Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 14883 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 9181 - Esas Yıl 2016





MAHKEMESİ :Aile MahkemesiDAVA TÜRÜ : Katkı Payı ve Katılma Alacağı Davacı-karşı davalı ... ile davalı-karşı davacı ... aralarındaki katkı payı ve katılma alacağı davasının kısmen kabulüne ve kısmen reddine dair ... 3. Aile Mahkemesi'nden verilen 03.12.2015 gün ve 4/922 sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davalı-karşı davacı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü: K A R A R Davacı-davalı ... vekili, evlilik birliği içerisinde bedeli tamamen davacı tarafından ödenerek satın alınan ve ancak davalı adına tescil edilen bir adet taşınmaz ve araç yönünden fazlaya ilişkin haklarını saklı tutmak suretiyle sırasıyla 15.000,00 TL ve 5.000,00 TL alacağın faiziyle birlikte tahsilini talep etmiş 24.05.2010 tarihli usulüne uygun harcını yatırdıkları ıslah dilekçesi ile taşınmaz yönünden talep miktarını 22.500,00 TL olarak arttırmışlardır. Karşı dava yönünden, iddia edildiği gibi davacı-davalı adına kayıtlı kooperatif yolu ile edinilmiş bir taşınmaz olmadığını ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.Davalı-davacı ... vekili, asıl davaya konu araç ve taşınmazın edinilmesinde davacı-davalının katkısının bulunmadığını ileri sürerek davanın reddini savunmuş, cevap dilekçesi ile karşı dava olarak davacı-davalı adına ... Kooperatifi'nde hisse bulunduğunu, 21 nolu daireye tekabül eden bu hisseye ilişkin ödemelerin yarısından çoğunun karşı davacının pazarcılık faaliyetinden kazandığı geliriyle ödendiğini belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere 21 nolu dairenin değerinin yarısı olan 30.000,00 TL'nin faiziyle birlikte tahsilini talep etmiştir. Mahkemece, davacı-karşı davalının; ... Parselde bulunan meskene yönelik katkı payı alacağı talebinin 22.500,00 TL olarak kabulü ile 15.000 TL'nin dava tarihinden, 7.500,00 TL'nin ıslah tarihinden itibaren işleyecek yasal faizleri ile birlikte, araca yönelik katılım alacağı talebinin 3.250,00 TL olarak kısmen kabulü ile karar tarihinden itibaren işleyecek yasal faizleri ile birlikte davalı-karşı davacıdan tahsili ile davacı-karşı davalıya ödenmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, karşı dava yönünden davalı-karşı davacının Gülsu Sitesindeki daireye yönelik talebinin kısmen kabulü ile 9.510,46 TL katkı payı alacağının dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizleri ile birlikte, 3.760,00 TL değer artış payı alacağının kabulü ile karar tarihinden itibaren işleyecek yasal faizleri ile birlikte davacı-karşı davalıdan tahsili ile davalı-karşı davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir. Hüküm, süresi içerisinde asıl dava ve karşı davaya yönelik olarak davalı-davacı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir. .//.. 1- Dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına ve mevcut deliller mahkemece takdir edilerek karar verildiğine, takdirde bir isabetsizlik bulunmadığına göre, davalı-davacı vekilinin aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde görülmemiştir. 2-Davalı-davacı vekilinin asıl dava ve karşı dava yönünden diğer temyiz itirazlarına gelince;01.01.2002 tarihinden önce 743 sayılı Türk Kanunu Medenisi'nin (TKM) yürürlükte olduğu dönemde, eşler arasında yasal mal ayrılığı rejimi geçerliydi (TKM 170 m). TKM'de, mal rejiminin tasfiyesine ilişkin düzenleme mevcut olmadığından, eşlerin bu dönemde edindikleri malvarlığının tasfiyesine ilişkin uyuşmazlık, aynı kanunun 5.maddesi yollamasıyla Borçlar Kanunu'nun genel hükümleri göz önünde bulundurularak "katkı payı alacağı" hesaplama yöntemi kurallarına göre çözüme kavuşturulmalıdır. Zira Borçlar Kanunu, Medeni Kanun'un tamamlayıcısı olarak kabul edilmiştir (eBK 544, TBK 646 m).Mal ayrılığı rejiminde; eşler kendi malları üzerinde tasarruf yetkisine ve intifa hakkına sahiptir ve mallarının idaresi kendisine aittir (TKM 186/1 m). Her birinin malları, geliri ve kendi kazançları yine kendilerine ait kişisel mallarıdır (TKM 189 m). Kadın veya kocanın, mal rejiminin devamı sırasında diğerinin edindiği malvarlığına katkısı nedeniyle katkı payı alacağı isteğinde bulunabilmesi için mutlaka para ya da para ile ölçülebilen maddi veya hizmet değeriyle katkıda bulunması gerekir. Mal ayrılığı rejiminin geçerli olduğu dönemde satın alınan tasfiyeye konu mala çalışma karşılığı elde edilen gelirlerle (maaş, gündelik, kar payı vs gibi) katkıda bulunulduğunun ileri sürüldüğü durumlarda; çalışarak, düzenli ve sürekli gelire sahip eşin, aksi kanıtlanmadıkça, yapabileceği tasarruf oranında katkıda bulunduğunun kabulü gerekir. Yargıtay'ın ve Dairemizin devamlılık gösteren uygulamaları da bu yöndedir.Bu açıklamalar doğrultusunda; öncelikle evlenme tarihinden, malın edinildiği tarihe kadar, eşlerin çalışma sürelerine ve gelirlerine ilişkin belgeler bulundukları yerlerden eksiksiz olarak getirtilmelidir. Çalışmanın sabit olmasına rağmen, bir kısım döneme ilişkin belgelere ulaşılamaması durumunda, ilgili meslek kuruluşlarından ve/veya bilirkişilerden o döneme ilişkin yaklaşık gelir durumu sorulup öğrenilerek, malın edinildiği tarihe kadar ki eşlerin tüm gelirleri ayrı ayrı belirlenmelidir. Sonra, her bir eşin alışkanlıkları, ekonomik ve sosyal statüleri gözetilerek, kişisel harcamaları ile ayrıca kocanın 743 sayılı TKM'nin 152. maddesi gereğince evi geçindirme yükümlülüğü nedeniyle yapabileceği harcama, eşlerin kendi gelirlerinden düşülerek, gerçekleştirebilecekleri tasarruf miktarları ayrı ayrı tespit edilmeli, daha sonra her eşin tasarruf miktarının, birlikte yaptıkları toplam tasarruf miktarı içerisindeki oranı belirlenmelidir. Her bir eşin bulunan bu tasarruf oranı, çalışmaları karşılığı elde ettikleri gelirleriyle malın alımına yaptıkları katkı oranı olarak kabul edilerek, tasfiyeye konu malın dava tarihi itibariyle belirlenecek sürüm(rayiç) değeri ile çarpılmak suretiyle katkı payı alacak miktarları hesaplanır. Sözü edilen değer tespiti, belirleme ve hesaplamaların yapılabilmesi için gerek görülmesi durumunda konusunun uzmanı bilirkişi veya bilirkişilerden de yardım alınmalıdır. Tasfiyeye konu birden fazla malın bulunması durumunda, her biri için aynı yöntem uygulanır.Somut olaya gelince; taraflar, 17.06.1979 tarihinde evlenmiş; 25.12.2007 tarihinde açılan boşanma davasının kabulüne ilişkin hükmün, 15.09.2008 tarihinde kesinleşmesiyle boşanmışlardır. Mal rejimi boşanma davasının açıldığı tarih itibarıyla sona ermiştir (TMK 225/son). Sözleşmeyle başka mal rejiminin seçildiği ileri sürülmediğinden evlilik tarihinden 4721 sayılı TMK'nun yürürlüğe girdiği 01.01.2002 tarihine kadar mal ayrılığı (743 sayılı TKM 170.m), bu tarihten mal rejiminin sona erdiği tarihe kadar ise, edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir (4722 sayılı Yasa'nın 10, TMK 202/1.m). Mal rejiminin tasfiyesinde eşlerin bağlı bulunduğu rejime ilişkin hükümler uygulanır (TMK 179.m). .//..Asıl davaya konu taşınmaz eşler arasında mal ayrılığı rejiminin geçerli olduğu 16.03.1999 tarihinde satın alınarak davalı-davacı ... adına tapuya tescil edilmiş, karşı davaya konu edilen SS ... Konut Yapı Kooperatifi 21 nolu daireye isabet eden üyelik hak ve hissesi davacı-davalı ... tarafından 02.03.2001 tarihinde devralınmış olup, ilgili kooperatif yazısına göre bahçe katı olan daire tesisat, kaba sıvası, kapı ve pencereleri yapılarak teslim edilmiştir. Mahkemece hükme esas alınan hesap bilirkişi heyeti raporu incelendiğinde asıl dava ve karşı dava için yapılan hesaplamada tarafların katkı oranı tespiti için kadının gelirinden kişisel harcamalar haricinde ev harcamalarına katılması gerektiğinden %50 düşüm yapıldığı anlaşılmaktadır. Yukarıda açıklandığı üzere 743 sayılı TKM 152. maddesine göre evi geçindirme yükümlülüğü erkeğindir. Ne var ki Yargıtay ve Dairenin yerleşmiş uygulamalarına göre aynı kanunun 190. maddesine göre kocanın evin geçimine katkıda bulunmasını istemesi durumunda evlilik birliğinin devamı içerisinde kadından bu yönde talepte bulunması gerekir. Dosya içeriğine göre kocanın bu yöne ilişkin talebinin bulunduğu iddia ve ispat edilemediğinden Mahkemenin, Yargıtay uygulamalarına ve yasaya aykırı olarak kadının gelirinden evi geçindirmek için belli bir oranın ayrılarak katkı oranın hesaplanması ile asıl dava ve karşı davada davalı-davacı aleyhine olacak şekilde yapılan hesaplama esas alınarak alacaklara hükmedilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda (2) nolu bentte gösterilen nedenlerle davalı-davacı vekilinin yazılı temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün 6100 sayılı HMK'nun Geçici 3. maddesi yollaması ile HUMK’nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, diğer temyiz itirazlarının yukarıda (1). bentte gösterilen nedenle reddine, taraflarca HUMK'nun 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve 29,20 TL peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 01.11.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.