Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 15775 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 23258 - Esas Yıl 2013
MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 2. İcra Hukuk MahkemesiTARİHİ : 24/09/2013NUMARASI : 2013/249-2013/666Yukarıda tarih ve numarası yazılı Mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki davalı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden Daire'ye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü: K A R A R Takip borçlusu icra mahkemesine başvurusunda meskeniyet şikayetinde bulunmuş, mahkemece yapılan yargılama sonucunda şikayetin kısmen kabulü ile dava konusu evin 150.000 TL'den aşağı bedelle olmamak üzere satılmasına, satış bedelinden 150.000 TL'nin davacıya ödenmesine karar verilmiştir.İİK'nun 82/12. maddesi gereğince, borçlunun "haline münasip" evi haczedilemez. Bir meskenin borçlunun haline uygun olup olmadığı adı geçenin haciz anındaki sosyal durumuna ve borçlu ile ailesinin ihtiyaçlarına göre belirlenir. Buradaki "aile" terimi, borçlu ile birlikte aynı çatı altında yaşayan, bakmakla yükümlü olduğu kişileri kapsar. Mahkemece, borçlunun sözü edilenlerle birlikte barınması için zorunlu olan haline münasip meskeni temin etmesi için gerekli bedel bilirkişilere tespit ettirildikten sonra, haczedilen yerin kıymeti bundan fazla ise satılmasına karar verilmeli ve satış bedelinden yukarıda nitelikleri belirlenen mesken için gerekli olan miktar borçluya bırakılmalı, kalanı alacaklıya ödenmelidir.Bu kıstasları aşan nitelik ve evsaftaki yerlerle, makul ölçüleri geçen oda ve salonu kapsayan ve ikamet için zorunlu ögeleri içeren bir meskenin dışındaki yerler, maddede öngörülen amaca aykırıdır. Borçlunun görev ve sıfatı, kendisinin yukarıda belirlenenden daha görkemli bir meskende ikamet etmesini gerektirmez.Takip hukukunda asıl olan borcun ödenmesidir. İcra mahkemesi ve icra dairesi, takip aşamasında alacaklı ve borçlunun karşılıklı olarak menfaatlerini gözetmekle yükümlüdür. Somut olayda Mahkemece mahallinde yapılan keşif sonucu düzenlenen bilirkişi raporunda “taşınmazın 200.000 TL edeceği, borçlunun mütevazı bir yerde oturabileceği bir mesken alması için gerekli olan bedelin 150.000 TL. dolaylarında olduğu” bildirilmiştir. Bu değerlendirme yukarıda yazılı olan ilkelere uygun değildir. Bu durumda mahkemece, gerektiğinde yeni bir bilirkişi raporu alınarak, taşınmazın bulunduğu şehrin daha mütevazi bir yerinde haline münasip evi alabileceği değerin tespitinden sonra, haline münasip evi alabileceği miktar, mahcuzun değerinden az ise mahcuzun satılarak, borçlunun haline münasip ev alması için gerekli bedelin kendisine, artanın alacaklıya ödenmesine, satışın borçlunun haline münasip ev alabileceği miktardan az olmamak üzere yapılmasına karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile ve yetersiz rapora dayalı olarak yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir. SONUÇ: Alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366 ve 6100 sayılı HMK'nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK.nun 428. maddeleri uyarınca BOZULMASINA, bozma nedenine göre borçlu vekilinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, taraflarca HUMK'nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve İİK'nun 366/3. maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 11.09.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.