MAHKEMESİ :İcra Hukuk MahkemesiYukarıda tarih ve numarası yazılı Mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki temyiz eden tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden Daire'ye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:KARARDavacı alacaklı vekili, .... İcra Müdürlüğü’nün 2013/9777 Esas sayılı dosyasında 24/01/2013 tarihinde haczedilen menkullere ilişkin istihkak iddiasının yerinde olmadığını, davalı 3. kişi şirket ile davalı borçlu şirket arasında organik bağ bulunduğunu, takibin dayanağı olan .... 9. İş Mahkemesi’nin 2008/1245 Esas, 2012/473 Karar sayılı kararına dayanak olan 20/09/2011 tarihli bilirkişi raporunda da bu hususlara işaret edildiğini iddia ederek davanın kabulü ile davalı 3. kişinin istihkak iddiasının kaldırılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı 3. kişi vekili, müvekkili şirketin ortağı olan ....'ın on yıldan fazla bir süre önce borçlu şirketteki hissesini devir ve temlik ederek borçlu şirket ile olan ilişkisini tamamen sona erdirdiğini, davalı şirketler ve bu şirketlerin ortağı olan kardeşler arasında husumet nedeniyle halen devam eden davalarının mevcut olduğunu, müvekkili şirketin çalışanlarının da borçlu şirket ile herhangi bir ilişiğinin olmadığını, haciz mahallinde borçlu şirkete ait hiçbir belgenin bulunmadığını, haciz tutanağında davacının iddiasına ve hacze esas alınan tek unsurun tarafları olmadığı bir davada sunulan bilirkişi raporu olduğunu, müvekkili şirketin taraf olmadığı ve dolayısı ile kendisini savunamadığı ve aleyhine de bir hüküm verilmeyen ve yargı tespiti içermeyen dosyada verilen bilirkişi raporunun hacze esas alınmasının hukuki bir yaklaşım olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.Mahkeme, ....'ın her iki şirketin ortağı olduğu belirtilmiş ise de bu kişinin ticaret sicil kaydı gereği 15/01/2013 tarihinde borçlu şirketten ayrılıp ayrı bir şirket kurduğu, şirketler arasında mal alış verişinin devam ettiği belirtilen hususların 2004-2005 yıllarından öncesine ait olduğu, İş Mahkemesi'ndeki raporun çalışma süreleri açısından belirlenen rapor olup bilirkişinin bunu belirleme yetkisinin olmadığı, davalı şirket hakkında açılmış bir dava olmadığından davalı şirketi bağlamayacağı, ödeme emrinin haciz adresinde tebliğ edilmediği, borçlu şirkete ait haciz mahallinde herhangi bir belge bulunmadığı, davalı şirket ile borçlu şirket arasında .... 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nde 2010/380 Esas sayılı dosyası üzerinden açılan bir itirazın iptali davası olduğu ve bu davanın 08.05.2012 tarihli duruşmasında incelenen .... 14. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 2011/500 Esas sayılı dosyasında müştekinin ..., sanıkların ... ve.... olduğu, sanıkların resmi belgede sahtecilik ve dolandırıcılık suçlarından dolayı yargılandıkları, davalı 3. kişi şirketin borçlu şirketten 13.04.2009 tarih ve 08213 yevmiye nolu .... 17. Noterliği'nce düzenlenen ihtarname ile 854.830,00 TL'nı %27 reeskont faizi ile ödemesini istediği taraflar arasında bu nedenle resmi belgelerde belirlenmiş husumet olduğu, getirtilen.... kayıtlarında da şirketlerin ayrışmasından sonra ortak çalışanların bulunmadığı, şirket yetkililerinin farklı olduğu bu nedenle davalı 3. kişi şirket ve davalı borçlu şirket arasında husumet var iken organik bağ olduğunun söylenmesinin inandırıcı olmadığı, aksi yöndeki tanık beyanlarına da itibar edilemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; karar davacı alacaklı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Dava, alacaklı tarafından İİK'nun 99.maddesi uyarınca istihkak iddiasının reddi talebiyle açılmıştır.Davaya dayanak Büyükçekmece 2. İcra Müdürlüğü’nün 2012/977 Esas sayılı takibinin konusu olan .... 9. İş Mahkemesi’nin 20198/1245 Esas sayılı dosyasının işçi alacağına ilişkin olduğu Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verildiği, kararın gerekçesinden alınan 20.09.2011 ve 19.06.2012 tarihli bilirkişi raporlarındaki tespit ve hesaplamalara göre kısmen kabul kararı verildiğinin anlaşıldığı 20.09.2011 tarihli bilirkişi raporunda, davalı 3 . kişi şirket, davalı borçlu şirket ve dava dışı .... Ltd Şti arasındaki organik bağa ilişkin değerlendirmeler yapıldığı bu doğrultuda davacının hesaplamalara esas hizmet sürelerinin belirlendiği, bu belirlemeler yapılırken davacının davalı 3. kişi şirkette çalıştığı dönemin de dikkate alındığı İş Mahkemesince de hükmün bu belirlemeler ve hesaplamalar üzerinden kurulduğu ve hükmün bu haliyle kesinleştiği anlaşılmıştır.Dosya arasında bulunan Ticaret Sicil bilgilerine göre, davalı 3. kişi şirket ortağı olan ...., borçlu şirket ortaklığından 15.01.2003 tarihinde ayrılmışsa da, ortağı bulunduğu davalı 3. kişi şirket .... Ltd Şti, “....” isimli işletme adını 11.05.2009 tarihine kadar kullanmayı sürdürmüş, bu tarihte ibarenin kullanımını iptal ettiğini ticaret sicil gazetesinde ilan ettirmiştir. Bu tarih, İş Mahkemesi'nde davacının, alacak davası açtığı tarihten sonraya isabet etmektedir.Öte yandan; gerek .... Asliye Ticaret Mahkemesi’nde görülen 2010/380 Esas sayılı itirazın iptali davasındaki davanın konusu ve dayanağı, gerekse davalı şirket ortağı.....ın .... 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nde sanık sıfatıyla mahkeme huzurunda vermiş olduğu 03.07.2012 tarihli savunmasında bahsettiği hususlar dikkate alındığında davalı 3. kişi şirket ile davalı borçlu şirket arasındaki mali alışverişin önemli kabul edilecek rakamlar üzerinden aktüel biçimde devam ettiği sonucuna ulaşılmaktadır.Tüm bu bilgiler muvacehesinde, davalı 3. kişi şirket ile davalı borçlu şirket arasında organik bağın bulunduğunun kabulü gerekir. Bu minvalde, davacı alacaklının davasının kabulüne karar verilmesi gerekirken delillerin değerlendirilmesinde yanılgıya düşülerek yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, hükmün bu nedenle bozulmasına karar vermek gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün İİK'nun 366. ve HUMK'nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, taraflarca İİK'nun 366/3. maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve 25,20 TL peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 31.10.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.