Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 14710 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 14556 - Esas Yıl 2013
MAHKEMESİ : Konya 3. İcra Hukuk MahkemesiTARİHİ : 18/04/2013NUMARASI : 2012/960-2013/377Yukarıda tarih ve numarası yazılı Mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki temyiz eden tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden Daire'ye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü: K A R A R Davacı alacaklı vekili,16.11.2012 tarihinde haczedilen mallara yönelik davalı üçüncü kişinin istihkak iddiasının reddine karar verilmesini istemiştir.Davalı üçüncü kişi vekili, icra takibine dayanak borç ilişkisinin muvazaalı olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.Davalı borçlu, davayı kabul ettiğini açıklamıştır.Mahkemece; davalı borçlunun davacı alacaklının torunu olduğunu, tanık beyanları ve tüm dosya kapsamına göre alacaklı ile borçlu arasında organik bağ olduğu ve borç ilişkisinin danışıklı olduğunu, ispat yükünün alacaklıda olduğu ve davanın kesin delillerle ispat edilemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Hüküm, davacı alacaklı ve davalı üçüncü kişi vekili tarafından temyiz edilmiştir.Öncelikle; hacizden doğan istihkak davasının amacı, haczedilen mal üzerinde cebri icra işlemlerinin yürütülüp yürütülmeyeceğinin belirlenmesidir. Başka bir anlatımla, bu tür davalarda, haczedilen malların mülkiyetinin kime ait olduğunun veya istihkak iddiasında bulunan üçüncü kişinin haczedilen mal üzerinde sınırlı ayni hakkının bulunup bulunmadığının tespiti amaçlanır. Yani, icra takibine dayanak borç ilişkisinin geçerliliği bu tür davalarda araştırılamaz, bu kapsamda açılan bağımsız bir dava varsa bu davanın sonucu bekletici mesele yapılır. Hal böyle olunca; Mahkemece, takibe dayanak borç ilişkisinin danışıklı olduğu yönünde gerekçe kurulması ve bu yönde araştırma yapılması isabetsiz olmuştur.Alacaklı tarafından borçlular aleyhine 10.08.2012 tanzim tarihli üç adet bonoya dayanılarak başlatılan icra takibinde, 16.11.2012 tarihinde yapılan hacizde davalı üçüncü kişi A.. Ç.. istihkak iddiasında bulunmuştur. Bonolar üzerine borçlu olarak .. Ofset Matbaa M.. Ş.. kaşesi basılıdır. Haciz tutanağına göre; davalı üçüncü kişi A.. Ç.. "....Ofset Matbaayı 13.09.2012 (borcun doğumundan sonra) tarihinde devraldığını, ayrıca bu işyerindeki tüm malları da fatura ile devraldığını ve borcunu ödediğini..." beyan etmiştir. Bu kapsamda; borçluya ait işletme bizzat davalı üçüncü kişinin beyanına göre, davalı üçüncü kişi tarafından devralınmıştır. Bu durumda; İİK’nun 44. maddesinde düzenlenen ticaretin terki ile ilgili gereklerin yerine getirildiğinin iddia ve ispat edilememesi karşısında 6098 sayılı TBK’nun 202/2. (818 sayılı BK’nun 179/2.) maddesi gereğince devralanın da işletmenin borçlarından sorumlu olduğunun kabulü gerekir. Hal böyle olunca, davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi isabetsiz olmuştur.Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün BOZULMASINA, bozma nedenlerine göre davalı üçüncü kişi vekilinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, taraflarca HUMK'nun 388/4. (HMK 297/ç) ve İİK'nun 366/3. maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve 24,30 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davacı ve davalıya ayrı ayrı iadelerine 10.07.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.