Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 15209 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 22436 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiDAVA TÜRÜ : Tapu İptali ve Tescil... ile ... ve müşterekleri aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının reddine dair ... 1. Hukuk Mahkemesi'nden verilen ... sayılı hükmün duruşma yapılması suretiyle Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmiştir. Dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için .. Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü temyiz eden davacı vekili Avukat ... geldi, karşı taraftan kimse gelmedi. Duruşmaya başlanarak temyiz isteğinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan ve hazır bulunanların sözlü açıklaması dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek; dosya incelendi, gereği düşünüldü:KARARDavacı vekili, dava konusu ... parsel sayılı taşınmazlarda paydaş olan İsa kızı ...'in 22.11.1957, ... kızı ...'nin ise 26.04.1984 tarihinde öldüğünü, davacının babası ... ile diğer paydaşlar arasında yapılan rızai taksim sonucunda taşınmazlara ölene kadar ...'in malik sıfatıyla, nizasız, fasılasız zilyet olduğunu, ölümünden sonra bu zilyetliği davacının sürdürdüğünü, İsa kızı ... ve ... kızı ...'ye ait paylar yönünden TMK'nın 713/2 maddesi uyarınca davacının mülkiyet hakkını kazandığını dava dilekçesinde açıklayarak anılan parsellerdeki İsa kızı ... ve ... kızı ... paylarının iptali ile davacı adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesi istemiş, yargılama aşamasındaki beyanlarında, dava dilekçesindeki beyanlarını tekrar ettiğini bildirmiştir.Bir kısım davalılar ..., ..., ..., ..., ..., ... vekili ile davalı ..., davanın reddini savunmuş; diğer davalılar, herhangi bir beyanda bulunmamıştır.Mahkemece, dava konusu taşınmazların tapu kayıt maliklerinin ve mirasçılarının belirli olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi üzerine; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Kural olarak, tapulu bir taşınmazın veya tapuda kayıtlı bir payın kazandırıcı zamanaşımı ve zilyetlik yoluyla edinilmesi mümkün değildir. Ancak, kanunun açıkça izin verdiği ve düzenlediği ayrık durumlarda tapulu bir yerin veya tapuda kayıtlı bir payın koşulları oluştuğu takdirde kazandırıcı zamanaşımı ve zilyetlik yoluyla edinilmesi mümkün olabilir. Kanunun açıkça izin verdiği hallerden biri de TMK'nun 713/2. maddesindeki düzenlemelerdir. TMK'nun 713. maddesinin 1.fıkrasında; “tapu kütüğünde kayıtlı olmayan bir taşınmazı davasız ve aralıksız olarak 20 yıl süreyle ve malik sıfatıyla zilyetliğinde bulunduran kişi, o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir ” denilmiştir. -//-Aynı maddenin 2. fıkrasında ise; “aynı koşullar altında, maliki tapu kütüğünden anlaşılamayan veya 20 yıl önce ölmüş ya da hakkında gaiplik kararı verilmiş bir kimse adına kayıtlı bulunan taşınmazın tamamının veya bölünmesinde sakınca olmayan bir parçasının zilyedi de, o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir” amir hükmüne yer verilmiştir. TMK'nun 713/2. maddesinde yer alan üç halden biri olan “... ölmüş...” ibaresi, “Anayasa Mahkemesi'nin ... sayılı kararıyla iptal edilmiş ise de; Dairenin sapma göstermeyen uygulamalarında, Anayasa Mahkemesi'nce yürürlüğün durdurulmasına ilişkin kararın verildiği 17.02.2011 tarihine kadar hak sahipleri yararına kazanma koşulları oluşmuş, malik 20 yıl önce ölmüş ve 20 yıllık kazanma süresi de dolmuş ise, bu tür hak sahiplerinin de dava açma yönünden kazanılmış haklarının olduğu kabul edilmektedir.Somut olayda; yukarıda açıklandığı üzere, dava dilekçesi ve davacı tarafın yargılama aşamasındaki beyanlarından, davanın, TMK'nın 713/2. fıkrasında yer alan “ … maliki 20 yıl önce ölmüş …” hukuki sebebine dayalı olarak açılan tapu iptali ve tescil davası olduğu anlaşılmaktadır. 6100 sayılı HMK'nun 26.maddesi uyarınca hakim tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır; ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Mahkemece iddia ve savunma doğrultusunda taraf delillerinin toplanması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, talebin dayanağı olan hukuki sebep gözardı edilerek kayıt maliklerinin bilinen kişiler olduğu gerekçesi ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır.SONUÇ: Davacı vekilinin temyiz itirazları yukarıda açıklanan nedenlerle yerinde olduğundan kabulüyle, hükmün 6100 sayılı HMK'nın Geçici 3. maddesi ve 1086 sayılı HUMK'un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, Yargıtay duruşmasının yapıldığı tarihte yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümleri uyarınca 1.350,00 TL Avukatlık Ücreti'nin davalıdan alınarak Yargıtay duruşmasında avukat marifetiyle temsil olunan davacıya verilmesine, taraflarca HUMK'un 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve 27,70 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davacıya iadesine 08.11.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.