MAHKEMESİ : Diyarbakır 3. Asliye Hukuk MahkemesiTARİHİ : 02/07/2013NUMARASI : 2013/55-2013/616O.. E.. ile V.. M.. ve D.. M.. aralarındaki muhdesatın aidiyetinin tespiti davasının kısmen kabulüne ve kısmen reddine dair Diyarbakır 3. Asliye Hukuk Mahkemesi'nden verilen 02.07.2013 gün ve 55/616 sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davalı D.. M.. vekili ile davalı V.. M.. vekili taraflarından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü: K A R A R Davacı vekili dava dilekçcesinde; mülkiyeti M. M. P. Vakfına ait Merkez Ş. (Y.) Köyü 91 parsel sayılı taşınmaza vekil edeninin 50 yılı aşkın süredir zilyet bulunduğunu, taşınmaza ağaçlar dikerek bahçe oluşturduğunu, DSİ tarafından Kralkızı-Dicle Cazibe sulaması isale kanal güzergahı vekil edeninin zilyet olduğu taşınmazdan geçtiğini, bu nedenle DSİ tarafından kamulaştırma kararı alındığını ve taşınmaz üzerindeki muhdesatla ilgili tespit yapıldığını, tespit edilen taşınmaza değer biçildiğini, davalı DSİ tarafından vekil edeninin muhdesatın zilyedi olduğunu tespit ettiğini, buna rağmen muhdesat bedelini vekil edenine ödemediğini, ödemenin Vakıflar Bölge Müdürlüğüne yapılacağının belirtildiğini açıklayarak 91 parsel sayılı taşınmaz üzerinde vekil edeni tarafından oluşturulan muhdesat için DSİ tarafından takdir edilen bedelin üzerine ihtiyati tedbir konulmasına ve muhdesat aidiyetliğinin tespit edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.Davalı D.. M.. vekili 25.12.2002 havale tarihli cevap dilekçesinde; davacının taşınmazda herhangi bir yasal hakkı bulunmadığını, vekil edeni idarece yapılan tespitin sadece orada bulunanların ifadesinden ibaret olduğunu, hukuksal açıdan herhangi bir sonuç doğurmadığını, kamulaştırma işleminin henüz tamamlanmadığını açıklayarak davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.Davalı V.. M.. vekili 13.03.2003 havale tarihli cevap dilekçesinde; vekil edeni idare ile diğer davalı D.. M.. arasında kamulaştırma bedeline ilişkin olarak anlaşma sağlanmadığını ve kamulaştırma işleminin tamamlanmadığını, davada husumetin vekil edeni idareye yöneltilemeyeceğini, taşınmaz mülkiyeti kime ait ise üzerindeki muhdesatın da ona ait olduğunu, dava konusu taşınmazın mülkiyeti vekil edeni idareye ait olduğundan üzerindeki muhdesatın da ona ait olduğunu açıklayarak davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.Mahkemenin, davanın kabulüne ilişkin ilk kararı, davalı V.. M.. vekilinin temyizi sonunda 7. Hukuk Dairesi'nin 15.09.2005 tarih, 2005/2571 Esas, 2005/2629 Karar sayılı ilamı ile bozulmuş, mahkemece bozma ilamına uyularak davanın kabulüne, 91 parsel sayılı taşınmazda fen bilirkişinin 11.05.2011 tarihli raporunda davalı DSİ ye ait kanal olarak gösterilen bölümde bulunan 7-8 yaşlarında 150 adet söğüt, 6-7 yaşlarında 250 adet kavak ve 9-10 yaşlarında 4 adet dut ağacından oluşan muhdesatın davacıya ait olduğunun tespitine karar verilmiştir. Karar davalı V.. M.. vekili ve davalı D.. M.. vekili tarafından temyiz edilmiş ve 7. Hukuk Dairesi'nin 10.10.2012 tarih, 2012/3019 Esas, 2012/6910 Karar sayılı ilamı ile "....kural olarak taşınmaz üzerindeki muhdesatın aidiyetinin tespiti davalarında husumetin muhdesatın bulunduğu taşınmaz maliki ya da maliklerine yöneltilmesi zorunludur....mahkemece davalı olarak gösterilen Devlet Su İşlerine karşı açılan davanın husumet nedeni ile reddine karar verilmesi gerekirken taraflar arasında kesin hüküm oluşturacak şekilde davanın esasına girilerek yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup,......kamulaştırma işlemini yapan Devlet Su İşleri tarafından dava konusu 91 parsel sayılı taşınmaz için düzenlenen kıymet takdir komisyon raporunda, davacı O.. E..'e ait 290 adet orta yaşta söğüt, 55 adet orta yaşta kavak, büyük yaşta 4 adet dut ağacı olduğunun belirtildiği, davacının da bu tutanağa dayanarak eldeki davayı açtığı anlaşılmaktadır. .....davacı kamulaştırma işlemi sırasında düzenlenen ve yukarıda sözü geçen raporda belirtilen ağaçların sayısına bir itirazı da bulunmadığı gibi asıl bu rapora dayanarak eldeki davayı açtığına göre, uzman zırai bilirkişi tarafından yazılı belge niteliğinde bulunan kıymet takdir komisyon raporunda belirtilen ağaç sayılarının dikkate alınması gerekirken taşınmaz üzerinde mevcut bulunmayan ağaçların sayılarının mahalli bilirkişi ve tanıklarca net olarak bilinmesinin hayatın olağan akışına aykırı olacağı düşünülmeksizin rapor düzenlenmesi ve hükme esas alınması hukuken mümkün değildir. Öte yandan kıymet takdir raporunda belirtilen söğüt ağaçlarının kendiliğinden yetişebilen ekonomik değeri bulunmayan ağaçlardan olduğu, bir başka anlatımla muhdesat niteliğinde bulunmadığı kuşkusuzdur. Hal böyle olunca; mahkemece uzman zirai bilirkişiden dava konusu 91 parsel sayılı taşınmaz hakkında düzenlenen kıymet takdir komisyon raporunda, davacı O.. E..'e ait olduğu belirtilen 55 adet orta yaşta kavak, büyük yaşta 4 adet dut ağacı hakkında ek rapor alınarak davacı tarafından meydana getirildiğinin tespitine, 290 adet orta yaşta söğüt ağacı hakkındaki talebin reddine karar verilmesi gerekirken, yetersiz ve yanlış nitelendirmeye dayalı bilirkişi raporuna dayanılarak hüküm kurulması isabetsiz...." gerekçesiyle bozulmuştur. Bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda mahkemece davanın kısmen kabulü ile 91 parselde fen bilirkişisinin 11.05.2011 tarihli raporunda DSİ ye ait kanal olarak gösterilen kısımda bulunan 6-7 yaşlarında 55 adet kavak ve 9-10 yaşlarında 4 adet dut ağacından oluşan muhdesatın davacıya ait olduğunun tespitine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmesi üzerine; hüküm, davalı D.. M.. vekili ile davalı V.. M.. vekili tarafından dilekçelerinde yazılı nedenlerle süresi içerisinde ayrı ayrı temyiz edilmiştir.1- Davalı V.. M.. vekilinin temyiz itirazları yönünden;Toplanan deliller ve tüm dosya kapsamından; Dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına ve uyulan bozma ilamında açıklandığı üzere işlem yapılıp sonucu Dairesinde hüküm tesis edildiğine göre, dava konusu 55 adet kavak ağacı ve 4 adet dut ağacı niteliğindeki muhdesatın davacı tarafından meydana getirildiğinin belirlenmesinde bir isabetsizlik bulunmayıp davalı V.. M.. vekilinin sair temyiz itirazları yerinde değildir. Ne var ki, gerek eski Medeni Kanun ve gerekse sonradan yürürlüğe giren Türk Medeni Kanunu hükümlerine göre arz üzerindeki bütünleyici parça nitelikli muhtesatların mülkiyetinin arzın mülkiyetine tabi olduğu gözetildiğinde, sadece muhtesatın davacılar tarafından meydana getirildiğinin tespitine karar verilmekle yetinilmesi, mülkiyetin tespiti isteminin ise reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz, davalı V.. M.. vekilinin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde ise de, yanılgının giderilmesi yargılamanın tekrarını gerektirmediğinden, hüküm yerinin bir numaralı bendinden “….davacıya ait olduğunun tespitine..." sözlerinin çıkarılmasına, yerine “…davacı tarafından meydana getirildiğinin tespitine, mülkiyet tespit isteminin reddine....” sözlerinin yazılmasına ve böylece hükmün bu kısmının düzeltilmiş bu haliyle ONANMASINA,2- Davalı D.. M.. vekilinin temyiz itirazlarına gelince;Yargıtay bozma ilamında davalı D.. M..'ne karşı açılan davanın husumet yönünden reddine karar verilmesi gerektiği belirtildiği ve mahkemece de bozma ilamına uyulduğu halde bozma ilamına uygun olarak davalı D.. M..'ne karşı açılan davanın husumet nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.Davalı D.. M.. vekilinin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulüyle hükmün 6100 sayılı HMK'nun Geçici 3. maddesinin yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK'nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve HUMK'nun 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, aşağıda dökümü yazılı 24,30 TL peşin harcın onama harcına mahsubu ile alan 0,90 TL'nin temyiz eden V.. M..'nden alınmasına ve 24,30 TL peşin harcın da istek halinde DSİ'ye iadesine, 12.09.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.