Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 14697 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 15169 - Esas Yıl 2013
MAHKEMESİ : Milas 1. Asliye Hukuk MahkemesiTARİHİ : 21/03/2013NUMARASI : 2011/388-2013/129G.. Y.. ve V.. G.. aralarındaki katkı payı alacağı davasının kısmen kabulüne dair Milas 1. Asliye Hukuk Mahkemesi'nden verilen 21.03.2013 gün ve 388/129 sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:KARARDavacı vekili, tarafların 1992 yılından beri evli olup davalı kocanın 11.07.2003 tarihinde davalıyı döverek evden atması nedeniyle boşanma davası açtıklarını, evlilik birliği içinde .. ve ..parsel sayılı taşınmazlar ile..KK.. plaka sayılı aracın edinilerek davalı adına tescil edildiğini açıklayarak taşınmazlar ve aracın ½ payının iptaliyle davacı adına tesciline, mümkün olmadığı takdirde dava tarihindeki değerin ½ sinin davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiş, 23.03.2011 tarihli dilekçesiyle talebini araç ve taşınmazların toplam değeri olarak belirlenen 132.650 TL nin yarısı 71.164 TL olarak ıslah etmiştir.Davalı vekili, araç ve taşınmazlar davalının ailesinin yardımı ile edinilen kişisel mal olduğundan davanın reddine karar verilmesini savunmuştur. Mahkemece, serada çalışarak ve yetiştirilen ürünlerin pazarlanmasına yardımcı olarak aile bütçesine katkıda bulunan davacının bilirkişi raporları doğrultusunda taşınmazların edinilmesine % 40 oranında katkısı bulunduğundan 25.030,00 TL katkı payı alacağının davalıdan tahsiline, araç davalının ziynetleriyle alınmışsa da boşanma davasında ziynet bedeline hükmedildiğinden araca ilişkin talebin reddine karar verilmesi üzerine, Hüküm, taşınmazlar yönünden davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Taraflar 23.09.1992 tarihinde evlenmişler, 21.08.2003 tarihinde açılan boşanma davasının kabulüne ilişkin kararın 17.06.2011 tarihinde kesinleşmesi ile boşanmışlardır. Eşler arasındaki mal rejimi TMK'nun 225/son maddesi gereğince boşanma davasının açıldığı tarihte sona ermiştir. Bu durum karşısında evlilik tarihinden 4721 sayılı TMK'nun yürürlüğe girdiği 01.01.2002 tarihine kadar 743 sayılı TKM'nin 170.maddesi uyarınca eşler arasında mal ayrılığı rejimi, 01.01.2002 tarihinden boşanma davasının açıldığı tarihe kadar 4722 sayılı Kanunun 10. maddesi gereğince, eşler başka bir mal rejimini seçtiklerini ileri sürmediklerinden TMK'nun 202. maddesine göre edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir. Dosya kapsamı, dava dilekçesindeki açıklamalar ve taşınmazların 16.10.2001 tarihinde edinilmiş olmasına göre , temyiz incelemesine konu taşınmazlar yönünden dava, 743 sayılı TKM'nin 170. maddesi uyarınca mal ayrılığı rejiminin geçerli olduğu dönemde evlilik birliği içerisinde satış yoluyla edinilen ve davalı adına tescil edilen taşınmazların alımına yapılan katkıdan kaynaklanan katkı payı alacağı isteğine ilişkindir.Kural olarak, 743 sayılı TKM'nin yürürlükte olduğu; 01.01.2002 tarihinden önce eşler arasında yasal mal ayrılığının geçerli olduğu dönemde, karı ve kocanın diğerinden katkı payı karşılığında bir tazminat isteyebilmesi için mutlaka parasal veya para ile ölçülebilen maddi bir değer koymak suretiyle katkısının bulunması gerekir. Dosyadaki belge ve bilgilere ve özellikle keşif mahallinde dinlenen tanık beyanlarına göre, gerek davacı ve gerekse de davalının seracılık işi yaptığı, serada üretilen ürünleri birlikte pazarda sattıkları saptanmıştır. Ülkemizin Akdeniz ikliminin etkisinde bulunan güney kıyılarında örtü altında turfanda sebze ve meyve yetiştirme amaçlı olarak yapılan seracılık işi, yoğun emek isteyen tek kişinin altından kalkmasının mümkün bulunmadığı genelikle ailece yapılan ve kadınların erkeklerle eşit derecede katıldığı tarımsal bir faaliyettir. Belirtilen faaliyet fiili olarak Ekim ayında dikim ile başlayan ve havaların ısınmasıyla Mayıs sonu, Haziran başında sona eren 8-9 aylık bir dönem ile seranın üretime hazırlandığı yaz dönemini kapsamaktadır. Bu haliyle seracılık yaklaşık olarak yıl boyunca emek gerektiren bir iş olup, ailelerin temel geçim kaynağıdır. Somut olayda, davacı kadın ile davalı kocanın belirtilen nitelikte çalışmasının tanık beyanları ve işin gereği sabit olduğu ve davalı kocanın seracılık dışında gelir getiren başkaca bir işinin bulunduğu da iddia edilmediğinden evlilik birliği içinde, her iki tarafın eşit gelir elde ettiğinin kabulü zorunludur. Buna karşılık davalı vekili taşınmazların davalının ailesinin yardımı ile edinildiğini ileri sürmüş ise de, bu iddiası somut delillerle ispatlanmadığından TMK'nun 6. maddesi gereğince inandırıcı bulunmamış ve davaya konu her üç taşınmazın da tarafların yukarıda açıklanan çalışmasıyla edinildiği kanısına varılmıştır.Hal böyle iken, aynı sosyo ekonomik koşullara sahip bulunan tarafların eşit gelire sahip olması ve kişisel ihtiyaçları için aynı oranda harcamada bulunacağı gözetilerek ayrı ayrı gelirlerinin tespiti yoluna gidilmemiş ancak, davalı koca 743 sayılı TMK'nun 152. maddesi gereğince gelirinin bir kısmını ailenin geçimi için harcayacağından ve bunun hesaplamada gözönünde tutulması gerektiğinden davacı kadının katkı oranının yaklaşık % 60 olacağı öngörülmüştür. Belirlenen bu katkı oranına göre, davacı kadının % 50 den fazla katkı payı alacağı sö konusu ise de; davacı tarafın taşınmazların değerinin yarısını istemekle katkısını % 50 ile sınırladığının kabulü gerekir. O halde, Mahkemece, taşınmazların bilirkişi vasıtasıyla belirlenen dava tarihindeki sürüm değerlerinin toplamı ile, % 50 katkı oranının çarpımı sonucu elde edilecek miktara katkı payı alacağı olarak hüküm altına alınması gerekirken, somut olaya uygun olmayan bir hesaplama yöntemi ile katkı oranı % 40 kabul edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir. Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulüne, 6100 sayılı HMK'nun Geçici 3. maddesi yollaması ile halen yürürlükte bulunan 1086 sayılı HUMK'nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK'nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve HUMK'nun 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, ve 427,45 TL harcın istek halinde davacıya iadesine 10.07.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.