MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiDAVA TÜRÜ : Tapu iptali ve tescil... ile ..., ... ve ... aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının kabulüne dair ..... .... Hukuk Mahkemesi'nden verilen ....01.2014 gün ve 402/... sayılı hükmün ...'ca incelenmesi davalılardan ... vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:KARARDavacı vekili, 81 ada ... parsel sayılı taşınmazın 29/.../1985 tarihinde gerçekleştirilen tapulama çalışmaları sırasında davalı ... (... ... ....) adına tespit edildiğini, oysa söz konusu taşınmazın kadastro sırasında uygulanan tapu kaydı tarihinden geriye doğru uzun süre boyunca müvekkilinin zilyetliğinde olup, tespit ve tapulama yapılan 1985 tarihinden bu yana da müvekkili tarafından düzenli olarak ekilip biçildiğini, ... ilçesinde ve civarında ..... oğlu ... isimli bir şahsın tanınmadığını ve bilinmediğini, tapu kaydından ve de tapulama tutanaklarından davalının kim olduğu, gerçekte var olup olmadığının anlaşılamadığını, bu nedenle de davalı adına kayıtlı tapu kaydının hukuki değerini kaybettiğini belirterek; taşınmazın tapu kaydının iptali ile müvekkili adına tescil edilmesine karar verilmesini istemiştir.Davalılardan ... vekili, davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, davanın kabulü ile; tapunun 81 ada ... parsel numarasında, 11240 m2 yüz ölçümünde ve tarla niteliğinde davalı (.....) ..... ( .....) ..... ..... adına tapuya kayıtlı taşınmazın tapu kaydının iptali ile davacı adına tapuya tesciline karar verilmesine üzerine; hüküm, davalılardan ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.Kural olarak, tapulu bir taşınmazın veya tapuda kayıtlı bir payın kazandırıcı zamanaşımı ve zilyetlik yoluyla edinilmesi mümkün değildir. Ancak, kanunun açıkça izin verdiği ve düzenlediği ayrık durumlarda tapulu bir yerin veya tapuda kayıtlı bir payın koşulları oluştuğu takdirde kazandırıcı zamanaşımı ve zilyetlik yoluyla edinilmesi mümkün olabilir. Kanunun açıkça izin verdiği hallerden biri de TMK'nun 713/.... maddesindeki düzenlemelerdir. Anılan maddede, "aynı koşullar altında, maliki tapu kütüğünden anlaşılmayan veya yirmi yıl önce ölmüş ya da hakkında gaiplik kararı verilmiş bir kimse adına kayıtlı bulunan taşınmazın tamamının veya bölünmesinde sakınca olmayan bir parçasının zilyedi de, o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir" hükmüne yer verilmiştir. Kanunun açık hükmü dikkate alındığında tapu sicilinden malikin kim olduğunun anlaşılamaması hali; taşınmaz malın sahibinin kim olduğunun bilinmesine yarayacak, kimliğini ortaya koyacak gerekli bilgi ve belgelerin tapu sicilinden (kütüğünden) çıkarılmasının imkansız olmasıdır. (... HGK'nun ....04.1991 tarih 1991/...-51 Esas, 194 Karar ve ....04.2011 tarih 2011/...-111 Esas, 2011/180 Karar sayılı ilamları). Genel olarak, gerekli dikkati gösteren herkesin kayıtlarda malikin kim olduğunu anlayamayacağı hallerde tapu sicilinde yazılı olan malikin bilinmediğinin kabulü gerekir. Ayrıca "tapu kütüğünde malik sütununun boş bırakılması, silinmesi ve yeniden yazılmaması, soyut ve nam-ı mevhum adına (mevcut olmayan hayali kişi) yazılması, hiç yaşamamış ve kaydının herhangi bir yerde bulunmamış olması, malik adının müphem, yetersiz ve soyut gösterilmiş olması gibi durumlarda malikin kim olduğunun anlaşılamadığı kabul edilir. Başka bir anlatımla, tapu kütüğünden kim olduğu anlaşılamayan malik, tanınmayan, hatırlanmayan, adresi tespit edilemeyen, kendilerine tebligat yapılamayan, mirasçıları belirlenemeyen, uzun yıllar önce ölmüş ya da taşınmış bir şahıs değildir.Somut olayda; dava konusu 81 ada ... parselin tapulama tutanağı incelendiğinde; ölü ..... oğlu ... adına 04/05/1981 tarihinde tespit ve tahdidinin yapıldığı itiraz edilmeksizin 29.....1985 tarihinde kesinleşerek tapuya tescil edildiği anlaşılmaktadır. Dava konusu taşınmaza ilişkin tapulama tutanağının edinme sütununda bu parsele tapu maliki tarafından zilyet ve tasarruf edilegelmekte iken, kendisinin (..... oğlu ...'ın) ölümünden sonra da mirasçıların zilyet ve tasarruf ettikleri ancak mirasçılarının veraset senedi ibraz etmediklerinden, kanuni mirasçılarının bilinemediği gerekçesiyle tapu maliki adına tespit ve tescil edildiği yazılı olup, yine tapulama tutanağında bahsi geçen, Ağustos 1303 T. 753 nolu eski tapu kaydında tapu maliki ..... oğlu ... olarak yer almıştır. Tapu malikinin baba adı ve adı hem dayanak tapu kaydında ve hem de tapulama tutanağında açıkça yazılıdır.Hal böyle olunca; tapu kaydı ve tapulama tutanağındaki açıklamalara göre kayıt malikinin kim olduğuna yarar bilgilerin tapu kütüğünde mevcut olduğu ve bilinen kişi olup, maddede yazılı koşulların gerçekleştiğini kabule olanak bulunmamaktadır. Mahkemece, bu hususlar dikkate alınarak davanın reddine karar verilmesi gerekirken, hatalı değerlendirme sonunda yasal ve yerinde olmayan gerekçelerle kayıt malikinin bilinmeyen kişi olduğundan hareketle yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiştir. SONUÇ: Açıklanan nedenlerle, davalı ... vekilinin temyiz itirazları yerinde olduğundan kabulü ile Yerel Mahkeme hükmünün 6100 sayılı HMK'nun Geçici .... maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK'nun 440/I maddesi gereğince ... Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı ... gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, ........2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.