Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 15751 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 19521 - Esas Yıl 2016





MAHKEMESİ :İcra Hukuk MahkemesiDAVA TÜRÜ : İtirazYukarıda tarih ve numarası yazılı Mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki davalı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden Daire'ye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü: K A R A R Borçlu vekili, dayanak ilamın 10 yıllık zamanaşımı süresinin dolduğunu belirterek takibin İİK'nun 33/a maddesi gereğince geri bırakılmasına karar verilmesini istemiştir. Alacaklı vekili, usul işlemleri tamamlanmayan ilamın zamanaşımına uğramasının söz konusu olmadığını belirterek itirazın reddi gerektiğini savunmuştur. Mahkemece, dayanak ilamın zamanaşımına uğradığı gerekçesi ile İİK'nun 33/a maddesi hükmü uyarınca takibin geri bırakılmasına karar verilmiş, hüküm alacaklı vekili tarafından temyiz edilmiştir. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 156. maddesinde "Borç bir senette ikrar edilmiş veya bir hüküm ile sabit olmuş ise yeni müddet daima on senedir" hükmüne yer verilmiştir. İlam verildiği tarihten itibaren on yıl içinde borçluya tebliğ edilirse bu tebliğ tarihinden itibaren yeni bir on yıllık süre başlar. Borçlu bu hükmü temyiz eder ve hüküm Yargıtay'ca onanmak suretiyle kesinleşirse on yıllık zamanaşımı süresi hüküm kesinleştiği tarihten itibaren başlar. (Prof. Dr. Baki Kuru İcra İflas Hukuku 3. Baskı Cilt III Sayfa 2178) Somut olayda takibin dayanağı Nevşehir 1. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin (İş Mahkemesi sıfatıyla) 24.05.2004 Karar tarihli ilamı olup, hüküm davalı şirket vekilinin yokluğunda verilmiştir. İcra Mahkemesi'nce ilamın davalı şirket vekiline tebliğ edilip edilmediği ilamın kesinleşip kesinleşmediği anlaşılamamaktadır. Bu durumda; ilamın verildiği Mahkeme'den ilamın davalı vekiline tebliğ edilip edilmediği sorularak bundan sonra yukarıda açıklanan yasal düzenleme ve açıklamalar ışığında zamanaşımının gerçekleşip gerçekleşmediği hususunda değerlendirme yapılarak oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken yanlış gerekçe ile yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir. .//.. SONUÇ: Alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366 ve 6100 sayılı HMK'nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca İİK'nun 366/3. maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve 27,70 TL peşin harcın temyiz edene iadesine, 17.11.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.