MAHKEMESİ :Aile MahkemesiDAVA TÜRÜ : Değer Artış Payı ve Katılma AlacağıDavacı-karşı davalı ... ile davalı-karşı davacı ... aralarındaki değer artış payı ve katılma alacağı davasının kısmen kabul ve kısmen reddine dair ... 1. Aile Mahkemesi'nden verilen ... sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davalı-karşı davacı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:KARARDavacı-karşı davalı ... vekili, evlilik birliği içinde edinilen malvarlıkları nedeniyle 40.000,00 TL alacağın davalı/karşı davacıdan tahsiline, davalı-karşı davacının davasının ise reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı-karşı davacı ... vekili, evlenmeden önce sahipolduğu aracın satışından elde edilen gelir ile evlilik birliği içinde edinilen araç nedeniyle 5.000,00 TL alacağın davacı-karşı davalıdan alınarak davalı-karşı davacıya verilmesini talep ve dava etmiştir, davacı-karşı davalının davasının reddini savunmuştur. Mahkemece, asıl davanın kısmen kabulü ile 22.094,00 TL katılma alacağının davalı/karşı davacıdan tahsiline, fazlaya ilişkin isteğin reddine; karşı davanın da kısmen kabulü ile 4.750,00 TL katılma alacağının davacı-karşı davalıdan tahsiline, fazlaya ilişkin isteğin reddine karar verilmiştir. Hüküm, davalı/davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Maddi olayları ileri sürmek taraflara, hukuki nitelendirme yapmak ve uygulanacak kanun maddelerini belirlemek hakime aittir (6100 sayılı HMK m. 33). İddianın ileri sürülüş şekline göre dava, değer artış payı ve artık değere katılma alacağı isteğine ilişkindir.Değer artış payı alacağı; eşlerden birinin diğerine ait malın edinilmesine, iyileştirilmesine veya korunmasına hiç ya da uygun karşılık almaksızın esaslı katkıda bulunması durumunda, tasfiye sırasında bu malda meydana gelebilecek değer artışı için katkısı oranında sahip olduğu alacak hakkıdır (4721 sayılı TMK m. 227). Denkleştirme (TMK m. 230) hariç, tasfiyeye konu malvarlığında katkı tarihine göre değer kaybı söz konusu ise, katkının başlangıçtaki değeri esas alınır (TMK m. 227/1). Böyle bir malın daha önceden elden çıkarılmış olması halinde hakim, diğer eşe ödenecek alacağı hakkaniyete uygun olarak belirler (TMK m. 227/2). Değer artış payı alacağı talep edebilmek için, parasal ya da para ile ölçülebilen maddi veya hizmet değeriyle katkıda bulunulmalıdır. Artık değere katılma alacağı ise; eklenecek değerlerden (TMK m. 229) ve denkleştirmeden (TMK m. 230) elde edilen miktarlar da dahil olmak üzere, eşin edinilmiş mallarının (TMK m. 219) toplam değerinden, bu mallara ilişkin borçlar çıktıktan sonra kalan artık değerin (TMK m. 231) yarısı üzerindeki diğer eşin alacak hakkıdır (TMK m. 236/1). Katılma alacağı Yasa'dan kaynaklanan bir hak olup, bu hakkı talep eden eşin gelirinin olmasına veya söz konusu mal varlığının edinilmesine, iyileştirilmesine ya da korunmasına katkıda bulunulmasına gerek yoktur. -//-Değer artış payı ve artık değere katılma alacak miktarları hesaplanırken, mal rejiminin sona erdiği sırada mevcut olan malın, bu tarihteki durumuna göre, ancak tasfiye tarihindeki sürüm (rayiç) değeri esas alınır( TMK m. 227/1, 228/1, 232 ve 235/1.). Yargıtay uygulamalarına göre, tasfiye tarihi karar tarihidir. Belirli bir malın eşlerden birine ait olduğunu iddia eden kimse, iddiasını ispat etmekle yükümlüdür. Eşlerden hangisine ait olduğu ispat edilemeyen mallar onların paylı mülkiyetinde sayılır. Bir eşin bütün malları, aksi ispat edilinceye kadar edinilmiş mal olarak kabul edilir (TMK'nun m. 222). Tasfiyeye konu taşınmazın, bedelinin tamamının ya da bir kısmının kredi ile karşılanması durumunda, kredi veren kuruluşa yapılan geri ödemelerin isabet ettiği dönemden, miktarından ve taksit sayısından hareketle mal rejiminin tasfiyesi sonucunda eşlerin alacak miktarları belirlenir. 4721 sayılı TMK'nun 202/1.maddesi gereğince edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu dönemde yapılan ödemelerde, eşler lehine değer artış payı ve/veya artık değere katılma alacak hakları doğabilecektir. Kredi borcu ödemelerinin bir kısmının mal rejiminin devamı süresince, bir kısmının da daha sonraki tarihlerde yapılmasında, mal rejiminin geçerli olduğu dönemin sonrasına sarkan ödemeler, dava konusu taşınmazın borcu kabul edilerek tasfiye gerçekleştirilir. Yukarıda açıklandığı gibi iki döneme yayılan kredi borcu ödeme tablosu mevcut olduğunda; öncelikle, mal rejiminin sona erdiği tarihte henüz vadesi gelmediği için ödenmemiş kredi borç miktarının, toplam kredi borcuna oranı bulunur. Sonra bulunan bu kredi borç oranının, taşınmazın toplam satın alım bedeli karşısındaki oranına dönüşümü gerçekleştirilir. Tespit edilen bu oranın, taşınmazın tasfiye tarihindeki (karara en yakın) sürüm (rayiç) değeri ile çarpılmasıyla borç miktarı belirlenir. Bu ilke ve esaslara göre saptanan taşınmazın borç miktarı, tasfiye tarihindeki sürüm değerinden düşüldükten sonra kalan miktar, değer artış payı ve/veya artık değere katılma alacağı hesaplamasında göz önünde bulundurulur. Buna göre; öncelikle, tasfiyeye konu taşınmazın satın alma bedeli, bunun kredi ile ve varsa kredi dışında eşlerin kendi imkanları ile karşıladıkları miktarlar ve oranları ile tasfiye (karara en yakın) tarihindeki sürüm(rayiç) değeri ayrı ayrı belirlenmelidir.Açıklamalar doğrultusunda hesaplama yapılabilmesi için, iddia ve savunma çerçevesinde, taşınmazın satın alınmasına ilişkin akit tablosuyla birlikte tapu kaydı, kredi sözleşmesi ve kredi borcu ödeme tablosu dahil finans kuruluşu kayıtları, ihtiyaç duyulması halinde eşlerin malın alınmasında katkı olarak kullandıklarını ileri sürdükleri malvarlıklarına ilişkin sair belgeler bulundukları yerlerden getirtilerek uyuşmazlığın çözümünde göz önünde bulundurulmalıdır. Uyuşmazlığın çözümünde kullanılabilecek belirleme ve hesaplamaların yapılabilmesi için gerek görülürse konusunun uzmanı bilirkişi veya bilirkişilerden oluşan kuruldan da yardım alınmalıdırSomut olayda; eşler, 01.10.2004 tarihinde evlenmiş, 27.08.2009 tarihinde açılan boşanma davasının kabulüne ilişkin hükmün, kesinleşmesiyle boşanmışlardır. Mal rejimi boşanma davasının açıldığı tarih itibarıyla sona ermiştir (TMK m. 225/son). Sözleşmeyle başka mal rejiminin seçildiği ileri sürülmediğinden evlilik tarihinden mal rejiminin sona erdiği tarihe kadar edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir (4722 sayılı yasanın m. 10, TMK m. 202). Asıl dava konusu ... nolu bağımsız bölüm 07.04.2006 tarihinde Toplu Konut İdaresi'nden satın alındığı, karşı dava konusu ... plakalı araç da 21.05.2008 tarihinde satın alınarak, davalı eş adına tescil edildiği anlaşılmıştır. Mal rejiminin tasfiyesinde eşlerin bağlı bulunduğu rejime ilişkin hükümler uygulanır.Yukarda açıklanan yasal düzenleme ve ilkeler uyarınca yapılan incelemede;1-Toplanan deliller ve tüm dosya kapsamından; dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına ve mevcut deliller mahkemece takdir edilerek karar verildiğine, takdirde bir isabetsizlik bulunmadığına göre, davalı/karşı davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.-//-2-a) Asıl dava konusu ... nolu bağımsız bölüme yönelik temyiz itirazlarına gelince;Asıl dava konusu ... nolu bağımsız bölüm 07.04.2006 tarihinde Toplu Konut İdaresi'nden 96 ay vade ile satın alınmıştır. Dosya içerisindeki belgelere göre, mal rejimi devam ederken (boşanma dava tarihine kadar) 40 taksit ödenmiştir. Mahkemece, tasfiyeye konu 12 nolu bağımsız bölümün 40/96 sının mal rejiminin devamı süresince ödendiğinin ve bu kısmın edinilmiş mal olduğunun kabulü ile, tasfiyeye konu bağımsız bölümün Dairemizce de tasfiye tarihi olarak kabul edilen 05.05.2014 karar tarihindeki değeri ve usuli kazanılmış hak da gözönünde bulundurularak davacı-karşı davalının artık değere katılma alacağının kabulüne karar verilmesi gerekirken, usul ve yasaya Dairemiz ilke ve uygulamalarına aykırı ve işlem hatası yapılmak suretiyle yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.b) Karşı dava konusu ... plakalı araca yönelik temyiz itirazlarına gelince;Davalı/karşı davacı karşı dava dilekçesinde fazlaya ilişkin isteğini saklı tutarak 5.000 TL alacak talebinde bulunmuştur. Davalı-karşı davacı tasfiyeye konu aracın satın alınmasında dava dışı ... plakalı aracın satışından elde edilen ve kişisel malı olan paranın kullanılarak satın alındığını ileri sürmesine rağmen araca yönelik alım satım belgeleri getirtilip iddia doğrultusunda araştırma yapılmaması doğru olmamıştır.Mahkemece yapılacak iş, davalı-karşı davacının belirttiği dava dışı ... plakalı araca ilişkin alım-satım belgeleri getirtilmeli, dava dışı aracın dava konusu ... plakalı aracın el değiştirme tarihlerinin yakınlığı, öncelik-sonralık ilişkisi, alım-satım değerleri vs göz önünde bulundurularak, dosya içindeki diğer deliller de dikkate alınarak, dava konusu aracın edinilmesinde satış bedelinin kullanıldığının kabul edilmesi halinde dava konusu aracın alış, dava dışı aracın satış değerleri gözönünde bulundurularak katkı talebi hakkında karar verilmesi gerekirken bu husus gözardı edilerek karar verilmesi doğru değildir.SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarda (2-a) ve (2-b) bentlerinde gösterilen sebeplerle 6100 sayılı HMK'nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA; tarafların diğer temyiz itirazlarının yukarda (1) nolu bentte gösterilen sebeplerle reddine, taraflarca HUMK'nun 440/I. maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve 389,00 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davalı-karşı davacıya iadesine, 14.11.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.