Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 15798 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 22969 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ :İcra Hukuk MahkemesiDAVA TÜRÜ : İstihkakYukarıda tarih ve numarası yazılı Mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki temyiz eden tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden Daire'ye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü: KARARDavacı .... kişi vekili, müvekkiline ait işyerinde haciz yapıldığını, işyerinin mal sahibinden boş olarak kiralandığını, işyeri açma ruhsatı bulunduğunu, hacze konu mahcuzların müvekkiline ait olduğunu açıklayarak davanın kabulü ile hacizlerin fekkini talep ve dava etmiştir.Davalı alacaklı; davanın reddini istemiştir. Davalı borçlu, usulüne uygun dava dilekçesi tebliğine karşın duruşmaya katılmamış, cevap da vermemiştir. Mahkemece, tüm dosya kapsamına göre; davacı ....kişinin işyerini hacizden önceki bir tarihte açtığı,borçlu şirketin adresi ile davacı ....kişi şirketin faaliyet adreslerinin farklı olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı alacaklı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Dava, ....kişinin İİK'nun 96 vd maddelerine dayalı istihkak iddiasına ilişkindir.Dava konusu haciz, takip talebinde ve dayanak sözleşmede gösterilen adreste yapıldışı gibi haciz sırasında yapılan evrak araştırmasında borçluya ait sevk irsaliyeleri bulunmuştur. Öte yandan, ticaret sicil bilgilerine göre, davalı borçlu şirketin borcun doğum tarihinden sonra ........2012 tarihinde adresini değiştirdiği ve değişiklikten önceki adresinin haciz adresi olduğu, aynı tarihte ....kişi şirketin haciz adresinde aynı alanda faaliyete başladığı tespit edilmiştir. Tüm bu bilgiler ışığında, somut olayda, İİK’nun 97/a maddesindeki mülkiyet karinesinin borçlu, dolayısıyla alacaklı yararına olduğunun kabulü gerekir. Bu yasal karinenin aksinin davacı üçüncü kişi tarafından güçlü ve inandırıcı delillerle ispat edilmesi gerekir.Davacı üçüncü kişi tarafından sunulan, isteyen her kişi adına düzenlenmesi olanaklı faturalar, yasal karinenin aksini ispata yeterli değildir. Kaldı ki,faturalar borcun doğumundan sonraya ilişkin olduğu gibi faturalarda malın ayırt edici özelliği de belirtilmediğinden, mahcuza ilişkin olup olmadığı kesin bir şekilde tespit edilememiştir. Sunulan kira sözleşmesi de adi yazılı olup borcun doğumundan sonra düzenlenmiştir. Yine davacı tarafından sunulan vergi levhası ise beyan üzerine düzenlenmiş ve karinenin aksini ispata yeterli değildir. Tüm bu olgular karşısında, mülkiyet karinesinin aksini ispatlayamayan üçüncü kişi tarafından açılan davanın reddine karar verilmesi gerekirken, oluşa ve dosya içeriğine uygun düşmeyen gerekçe ile yazılı biçimde davanın kabulüne karar verilmesi usul ve Yasa'ya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün İİK'nun 366. ve HUMK'nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, taraflarca İİK'nun 366/.... maddeleri gereğince ... Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı ... gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve 118,35 TL peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine ........2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.