasfında olduklarının kabulü gerektiği, taşınmazların mera vasıflarının ancak 2007 yılında mahkeme kararları ile usule uygun şekilde ham toprağa dönüştürüldüğü ve Hazine adına bu tarihte tapuya tescillerinin sağlandığı, bu durumda öncesi mera vasfında iken inşa edildikleri anlaşılan muhdesatlar bakımından Belediye'nin herhangi bir hukuki yararı bulunmadığı, yolsuz tescille mera vasfının mesire alanı olarak değiştirilmiş olmasının Belediye'ye bir hak bahşetmeyeceği, meralar üzerinde meydana getirilen muhtesatlara da hukuken değer verilemeyeceği, Mera Kanunu ile meraların işgalinin suç sayıldığı gözetildiğinde meralar üzerindeki muhdesatlara yasallık sağlayacak şekilde tespit ve bu tespite dayalı alacak kararının verilemeyeceği kuşkusuzdur. Hal böyle olunca davacı Belediye tarafından öncesi mera oldukları anlaşılan taşınmazlar üzerinde inşa edilen muhdesatlarla ilgili açılan davanın hukuki yarar yokluğundan tümü ile esastan reddine karar verilmesi gerekirken değişik gerekçelerle yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması doğru olmamıştır.Davalı Hazine vekili ve feri müdahiller vekilinin temyiz itirazları bu bakımdan yerinde görüldüğünden kabulü ile usul ve kanuna aykırı görülen hükmün 6100 sayılı HMK.nun Geçici 3.maddesi yollaması ile HUMK’nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, bozma sebebine göre davacı Belediye vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, taraflarca HUMK'un 388/4. (HMK m.297/ç) ve HUMK'un 440/I. maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine Yargıtay duruşmasının yapıldığı tarihte yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümleri uyarınca 1.100,00 TL Avukatlık Ücreti'nin davacıdan alınarak Yargıtay duruşmasında avukat marifetiyle temsil olunan davalıya verilmesine ve 25,20 TL peşin harcın davacıya, 24,30 TL peşin harcın da fer'i müdahillere iadesine 16.09.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.