Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 15971 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 22730 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ : Gaziantep 3. Asliye Hukuk MahkemesiTARİHİ : 11/07/2013NUMARASI : 2013/307-2013/470Hazine ile M.. D.. aralarındaki elatmanın önlenmesi, yıkım ve eski hale getirme bedeli davasının kısmen kabulüne ve kısmen reddine dair Gaziantep 3. Asliye Hukuk Mahkemesi'nden verilen 11.07.2013 gün ve 307/470 sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davacı Hazine vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü: K A R A R Davacı Hazine vekili, 13 Kasım 2012 havale tarihli dava dilekçesinde özetle; B.n Köyü, 268 parsel sayılı taşınmazın köy merası olarak sınırlandırıldığını, Gaziantep İl Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü tarafından yapılan bildirim üzerine dilekçede yazılı kişilerin köy merasına tecavüz ettiklerinin tespit edildiğini ileri sürerek davalıların meraya vaki müdahalelerinin önlenmesine, bu yerdeki yapılarının kal'ine ve meraya verdikleri zararın keşif ve bilirkişi raporuyla tespit edilerek bu zararın davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Mahkemece, 11.07.2013 günlü ilk oturumda "...davanın meni müdahale yönünden kabulüne, taşınmazın gölet altında kalacağı dikkate alınarak eski hale iade ve masrafın ve kal talebinin reddine, davalı ilk oturumda davayı kabul ettiğinden harç ve ücretin yarısına..." hükmolunmasına karar verilmiştir.Hüküm, süresi içerisinde Hazine vekili tarafından bozma istekli olarak temyiz edilmiştir.Toplanan deliller tüm dosya kapsamından; dava dilekçesinde aynı taşınmaza tecavüz ettiği iddia edilen 21 kişi davalı olarak gösterilmiş ise de, Mahkemece 2012/798 Esasında kayıtlı ana dosyanın 25.04.2013 günlü oturumda " davalıların ayrı ayrı savunma gerekçesi bildirdiği, böylece davanın her davalı yönünden ayrı görülmesinin uygun olacağı anlaşılmakla" tüm davalılar hakkındaki dosyanın tefrik edilerek ayrı esaslara kaydedilmesine karar verildiği, eldeki dosyanın bu şekilde tefrik edilen bir dosya olduğu görülmüştür. İş bu dava dosyasının 11.07.2013 günlük ilk oturumunda " davalı söz aldı; binanın mera içinde kaldığını kabul ediyorum, takdir mahkemenindir, zaten gölet yapılmaktadır, iki-üç yıl içerisinde köy su altında kalacaktır", şeklinde açıklamada bulunmuştur, beyanını imzası ile onaylamıştır. Dilekçe ekindeki Oğuzeli Kaymakamlığı İdare Kurulu Bürosu'nun 19.12.2011 tarih, 27 numaralı karar ve ekleri incelenmiştir. Tecavüz ettiği belirlenen kişilerin 268 nolu mera parseline belirtilen miktarlarda tecavüzlerin olduğu bildirilmiştir. Dava, mera parseline elatmanın önlenmesi, men, kal ve eski hale getirme ve tazminat isteklerine ilişkindir. Bu tür davalarda, davalının kısmi kabul beyanı ve geleceğe yönelik iddiaları dikkate alınarak yazılı olduğu üzere hüküm kurulamaz. Hal böyle olunca, öncelikle 268 nolu mera parseline ilişkin tapu kaydının (mera kaydının) getirtilmesi gerekir. Bundan ayrı, taşınmazın mahallinde yerel bilirkişiler, taraf tanıkları ve işin niteliğine göre inşaatçı bilirkişi, ziraatçı bilirkişi ve tapu fen memuru yetki ve yeteneğine haiz kadastro teknisyeni yada kadastro mühendisi huzuruyla keşif yapılması zorunludur. Yapılacak keşifte davalının söz konusu mera parseline tecavüz ettiği yerin ölçekli kroki ve raporunun düzenlettirilmesi, davalının bu yere yaptığı hayvan barınağı yada yapının niteliği ve alanının saptanması, bu yerdeki tecavüzünün belirlenmesi, meraya vermiş olduğu zararın ve eski hale getirme zarar miktarının bilimsel verilerden yararlanılarak saptanması hasıl olacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken hangi kuruluş tarafından, hangi plan ve projeye göre yapılacağı yada yapılmakta olan göletin söz konusu 268 parsel numaralı 1.244.637.05 m2 yüzölçümündeki meranın tümünün mü, bir kısmının mı gölet suları altında kalacağı ilgili kamu kuruluşlarından sorulmadan davalının geleceğe ilişkin ve harici duyumlara dayalı beyanına itibar edilerek eski hale iade ve tazminatı ile kal talebinin reddi, meri hukuk kurallarına ve uygulamaya tümü ile aykırıdır. Bundan ayrı, aynı taşınmaza tecavüz söz konusu olduğuna göre: Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 141. Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 30. maddeleri uyarınca "usul ekonomisi ilkesi" gözetilerek "davaların en az giderle en kısa sürede görülüp karara bağlanması" gerekirken her bir dosyada ayrı ayrı giderle sebep olacak şekilde ayırma kararı verilmesi de isabetsizdir.Davalı Hazine vekilinin temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerindedir. Kabulü ile hükmün 6100 sayılı HMK'nun Geçici 3. maddesinin yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK'nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve HMK'nun 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 15.09.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.