Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 14802 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 15974 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ : Aliağa Sulh Hukuk MahkemesiTARİHİ : 12/03/2013NUMARASI : 2009/66-2013/102İ.. İ.. ve müşterekleri ile A.. B.. ve müşterekleri aralarındaki mirasçılık belgesinin iptali davasının reddine dair Aliağa Sulh Hukuk Mahkemesi'nden verilen 12.03.2013 gün ve 66/102 sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davacılar vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:K A RA R Davacılar vekili dava dilekçesinde; Aliağa Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 2008/146 Esas ve 2008/191 Karar sayılı kararı ile muris H.. İ..'nin mirasçlıarını gösterir veraset belgesi düzenlendiğini aynı murise ait aynı yer Sulh Hukuk Mahkemesi'nce verilen 2002/72 Esas ve 2002/103 Karar sayılı veraset belgesinde F.. B.. ve A.. B..'in mirasçı olarak gösterilmediğini, 2008/146 Esas, 2008/191 Karar sayılı veraset belgesinde ise F.. B.. ve A.. B..'in mirasçı olarak gösterildiğini, doğru veraset belgesinin F...ve A.. B..'i mirasçı göstermeyen 2002/72 Esas ve 2002/103 Karar sayılı veraset belgesi olduğunu, 2008/146 Esas sayılı veraset belgesinin ise hatalı verildiğini, ikinci kez hatalı olarak düzenlenen Aliağa Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 2008/146 Esas ve 2008/191 Karar sayılı veraset belgesinin iptaline karar verilmesini istemiştir. Davalı A.. B.. vekili; 12.03.2003 yargılama oturumunda davanın reddine karar verilmesini savunmuştur. Davalılardan M.. K.., F.. B.. ve N.. K..'ya dava dilekçesi tebliğ edilmesine karşın yargılama oturumuna katılmamışlar ve davaya da cevap vermemişlerdir. Mahkemece; “muris Hasime ve çocuklarının göçmen olarak 1926 yılında Türkiye'ye geldiklerinde yersel yazım sonucu tescillerinin yapıldığı, yapılan tescil sırasında yerleşik uygulamanın göçmen olarak gelen kişilerin; şayet evli iseler anne ve babasının hanesine değil, doğrudan eş hanesine kayıtlarının yapılması şeklinde olduğu bu hususun Turgutlu Nüfus Müdürlüğü'nden alınan yazı cevabından anlaşıldığı Ş.. B.. aile kütüklerine 25.02.1926 tarihinde yersel yazım sonucu eşi ile birlikte tescillendiği için anne, baba ve kardeş bağlarının bulunmadığının anlaşıldığı, dosyada aksini gösterir bir bilgi ve belgenin bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine..) karar verilmesi üzerine hüküm davacılar tarafından temyiz edilmiştir. Dava muris Hasimeye ait 2. kez verilen Aliağa Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 2008/143 Esas ve 2008/191 Karar sayılı veraset belgesinin iptali isteğine ilişkindir. Davacılar vekili dava dilekçesinde ve sonraki beyanlarında muris Hasimenin kızı Ş.. ..'in esasen H..kızı olmadığını 17.11.1986 tarihinde öldüğünü, Ş..e'nin evlatlığı .. B.ile eşi F.. B.. ve evlat edindikleri A.. B..'in H..'nin mirasçıları olamayacakları gerekçesiyle iptal isteğinde bulunmuştur. Taraflar arasındaki uyuşmazlık 17.11.1986 tarihinde ölen Ş..'nin 06.02.1952 tarihinde ölen dip muris Hasime'nin mirasçısı olup olmadığı ve buna bağlı olarak davalı F. ile A.'in Hasime'nin veraset belgesinde yer alıp alamayacakları noktasında toplanmaktadır.Yerel Mahkeme ise, Ş..'nin eşi ile birlikte 1926 yılında göçmen olarak Türkiye'ye geldiklerinde evli olması nedeniyle eşi hanesine kaydının yapıldığını bu nedenle anne ve babası ile kardeş bağlarının bulunmadığını gerekçe göstererek iptal davasını reddetmiştir. Ne var ki; Hasime'ye ait Aliağa Sulh Hukuk Mahkemesi'nce verilen ve davacılarca doğru olduğu kabul edilen 2002/72 Esas ve 2002/103 Karar sayılı veraset belgesi yanında Ş..'nin mirasçılarından A..ve F..'nında içinde yer aldığı Aliağa Sulh Hukuk Mahkemesi'nce, verilen 2008/146 Esas ve 2008/191 Karar sayılı veraset belgesi ortada bulunmaktadır. Görüldüğü gibi her iki veraset belgesi de birbirleriyle çelişkilidir. Davacılarca ikinci kez verilen 2008/146 Esas sayılı veraset belgesinin iptalini istediklerine ve aynı zamanda 2002/72 Esas sayılı veraset belgesinden de söz ettiklerine göre esasen mahkemece, her iki veraset belgesi birlikte değerlendirilmek suretiyle hasımlı olarak açılan ve tüm mirasçıların yer aldıkları eldeki davada veraset belgelerinden birinin iptaline ve birinin de geçerli sayılmasına karar verilmesi ve yeni veraset belgesi düzenlemesi gerekirken sadece davayı redetmekle yetinilmesi taraflar arasındaki uyuşmazlığın çözüldüğü anlamına gelmez. Mahkemenin red gerekçesi karşısında halen geçerli iki veraset belgesi ortada durmaktadır. Her iki veraset belgesi de hasımsız açılan davalar sonucu elde edilmiştir. Hasımlı açılan veraset belgesinin iptali davasında birinin iptaline diğerinin ise, geçerli sayılmasına ve iptal üzerine yeniden mirasçıları ile pay oranlarını belirleyen veraset belgesi verilmesi durumunda taraflar arasındaki sorunun çözüleceği ve davanın hasımlı olması nedeniyle verilecek veraset belgesine ilişkin kararın kesinleşmesi halinde taraflar arasında HMK'nun 303. maddesi uyarınca kesin hüküm oluşturacağı açıktır. Verilen karar gözetildiğinde her iki veraset belgesine göre de işlem yapma olanağı olup, başka davaların açılmasına ve bunlara işlemlerin iptaline neden olabilecektir. Bu tür davalar bir bakıma kamu düzeni ağırlıklı davalar olup, esas olan murisin gerçek mirasçılarını belirleyip buna göre veraset belgesini vermekten ibaret olacaktır. Yargının amacı ve temel görevi uyuşmazlıkları askıda tutmak değil, kesin bir biçimde sonuçlandırmaktır. Hasımsız verilen veraset belgeleri HMK'nun 303. maddesi anlamında kesin hüküm oluşturmayıp, aksi sabit oluncaya kadar geçerli sayılan belgelerden sayılır. O halde Mahkemece yapılacak iş; Adli Tıp Kurumu'nun yazısı doğrultusunda bir tek kişinin mezar yerinin belirlenmesi nedeniyle işlem yapılamayacağı ortaya çıktığına ve tüm taraflar yani her iki veraset belgesinde yer alan kişiler davada yer aldıklarına göre gerektiğinde dinlenen tanıklar yeniden dinlenilmek suretiyle ve sorular yöneltilerek detaylı bilgilerine başvurulması, bu konuda kendilerini yakınen tanıyan yaşlı tanıklarını bildirmeleri hususunda kendilerine süre ve imkan tanınması, ondan sonra Aliağa Sulh Hukuk Mahkemesi'nce verilen ve dava konusu yapılan 2002/72 Esas ve 2002/103 Karar sayılı veraset belgesiyle, 2008/146 Esas ve 2008/191 Karar sayılı veraset belgesi ve dosya kapsamındaki tüm bilgi ve belgeler, birlikte değerlendirilerek iptali gereken veraset belgesinin iptaline ve hasımlı açılan bu dava sonucu gerçek mirasçıları ve pay oranlarını gösteren veraset belgesinin düzenlenmesine karar verilmesi gerekirken hukuki sonuç doğurmayacak ve uyuşmazlığı ayakta tutacak biçimde davanın reddine karar verilmiş olması doğru değildir. Davacılar vekilinin temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde olduğundan kabulüyle yerel mahkeme hükmünün BOZULMASINA, taraflarca HUMK'nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve HUMK'nun 440/III-2. maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve 24,30 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davacılara iadesine, 11.07.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.