MAHKEMESİ :Aile MahkemesiDavacı-karşı davalı ... ile davalı-karşı davacı ... aralarındaki cebri tescil, satış vaadi sözleşmesinin feshi ve katkı payı alacağı davasının reddine dair .... Aile Mahkemesi'nden verilen 23.12.2011 gün ve 964/1403 sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davacı-karşı davalı ... vekili ile davalı-karşı davacı vekili taraflarından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü: KARARDavacı-karşı davalı ... vekili, müvekkilinin davalı üzerinde kayıtlı bulunan 1765 ada 1 parsel üzerindeki 4 adet bağımsız bölümü... Noterliği'nce düzenlenen 05.04.2004 tarih ve 7416 yevmiye numaralı gayrimenkul satış vaadi sözleşmesiyle satın aldığını ve satış bedelini ödediğini, davalının tapuda devir yapmaya yanaşmadığını açıklayarak, taşınmaz üzerindeki payının belirlenerek tapu kaydının iptaliyle vekil edeni adına tapuya tescilini, karşı davanın ise reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı-karşı davacı ... vekili, davanın yersiz açıldığını ileri sürerek reddine karar verilmesini savunmuştur. Ayrıca, harcını yatırmak suretiyle verdiği karşı dava dilekçesinde özetle; taraflar arasındaki boşanma davasının sürdüğünü, satış vaadi sözleşmesinin bedelsiz olarak düzenlendiğini, satışın gerçek bir satış olmadığını, taşınmaz üzerinde kat irtifakı kurulmadığından ve vekil edenine teslim edilemediğini açıklayarak davaya konu satış vaadi sözleşmesinin iptaline karar verilmesini istemiştir.Birleşen 2009/614 Esas sayılı dava dosyasında; davacı ... vekili, tarafların 1956 yılında evlendiklerini, evlilik birliği içerisinde edinilen üç parça taşınmazın alınmasına müvekkilinin kişisel gelirleriyle katkıda bulunduğunu açıklayarak 45.000 TL katkı payı alacağının karşı taraftan alınmasına karar verilmesini istemiştir.Mahkemece, taraflar arasındaki asıl dava, karşı dava ve birleşen davanın mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan istek kapsamında değerlendirilmesi gerektiği, .... Aile Mahkemesi'ne açılan boşanma davasının reddine karar verildiği, kararının Yargıtay 2. Hukuk Dairesi tarafından onanarak 17.11.2011 tarihinde kesinleştiği açıklanarak ön koşul yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir. Hüküm, davacı-karşı davalı ... vekili ile davalı-karşı davacı ... vekili taraflarından ayrı ayrı temyiz edilmiştir.Toplanan deliller ve dosya kapsamından; asıl davanın, satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil, karşı davanın, satış vaadi sözleşmesinin iptali, birleşen davanın ise; 743 sayılı TMK'nun 170. maddesi uyarınca mal ayrılığı rejiminin geçerli olduğu dönemde edinilen mala yapılan katkıya ilişkin katkı payı alacağı davası olduğu anlaşılmaktadır. Mal rejiminin tasfiyesine ilişkin birleşen dava, 4721 sayılı TMK'nun yürürlüğe girdiği 01.01.2002 tarihinden sonra açılmıştır. Taraflar arasındaki boşanmaya ilişkin... Aile Mahkemesi'nin 2011/356-694 Esas ve Karar sayılı dava dosyasında verilen davanın reddine ilişkin hüküm, Yüksek Yargıtay 2. Hukuk Dairesi tarafından onanarak 17.11.2011 tarihinde kesinleşmiştir. Davacının, 743 sayılı TKM'nun 170. maddesine dayanan talebinin incelenebilmesi, yasal mal rejiminin sona ermesi halinde mümkündür (TMK. m. 225/2, 227). Tarafların evliliği hukuken devam ettiğine göre, mal rejimi sona ermemiş olup, davanın görülebilirlik koşulu gerçekleşmemiştir. O halde; Mahkemece birleşen katkı payı alacağı davasının yazılı nedenlerle reddine karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik bulunmadığından birleşen dosya davacısı ... vekilinin bu yöne ilişkin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle hükmün bu bölümünün açıklanan nedenlerle ONANMASINA,Taraf vekillerinin satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil ile satış vaadi sözleşmesinin iptaline ilişkin hükme yönelik temyiz itirazlarına gelince; asıl dava ile karşı dava satış vaadi sözleşmesinden kaynaklanan isteme ilişkindir. Davacı vekili... 8. Noterliği'nce düzenlenen 05.04.2004 tarih ve 7416 yevmiye numaralı gayrimenkul satış vaadi sözleşmesiyle bedeli alınmak suretiyle devredilen 1765 ada 1 parsel üzerindeki dört adet bağımsız bölümün tapu kaydının iptalini istemiş, karşı davada ise; satış vaadi sözleşmesinin karşılıksız olarak düzenlendiği, gerçekte böyle bir satış vaadi söz konusu olmadığı ileri sürülerek sözleşmenin iptaline karar verilmesi talep edilmiştir. Mahkemece tarafların bu taleplerinin mal rejiminin tasfiyesi kapsamında değerlendirilmesi gerektiği görüşünden hareketle ön koşul yokluğu nedeniyle bu talepler yönünden de davanın reddine karar verilmiş ise de, verilen karar usul ve yasaya uygun bulunmamaktadır. Şöyle ki, iddianın ileri sürülüş biçimine, davanın yasal dayanağının satış vaadi sözleşmesinden kaynaklandığına, taraflar arasındaki uyuşmazlığın Borçlar Kanunu'nun genel hükümleri uyarınca çözüme ulaştırılması gerektiğine göre 6100 sayılı HMK'nun 1, 2 vd. maddeleri (HUMK. m.1 vd.) uyarınca Aile Mahkemesi görevsiz olup, dava değerine göre Genel Mahkemeler görevlidir. Görev, kamu düzenine ilişkin olup, yargılamanın her safhasında ileri sürülebileceği gibi, kendiliğinden de göz önünde tutulması gerekmektedir. Yukarıda açıklanan hususlar nazara alınarak asıl dava ve karşı davaya ilişkin olarak görev yönünden davanın reddine karar verilerek dosyanın yetkili ve görevli Asliye Mahkemesi'ne gönderilmesi gerekirken hatalı değerlendirme sonunda işin esasına girilmek suretiyle yazılı gerekçelerle davanın reddine karar verilmiş olması doğru görülmemiştir.Davacı-karşı davalı ... vekili ile davalı-karşı davacı ... vekilinin temyiz itirazları bu bakımdan yerinde olduğundan kabulü ile hükmün asıl ve karşı davaya ilişkin bölümünün açıklanan nedenlerle 6100 sayılı HMK.nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK.nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK.nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve HUMK.nun 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve 21,15 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davacı-karşı davalı ve davalı-karşı davacıya ayrı ayrı iadesine 14.01.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.