MAHKEMESİ : Kayseri 2. Sulh Hukuk MahkemesiTARİHİ : 04/12/2007NUMARASI : 2007/17-2007/1911A.. T.. ve müşterekleri ile A.. A.. ve müşterekleri aralarındaki mirasçılık belgesinin iptali davasının kabulüne dair Kayseri 2. Sulh Hukuk Mahkemesi'nden verilen 04.12.2007 gün ve 17/1911 sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi bir kısım davalılar S.. Y.. ve müşterekleri tarafından süresinde istenilmiş olmakla, dosya incelendi gereği düşünüldü:K A R A R Davacılar vekili, vekil edenleri ile davalıların 1969 yılında ölen S. D. mirasçısı olduklarını. Kayseri 2. Sulh Hukuk Mahkemesi'nce verilen 2006/285-352 Esas ve Karar sayılı yine aynı mahkemeye ait 2006/2069-1930 Esas ve Karar sayılı mirasçılık belgelerinde, miras paylarının hatalı olarak belirlendiğini, hangi mirasçılık belgesine göre intikal yaptırılacağı konusunda uyuşmazlık çıktığını ileri sürerek, anılan mirasçılık belgelerinin iptaliyle, gerçek pay durumlarını gösteren yeni mirasçılık belgesinin verilmesini istemiştir. Usulüne uygun tebligata rağmen davalılar yargılama oturumlarında temsil olunmamışlardır.Mahkemece; davanın kabulüne, hatalı olarak verildiği anlaşılan, mahkemenin 2006/285-352 ile 2006/2069-1930 Esas ve Karar sayılı mirasçılık belgelerinin iptaline, bilirkişi Mehmet Keskin'in 30.10.2007 tarihli raporu gözönünde tutularak.09.07.1969 tarihinde ölen miras bırakan S. D.'in mirasının tamamı 4608 hisse itibar edilerek kararda yazılı şekilde mirasçılarına payları oranında aidiyet ve isabetine karar verilmesi üzerine; hüküm, davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.Dava; hatalı verilen mirasçılık belgelerinin iptali ile yenisinin verilmesi istemine ilişkindir.Mahkemece, kararda yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmiş ise de, yapılan miras payı belirlemesi usulüne uygun bulunmamaktadır. Ortak miras bırakan S. D. 09.07.1969 tarihinde ölmüştür. 4722 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkındaki Kanun'un 17. maddesinde; mirasçılık ve mirasın geçişinin, miras bırakanın ölümü tarihinde yürürlükte olan hükümlere göre belirleneceği 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 575. maddesinde ise; mirasın, miras bırakanın ölümüyle açılacağı belirtilmiştir. Miras bırakan Süleyman, 1969 yılında öldüğüne göre, mirasçılık ve miras geçişinin bu tarihte yürürlükte bulunan düzenlemeler çerçevesinde belirlenmesi, mirasçıların paylarının da aynı hükümler gözönünde tutularak tespit edilmesi gerekmektedir. Mahkemece, mirasçılık belgesindeki paylar belirlenirken 743 sayılı TKM'nin gözönünde tutularak pay tespiti yapılmış ise de, anılan Kanun'un 444. maddesinde l4.11.1990 tarihinde 3678 sayılı Kanun'un 10. maddesi ile değişiklik yapılmıştır.Değişiklik öncesinde 444/2. maddesinde; "Müteveffanın babası, anası ve bunların füruiyle içtima eden karı ve koca, mirasın dörtte birinin mülkiyeti ile beraber, yarısının intifa hakkına sahip olur." şeklinde düzenleme mevcut iken, 1990 yılında yapılan değişiklikten sonra aynı maddenin 2. bendi: "Miras bırakanın ana ve baba veya bunların füruu ile birlikte mirasçı olursa mirasın yarısı..." şeklinde düzenlenmiştir. Görüldüğü üzere; maddenin değişiklik öncesi ve sonraki düzenlenmesinde sağ eşin alacağı pay konusunda farklı düzenlemeler bulunmaktadır. 1990 yılından önceki düzenlemede, sağ eş aynı koşullar altında, mirasın dörtte birinin mülkiyeti ve yarısının intifa hakkına sahip olurken. 14.11.1990 sonrası yapılan değişiklikte, sağ eşin mirasın yarısını alacağı düzenlemiştir. Mahkemece yazılı şekilde karar verilmiş olması tüm mirasçıların pay oranını etkileyeceği gibi davalıların aleyhine olacağı da kuşkusuzdur. O halde: miras bırakanın ölüm tarihi dikkate alınarak 743 sayılı TKM'nin 3678 sayılı Kanun'un 10. maddesiyle yapılan değişiklikten önceki düzenlemeler dikkate alınarak mirasçıların pay durumları belirlenmesi gerekirken, açıklanan değişiklik gözden kaçırılarak mirasçıların pay oranlarını etkileyecek şekilde mirasçılık belgesi düzenlenmesi doğru görülmemiştir.Bundan ayrı; dava, hatalı verilen önceki mirasçılık belgelerinin iptali isteğine yöneliktir. Dosyadaki bilgi ve belgelerden, miras bırakan Süleyman Dinçer'in mirasçılık belgesi hakkında Kayseri 4. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2012/1165 Esas sayılı dosyasında derdest davanın bulunduğu anlaşılmaktadır. Bilindiği gibi, hasımsız olarak alınan mirasçılık belgeleri aksi kanıtlanıncaya kadar geçerli ise de, hasımlı olarak açılan davalar sonunda alınan mirasçılık belgeleri davada taraf olan kişiler yönden kesin hükmün sonuçlarını doğurur ve tarafları bağlar.Mahkemece, anılan dava dosyası getirtilerek, uyuşmazlığın çözümünde göz önünde tutulması, gerektiği takdirde irtibat nedeniyle dava dosyalarının birleştirilmesi, böylece farklı nitelikteki kararların alınması ve mirasçılık belgesi konusundaki karmaşanın önüne geçilmesi gerekirken yazılı araştırmalar yapılmak suretiyle mirasçılar tam ve eksiksiz olarak belirlenmeden yazılı şekilde karar verilmesi isabetli olmamıştır.Bir kısım davalılar vekilinin temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün 6100 sayılı HMK'nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK'nun 388/4.(HMK m.297/ç) ve HUMK'nun 440/III-2 maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve 21,15 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden bir kısım davalılar S.. Y.. ve müştereklerine iadesine, 09.09.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.