MAHKEMESİ : Silivri 1. Asliye Hukuk MahkemesiTARİHİ : 15/11/2012NUMARASI : 2012/299-2012/678Hazine ile S.. A.. aralarındaki tapu iptali ve terkin davasının reddine dair Silivri 1. Asliye Hukuk Mahkemesi'nden verilen 15.11.2012 gün ve 299/678 sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davacı Hazine vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü: KARARDavacı Hazine vekili, mülkiyeti davalıya ait olan 301 ada 26 ve 27 parsel sayılı taşınmazların 3621 sayılı Kıyı Kanunu'na göre kıyı kenar çizgisi kapsamında kalan bölümlerine ilişkin tapu kayıtlarının iptaline ve tescil harici bırakılmasına karar verilmesini istemiştir.Davalı vekili, belirlenen kıyı kenar çizgisinin 18.11.1997 tarih 1993/5 E., 1997/3K sayılı İçtihadı Birleştirme Kararına uygun olarak belirlenmeyip, ilgililere tebliğ edilmediğini ve idari dava yolu açılmadan kesinleştirildiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, bozma ilamından sonra kesin hüküm nedeniyle davanın reddine karar verilmesi üzerine, hüküm, davacı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.Davanın, hak düşürücü süre nedeniyle reddine dair önceki hüküm davacı Hazine vekilinin temyizi üzerine Yargıtay 1. Hukuk Dairesi'nin 23.02.2012 tarih ve 2011/13752 Esas, 2012/1825 Karar sayılı ilamı ile özet olarak; "..öyleyse, davanın hak düşürücü süreden reddine ilişkin kurulan kararın Anayasa Mahkemesi'nin anılan iptal kararından sonra doğru olduğu söylenemez. Hal böyle olunca; çekişme konusu taşınmazın sicil kaydının Hazine'nin de taraf olduğu tescil ilamı sonucu oluştuğu anlaşıldığından, işin esasının Dairenin 13.10.2008 tarih 2008–1016 esas 2008–10132 karar sayılı bozma ilamında bildirilen ilkeler doğrultusunda, tescil ilamının dayanağı tescil haritasının uygulanması suretiyle kapsamının tayin edilmesi sonucuna göre davanın kısmen veya tamamen kabulü halinde de, 19.1.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasa hükümleri de gözetilerek taraf iddiaları doğrultusunda gerekli araştırma ve inceleme yapılmak suretiyle uyuşmazlığın çözüme kavuşturulması " gereğine işaret edilmek suretiyle bozulmuştur. Mahkemece, bozma ilamına uyulması kararı verildikten sonra, yukarıda yazılı şekilde hüküm kurulmuştur.Somut olaya gelince, Mahkemece, her ne kadar dosya teknik bilirkişi harita mühendisine tevdii edilerek alınan rapor sonucuna göre, dava konusu yerin tescil krokisi kapsamında kaldığı ve eldeki davaya kesin hüküm oluşturduğu gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş ise de, benimsenen bu yöntem Daire ve Yargıtay uygulamasına, usul ve kanuna aykırı düşmektedir. Dosya içerisinde mevcut tescil krokisinin ve buna bağlı olarak kesinleşen hükmün eldeki davaya kesin hüküm oluştruduğunun kabul edilmesi için durumun yerinde keşif yapılarak belirlenmesi zorunludur. Mahkemece, Yargıtay 1. Hukuk Dairesi'nin 23.02.2012 tarih ve 2011/13752 Esas, 2012/1825 Karar sayılı ilamı ve aynı dairenin aynı yöndeki 13.10.2008 tarih 2008/10163E., 2008/10132 K sayılı bozma ilamlarına uyulduğu halde bozma gereklerinin yerine getirilmediği belirlenmiştir. Bozma ilamlarına uyulduktan sonra bozma kapsamları gözetilerek araştırma ve inceleme yapılmalıdır. Uyulan bozma ilamı taraf yararına usuli kazanılmış hak doğurmaktadır. Bu nedenle bozma ilamları doğrultusunda işlem yapılması gerekir. Bu nedenlerle; mahkemece daha önceki bozma ilamları ile, Dairenin bozma ilamı kapsamı gözetilerek, Silivri Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 24.1.1957 tarih 1955/208 E, 1957/3 K sayılı tescil hükmüne esas olan krokinin verilecek keşif günü ile zemine uygulanması, bilirkişilerden gerekçeli denetime açık rapor alınması, dava konusu yerin tamamının veya bir kısmının kroki kapsamında kalıp kalmadığının saptanması, tescil krokisine ait dosyanın bulunduğu yerden getirtilerek keşif sırasında dosya kapsamı göz önünde bulundurularak değerlendirme yapılması, tescil krokisinin uygulanma kabiliyetinin olup olmadığı yönünde görüş istenmesi ondan sonra karar verilmesi gerekirken, bozma ilamlarının kapsamı gözardı edilerek hüküm kurulması doğru olmamıştır.Açıklanan nedenle davacı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün 6100 sayılı HMK'nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla halen yürürlükte bulunan 1086 sayılı HUMK'nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, HUMK'nun 388/4. (HMK. m.297/ç) ve HUMK'nun 440/1. maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 11.09.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.