MAHKEMESİ : Ankara 13. İcra Hukuk MahkemesiTARİHİ : 25/09/2013NUMARASI : 2013/573-2013/784Yukarıda tarih ve numarası yazılı Mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki davacı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden Daire'ye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:K A R A RSair temyiz itirazları yerinde değil ise de;Borçlu, alacaklının İzmir 10. Aile Mahkemesi'nin 15.09.2005 tarih ve 2005/820 Esas, 859 Karar sayılı ilamına dayanarak aleyhine takip başlatması üzerine, İcra Mahkemesi'ne başvurarak; tarafların boşanma kararından sonra 2009 yılı Ekim ayına kadar ortak konutta birlikte yaşamayı sürdürdüklerini, çocuğun masraflarını karşıladığını, 2009 yılı Ekim ayından itibaren ayrı yaşadıkları dönemde ise nafakaları alacaklıya elden ödediğini ve çocuğun okul, dershane, giyim alışverişi gibi masraflarını karşılayarak borcunu fazlasıyla ödediğini belirterek takibe itiraz etmiştir.Alacaklı, borçlu ile 2009 Ekim ayına kadar birlikte yaşadıkları, daha sonraki dönemde ise nafaka borcunun elden kendisine ödendiği ve çocuğun okul, dershane ve giyim masraflarının karşılandığı iddialarını kabul etmemiştir.Mahkeme, borçlunun iddiasını İİK'nun 33. maddesinde sayılan belgeler ile ispat edemediği gerekçesiyle davanın reddine karar vermiş, borçlu hükmü temyiz etmiştir.İİK'nun 33/1. maddesinde, ilamlı takipte borçlunun icra mahkemesine başvurarak, borcun imhal veya itfa edildiği itirazında bulunabileceği, ancak itfa veya imhal iddiasının yetkili mercilerce re'sen yapılmış veya usulüne göre tasdik edilmiş yahut icra dairesinde veya icra mahkemesinde veya mahkeme önünde ikrar olunmuş senetle tevsik edilebildiği takdirde icranın geri bırakılacağı düzenlenmiştir.Ayrıca Yargıtay'ın süreklilik kazanan içtihatlarında; lehine nafakaya hükmedilen çocuk yönünden borçlunun nafaka ödemekle sorumlu tutulabilmesi için çocuğun alacaklı yanında bulunmasının gerektiğini, borçlunun çocuğun kendisi yanından kaldığı iddiasında bulunması halinde, bu iddianın tanık dahil her türlü delille ispat edilebileceği kuralı benimsenmiştir.Somut olayda borçlu vekili 23.05.2013 havale tarihli itiraz dilekçesinde, elden ödeme iddiasına ilişkin yazılı belgeleri olduğunu bildirdiği, ancak delillerini dilekçesiyle sunmadığı gibi tebliğ edilen ön inceleme tutanağında ödeme belgelerinin dosyaya sunulması için verilen iki haftalık kesin süreye rağmen yazılı herhangi bir belgeyi sunmadığı, ancak fiili olarak çocukla birlikte yaşadığını iddia ettiği döneme ilişkin olarak tanık deliline dayandığı, tanık isimleri ve adresleri bildirdiği, alacaklı taraf da cevap dilekçesiyle bu iddiaya karşı dinletmek üzere tanık isimleri bildirdiği halde Mahkemece, ilk celsede tarafların tanıklarını dinletmeleri için imkan verilmeden, iddianın İİK'nun 33. maddesinde belirtilen belgelerle ispat edilemediği gerekçesiyle itirazın tümden reddine karar verilmiştir.Bu durumda yukarıda açıklanan yasal düzenleme ve süreklilik arz eden Yargıtay içtihatları nazara alınarak, mahkemenin, borçlunun 2009 ekim ayından sonraki nafaka borcunu elden ödeme ve çocuğun okul, dershane ve giyim masraflarını karşılayarak yerine getirdiği itirazı yönünden iddia ispat edilmediğinden redde ilişkin hükmü yerinde ise de; tarafların boşanma kararından sonra 2009 yılı Ekim ayına kadar birlikte yaşamayı sürdürdüklerine ilişkin borçlu iddiası yönünde taraflara tanıklarını dinletme imkanı verilmeden eksik incelemeyle yazılı şekilde bu isteminde reddi yönünde karar verilmesi isabetsizdir.SONUÇ: Borçlu vekilinin temyiz itirazının kısmen kabulü ile Mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366. ve 6100 sayılı HMK'nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'nun 428. maddesi uyarınca kısmen BOZULMASINA, taraflarca HUMK'nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve İİK'nun 366/3. maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 08.09.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.