Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 15947 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 11408 - Esas Yıl 2016
MAHKEMESİ :İcra Hukuk MahkemesiDAVA TÜRÜ : İstihkakYukarıda tarih ve numarası yazılı Mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki temyiz eden tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden Daire'ye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü: KARARDavacı alacaklı vekili, borçluya ait özel hastanede 02.07.2013 tarihinde yapılan haciz sırasında davalı 3.kişi şirket lehine istihkak iddiasında bulunulduğunu, 3.kişi şirketin dosya borçlusu şirketin devamı olup borçlarından sorumlu olduğunu belirterek, İİK'nun 99.maddesine dayalı olarak 3.kişinin istihkak iddiasının reddine karar verilmesini istemiştir.Davalı 3.kişi vekili, haczin müvekkili şirketin ticaret sicilde kayıtlı adresinde gerçekleştiği, adreste borçluya ait evrak bulunmadığı gibi ödeme emrinin de haciz adresinde tebliğ olunmadığı, üçüncü kişi şirket ile borçlu şirket arasında organik bağ bulunmadığı, ispat külfeti altında olan davacı alacaklının sunduğu belgelerin ispata yeterli olmadığını belirterek davanın reddi gerektiğini savunmuştur.Davalı borçlu, usulüne uygun davetiye tebliğine rağmen duruşmalara katılmadığı gibi cevap da vermemiştir. Mahkemece, İİK 99 maddesi gereğince davacı alacaklı vekiline dava açması için tebliğ yapılmadığından davanın süresinde açılmış sayıldığı, haczin borçluya ödeme emrinin tebliğ edildiği adres dışında başka bir adreste yapıldığı, mahcuzlar borçlunun elinde olmadığı gibi haciz sırasında borçluya ait belgeler de bulunmadığı, ispat yükümlülüğü davacı tarafta olup, haczedilen eşyanın borçluya ait olduğu hususunun ve her iki şirket arasında muvazaalı olarak devir yapıldığının kanıtlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı alacaklı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava, alacaklının İİK’nun 99.maddesine dayalı olarak açtığı 3.kişinin istihkak iddiasının reddi talebine ilişkindir. İİK’nun 99. maddesinin uygulanmasına yönelik müdürlük kararının alacaklı tarafa tebliğine ilişkin evrak dosya arasında bulunmamaktadır; ancak kararın hukuki sonuç doğurmaya elverişli olabilmesi için üçüncü kişi aleyhine icra mahkemesinde istihkak davası açması için alacaklıya yedi gün süre verilmesi ve dava -//-açmazsa üçüncü kişinin istihkak iddiasını kabul etmiş sayılacağı ihtaratının yapılması şartlarının bir arada bulunması gerekir. İlgili müdürlük kararında geçerli ihtaratın yapılmadığı böylelikle alacaklı taraf için dava açma süresi başlamadan dava açılmış olduğu için 3.kişinin istihkak iddiasının reddi davasının süresinde açıldığı anlaşılmaktadır.Dava konusu haciz borçlu şirket tarafından düzenlenen borç kaynağı bonoda yazılı bulunan adreste gerçekleşmiştir. Aynı zamanda haciz adresi borçlu şirketin eski şube adresi olup Ticaret Sicil bilgilerine göre 08.03.2012 tarihinde kapatılmış, hemen akabinde 3.kişi şirket 09.03.2012 tarihinde haciz adresinde kurulmuştur. Bu durumda İİK'nun 97/a maddesi 1.fıkrası 2.cümlesi gereğince mülkiyet karinesi borçlu dolayısı ile davacı alacaklı yararınadır. İcra Müdürünün hatalı işlemi sonucu alacaklının dava açmak zorunda bırakılması ispat külfetinin yer değiştirmesine neden olmaz. Mülkiyet karinesinin aksinin davalı 3.kişi tarafından güçlü ve inandırıcı delillerle ispatlanması gerekir.Davalı 3.kişi şirket borcun doğumundan sonra borçlunun faaliyette bulunduğu şube adresinde aynı alanda faaliyet göstermek üzere kurulmuştur. Dosya kapsamındaki bilgilerden aynı işyerinde borcun doğumundan sonra dava dışı ... Şirketi'nin bir süre faaliyette bulunduğu, daha sonrada davalı 3. kişi tarafın da kabulünde olduğu üzere bu şirketten işyerinin tüm teçhizatı ile devir alındığı, yine daha önce borçlu şirkette sigortalı olarak çalışan bir kısım işçilerin de davacı 3. kişi yanında çalışmaya başladıkları SGK kayıtlarından anlaşılmaktadır.Tüm bu maddi ve hukuki olgular birlikte değerlendirildiğinde, haciz adresinin önceden borçlu şirkete ait iken borcun doğumundan sonra kısa aralıklarla önce dava dışı ... Şirketinin adreste faaliyette bulunması sonra bu şirket tarafından işyerinin davalı 3. kişi şirkete devredilmesi alacaklılardan mal kaçırma amacına yönelik örtülü ve danışıklı işyeri devri niteliğinde olup muvazaaya dayalı işyeri devrinin alacaklının haklarını etkilemeyeceği açıktır. Mahkeme kabulü gibi muvazaalı işyeri devri olmadığı düşünülse dahi borçlu lehine olan mülkiyet karinesinin aksi davalı 3.kişi tarafından ispatlanmadığından davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün İİK'nun 366. ve HUMK'nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, taraflarca İİK'nun 366/3. maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve 25,20 TL peşin harcın istek halinde iadesine 22.11.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.