MAHKEMESİ :Aile MahkemesiDAVACI-DAVALI : ...DAVALI-DAVACI : ...DAVA TÜRÜ : Tapu İptali ve Tescil, Değer Artış Payı Alacağı, Katılma AlacağıDavacı-karşı davalı ... ile davalı-karşı davacı ... aralarındaki tapu iptali ve tescil, değer artış payı alacağı ve katılma alacağı davasının kısmen kabulüne ve karşı davanın kabülüne dair ... 6. Mahkemesi'nden verilen ... sayılı hükmün duruşma yapılması suretiyle Yargıtay'ca incelenmesi davalı karşı davacı ... vekili ve duruşmasız olarak davacı karşı davalı ... vekili taraflarından istenilmiştir. Dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için ... Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü temyiz eden her iki taraf vekili geldiler. Duruşmaya başlanarak temyiz isteğinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan, hazır bulunanların sözlü açaklaması dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek, dosyanın incelenmesi sonucu görülen eksikliklerin ikmali için dosyanın mahal mahkemesine iadesine karar verilmesini takiben eksiklik tamamlanmış olmakla dosya yeniden incelendi gereği düşünüldü:K A R A R Davacı-karşı davalı ... vekili, evlilik birliği içerisinde davacının çalışarak biriktirdiği paralar ve ailesinin yardımı ile 17 ve 23 nolu bağımsız bölümler ve davacının ...'dan emekli olması ile aldığı ikramiye kullanılarak 155 nolu bağımsız bölümün satın alınarak davalı adına tapuya tescil edildiğini, bunlar haricinde tarafların Vakıflar bankası Ostim Şubesi'ndeki mevcut müşterek hesaptaki paranın davalı tarafından çekildiğini, babası tarafından verilen aracın ise davacı tarafından verilen vekalet ile davalı tarafından satıldığını ancak paranın kendisine verilmediğini belirterek; 17 ve 23 nolu meskenlerin davacıya aidiyetinin tespitine, 155 nolu meskenin yarı yarıya taksimine, Vakıfbanktan çekilen 9.894,63 TL ile aracın satımından dolayı davalının el koyduğu 10.800,00 TL'nin davalıdan alınıp davacıya verilmesini talep etmiştir. Davacı-davalı vekili Vakıfbank'tan çekilen paraya ilişkin taleplerinden 06.05.2015 tarihli oturumda feragat ettiklerini beyan etmiştir. Davalı- karşı davacı ... Aras vekili, 17 ve 23 nolu meskenlerin miras yolu ile intikal ettiğinden kişisel mal olduğunu, 155 nolu meskenin ise 40.000,00 TL'sı karşı davalının emekli ikramiyesi, 11.000,00 TL evlilik birliği içindeki aile birikimi kullanılarak toplam 50.000,00 TL'na alındığını, sonrasında karşı davacının babasından alınan bağış ile taşınmaza 15.000,00 TL değerinde iyileştirme yapıldığını ileri sürerek davanın reddini savunmuştur. Karşı davalarında ise, karşı davalı adına kayıtlı 3 nolu meskenin davacıya düğünde takılan ziynet eşyalarının bozdurulması ve babasının 15 bin Alman Markı karşılığı parayı bağışlaması ile alındığını belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere 1.000,00 TL'nin faiziyle tahsilini, bu talep mümkün görülmediği takdirde ziynet eşyaları ile babasından alınan 15 bin Alman Markı bağış bedelinin karşı davalıdan tahsilini istemiştir. 18.03.2015 tarihli usulüne uygun harcını yatırdıkları ıslah dilekçesi ile, bilirkişi raporuna itirazlarını tekrar etmekle birlikte, fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak talep miktarını 14.068,492 TL olarak arttırmış ve asıl davaya cevap dilekçesini 155 nolu bağımsız bölümün davacı-davalı tarafından karşı davalıya yapılmış bağış olarak kısmen ıslah ettiklerini bildirmişlerdir.Mahkemece, asıl davanın kısmen kabulü ile taleple bağlı kalınarak 155 nolu taşınmaz yönünden 50.000,00 TL alacağın davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davacının bu taşınmaz yönünden fazlaya ilişkin haklarının saklı tutulmasına, 17 nolu ve 23 nolu bağımsız bölümler ile araç ile ilgili taleplerin reddine, davacının dava konusu taşınmazlara ilişkin tescil talepleri yerinde görülmediğinden reddine, Vakıfbank Ostim Şubesi'ndeki paralar ile ilgili talebinin feragat nedeniyle reddine; karşı davanın kabulü ile 14.068,92 TL katkı payı alacağının karar tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davacıdan alınarak davalı-karşı davacıya verilmesine karar verilmiştir. Hüküm, süresi içerisinde karşı dava, yargılama gideri ve vekalet ücretleri yönünden davacı-davalı vekili, asıl dava, karşı dava ve faiz yönünden davalı-davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Taraflar, 25.08.1988 tarihinde evlenmiş; 10.12.2010 tarihinde açılan boşanma davasının kabulüne ilişkin hükmün, 13.0.2013 tarihinde kesinleşmesiyle boşanmışlardır. Mal rejimi boşanma davasının açıldığı tarih itibarıyla sona ermiştir (TMK 225/son). Sözleşmeyle başka mal rejiminin seçildiği ileri sürülmediğinden evlilik tarihinden 4721 sayılı TMK'nun yürürlüğe girdiği 01.01.2002 tarihine kadar mal ayrılığı (743 sayılı TKM 170.m), bu tarihten mal rejiminin sona erdiği tarihe kadar ise, edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir (4722 sayılı yasanın 10, TMK 202/1.m). Mal rejiminin tasfiyesinde eşlerin bağlı bulunduğu rejime ilişkin hükümler uygulanır (TMK 179.m). 1- Dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına ve mevcut deliller mahkemece takdir edilerek karar verildiğine, takdirde bir isabetsizlik bulunmadığına göre, davacı-davalı ... vekilinin tüm ve davalı-davacı ... vekilinin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde görülmemiştir. 2-Davalı-davacı vekilinin karşı davaya yönelik diğer temyiz itirazları incelendiğinde, a-Tapu kaydının incelenmesinden 3 nolu bağımsız bölüm eşler arasında mal ayrılığı rejiminin geçerli olduğu 12.07.1993 tarihinde karşı davalı adına tescil edilmiştir. Davalı-davacı vekili 12.06.2012 tarihli cevap ve karşı dava dilekçelerinde 3 nolu meskenin 167.150.000 TL'na satın alındığını belirtmesine ve davacı-davalı tarafça bu bedele itiraz edilmediğine göre davalı-davacı ... lehine katkı payı alacağının hesaplanmasında bu değer esas alınması gerekirken, taraflarca uyuşmazlık konusu olmadığı halde bilirkişi tarafından Maliye Bakanlığı yeniden değerleme oranı kullanılmak suretiyle tespit edilen 453.272.000 TL- esas alınarak katkı payı alacağının tespiti hatalı olup bozmayı gerektirmiştir. b. Karşı dava, katkı payı alacağına ilişkin olup, karşı davacı dava dilekçesinde faiz talebinde bulunmuştur. Karşı davacı lehine hüküm altına alınan alacağa faizin karşı dava tarihinden, ıslahla arttırılan miktar için de ıslah tarihinden geçerli olarak faiz yürütülmesi gerekirken, faizin karar tarihinden itibaren başlatılması hatalıdır. 3- Davalı-davacı vekilinin asıl davaya yönelik diğer temyiz itirazları incelendiğinde, Mal rejimi sona erdiğinde eşlerin ya da mirasçılarının tasfiye davası sonucunda katkı payı, değer artış payı ve artık değere katılma alacak hakları doğar. Kural olarak, eşlerden birine ait mal varlığında, diğer tarafın mülkiyet veya başka ayni hak talebi söz konusu olamaz. Mal rejiminin tasfiyesi isteğinde bulunan eşe ya da mirasçılarına tanınan hak ayni olmayıp, şahsi alacak hakkıdır (07.10.1953 gün 8/7 YİBK, 4721 sayılı TMK'nun 227/1, 231, 236/1 m). TMK'nun 239/1. fıkrasında; "katılma alacağı ve değer artış payı ayın veya para olarak ödenebilir…” denilmektedir. 226/3.madde de ise "Eşler karşılıklı borçları ile ilgili düzenleme yapabilirler" hükmüne yer verilmiştir. Anılan kanuni düzenlemelerden de anlaşılacağı gibi, borcun ayın olarak ödenmesi borçlu eşe tanınmış bir haktır. Başka bir anlatımla, tasfiye alacaklısı ayrık durumlar hariç ayni hak isteğinde bulunamaz, ancak borçlu eş isterse, mal rejiminin tasfiyesine ilişkin dava sonuçlanıncaya kadar borcunu ayın olarak ödemeyi kabul edebilir. Açıklanan bu kuralın istisnaları 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 226/2. maddesinde (alacaklı eşin tasfiyeye konu paylı malda üstün yararını kanıtlaması) ve 240. maddesinde (aile konutu veya eşyanın söz konusu olması) tahdidi olarak belirtilmiştir. Yukarıda belirtilen ilkeler ışığında somut uyuşmazlık incelendiğinde, asıl davaya konu 155 nolu mesken eşler arasında edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu 05.10.2004 tarihinde satış yolu ile karşı davalı kadın adına tescil edilmiştir. Dava dilekçesinde davacı ... vekili mesken yönünden iptal tescil (ayın) talebinde bulunmuş olup, 03.07.2012 tarihli cevaba cevap dilekçesinde bu isteğini tekrar etmiştir. Yargılamanın sonraki aşamalarında ise talebini ıslah etmemiştir. 6100 sayılı HMK 26/1 maddesi (1086 sayılı HUMK 74. maddesi) uyarınca hakim tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır, ondan fazlasına veya başka birşeye karar veremez. Mahkemece, 155 nolu mesken yönünden talebin reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda (2-a), (2-b) ve (3) nolu bentte gösterilen nedenlerle davalı-davacı vekilinin yazılı temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün 6100 sayılı HMK'nun Geçici 3. maddesi yollaması ile HUMK’nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, davacı-davalı vekilinin tüm ve davalı-davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının yukarıda (1) nolu bentte gösterilen nedenle reddine, Yargıtay duruşmasının yapıldığı tarihte yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümleri uyarınca 1.350,00 TL Avukatlık Ücreti'nin davacı-karşı davalı ...'tan alınarak Yargıtay duruşmasında avukat marifetiyle temsil olunan davalı-karşı davacı ...'na verilmesine,taraflarca HUMK'nun 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 965,68 TL peşin harcın istek halinde davalıya, 208,25 TL peşin harcın istek halinde davacıya iadesine, 01.11.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.