Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 1465 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 24112 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ :Aile MahkemesiDAVA TÜRÜ : Katkı payı alacağı ve katılma alacağı... (...) ile ... aralarındaki katkı payı alacağı ve katılma alacağı davasının kısmen kabulüne ve kısmen reddine dair ... 3. Aile Mahkemesi'nden verilen 14.12.2012 gün ve 314/900 sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili ile davalı vekili taraflarından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:KARARDavacı ... vekili, dava dilekçesinde vekil edeniyle davalının 1967 yılında evlendiklerini, daha sonra boşandıklarını, evlilik birliği içerisinde 2002 yılından önce alınan mallardan kaynaklanan katkı payı, 2002 yılından sonra edinilen mallardan ise katılma alacağı hakkı bulunduğunu, bu nedenle 111 ada 215 parsel sayılı taşınmaza yapılan katkıdan dolayı 10.000, 102 ada 68 parsel için 20.000 katkı payı alacağı, üzerindeki iki katlı ev 2002 yılından sonra yapıldığından 20.000 katılma, 109 ada 17 ve 102 ada 56 sayılı parsellerin her biri için ayrı ayrı 10.000 TL katkı payı, 159 ada 66 sayılı parsel edinilmiş mallara katılma rejimi döneminde edinildiğinden 20.000 TL katılma, 533 ada 266 sayılı parselde 1, 2, 3, 4 ve 5 nolu bağımsız bölümler ile bir daire, 2002 yılından önce yapıldığı ve alındığı tespit edildiği taktirde katkı payı alacağı için 200.000 TL, 2002 yılından sonra ise, katılma alacağı olarak 200.000, 2006 yılında alınan... plakalı araç nedeniyle 10.000 TL katılma alacağının yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsilini istemiş, aynı vekil 5.3.2012 tarihinde harcını yatırmak suretiyle verdiği ıslah dilekçesiyle 115 ada 215 parsel bakımından istek miktarını 20.000, 102 ada 68 parsel için 70.000, 102 ada 56 sayılı parsel bakımından 40.000, dava dilekçesinde her ne kadar 102 ada 68 sayılı parsel üzerinde iki katlı evin bulunduğu bildirilmiş ise de esasen bu evin 111 ada 215 parsel üzerinde olduğunu, açıklayarak bu ev ve arsa nedeniyle 40.000 TL’ye yükseltmiş, 109 ada 17 bakımından istek miktarını 10.000 TL’den 5.000 TL’ye 159 ada 66 sayılı parsel nedeniyle istenen 20.000 TL’yi 10.000 TL’ye, araç için istenen 10.000 TL’yi 5.000 TL’ye düşürmek suretiyle istek miktarlarını bu şekilde düşürmüş ve yükseltmiş olup, bu miktarların faizi ile birlikte hüküm altına alınmasına karar verilmesini istemiştir. Davalı ... vekili, davacının alınan mallara bir katkısının bulunmadığını, 102 ada 68, 109 ada 17, 102 ada 56 ve 111 ada 215 sayılı parsellerin kadastro tespitinden önce 1980 tarihli harici satış senediyle babasının sağlığında babası tarafından vekil edenine satıldığını, davacıyla bir ilgisinin bulunmadığını, müşterek çocuklarının ölümü nedeniyle davacının doktorun tavsiyesi üzerine 3-5 yıl süreyle günlük 1-2 saat çalıştığını, 600 Mark aylık ücret aldığını ve kendisine harcadığını, davacının bunun dışında bir çalışmasının olmadığını, 159 ada 66 sayılı parseli ise yurtdışında 1998 yılında emekli olduktan sonra emekli parasıyla aldığını açıklayarak tüm malların alımına davacının herhangi bir katkısının bulunmadığını açıklamak suretiyle tüm istekler yönünden davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.Mahkemece; “…davanın kısmen kabulüne, karar tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte 61.932,50 TL katılma alacağının davalıdan tahsiline, davacıya ödenmesine, ziyade tüm taleplerinin reddine..” karar verilmesi üzerine hüküm, kabul edilen katılma alacağı bakımından davalı vekili, reddedilen mallar ve istekler yönünden ise davacı vekili tarafından ayrı ayrı temyiz edilmiştir.Taraflar 21.12.1967 tarihinde evlenmiş, ... 3.Aile Mahkemesi'nde 4.11.2008 tarihinde açılan boşanma davasının kabulle sonuçlanması ve 20.4.2011 tarihinde kesinleşmesiyle boşanmışlardır. Taraflar arasında evlenme tarihi olan 21.12.1967 tarihinden 4721 sayılı TMK’nun yürürlüğe girdiği 01.01.2002 tarihine kadar 743 sayılı TKM’nin 170.maddesi gereğince mal ayrılığı, eşler başka bir mal rejimini seçtiklerini ileri sürmediklerinden 1.1.2002 tarihinde boşanma davasının açıldığı 4.11.2008 tarihine kadar edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir (TMK.m.202, 4722 s.K.m.10). eşler arasındaki mal rejimi boşanma davasının açıldığı 4.11.2008 tarihinde TMK’nun 225/2.fıkrası uyarınca sona ermiştir. Dava, 115 ada 215 sayılı parsel üzerinde bulunan 2 katlı ev, 159 ada 66 parsel sayılı taşınmaz ve ... plakalı aracın edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu 1.1.2002 tarihinden sonra edinilen mallardan kaynaklanan katılma alacağı nedeniyle TMK’nun 202, 218, 219, 222, 229, 230, 231, 232, 235 ve 236.maddeleri gereğince açılan katılma alacağı ile, 111 ada 215, 102 ada 68, 109 ada 17, 102 ada 56 parsel sayılı taşınmazlar ile 533 ada 266 sayılı parsel üzerinde yapılan 5 katlı binada mevcut 1, 2, 3, 4 ve 5 nolu bağımsız bölümlerin taraflar arasında 743 sayılı TKM’nin 170.maddesi gereğince mal ayrılığı rejiminin geçerli olduğu dönemde edinildiklerinden bu mallara yapılan katkı nedeniyle doğan katkı payı alacağı isteğine ilişkindir. Dava konusu 111 ada 215 sayılı parsel üzerinde bulunan 2 katlı ev, dosyadaki bilgi ve belgelere göre 17.1.2008 tarihinde yapıldığından, 159 ada 66 parsel sayılı taşınmaz 2.9.2005 tarihinde ve... plakalı araç ise 12.4.2006 tarihinde eşler arasında yasal mal rejimi olarak kabul edilen edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu dönemde edinildiklerinden TMK’nun 219.maddesi uyarınca edinilmiş mal sayıldığından bu mallar nedeniyle katılma alacağı isteğinde bulunulması için herhangi bir katkı yapma ya da çalışarak gelir elde etme koşulu aranmadığına, Mahkemece iki katlı ev için 44.583,50 TL, 159 ada 66 sayılı parsel nedeniyle 8.349 TL ve araç yönünden 9.000 TL olmak üzere toplam 61.932,50 TL katılma alacağının davalıdan tahsiline karar verildiğine, yasal faizin de karar tarihinden itibaren TMK’nun 239/3.fıkrası gereğince yürütüldüğüne, söz konusu malların edinilmiş mal olduğunun dosya kapsamıyla sabit görüldüğüne, söz konusu malların sürüm değerlerinin TMK’nun 232 ve 235/1.fıkrası gereğince yöntemine uygun bir biçimde keşif tarihi olan 07.09.2012 tarihinde belirlendiğine, karar da 14.12.2002 tarihinde verildiğinden aradaki üç aylık sürenin makul bir süre olup, herhangi bir değer artışına veya azalmasına yol açmayacak bir süre olduğu anlaşıldığına, 533 ada 266 sayılı parselin arsasının davacının henüz çalışmaya başlamadığı ve bir gelirinin olmadığı 17.01.1972 tarihinde davalı tarafından satın alındığının saptandığına, aynı parsel üzerinde bulunan bahçe içerisinde yer alan tek katlı evin herhangi bir ekonomik değeri olmadığı dosya kapsamıyla sabit bulunduğuna, bunlara yönelik red kararı dosya kapsamındaki bilgi ve belgelerle örtüştüğüne göre davacı vekilinin 533 ada 266 sayılı parselin arsası ile bahçedeki eve yönelik, davalı vekilinin ise 111 ada 215 parsel üzerindeki iki katlı eve, 159 ada 66 sayılı parsele ve dava konusu aracın bedellerine ilişkin temyiz itirazları yerinde görülmediğinden reddiyle bu mallara yönelik hüküm fıkralarının ONANMASINA, Davacı vekili, 111 ada 215 sayılı parsel üzerinde bulunan 2 katlı ev için istek miktarını 20.000 TL’den 40.000 TL’ye yükselttiği halde HMK’nun 26.maddesine aykırı olarak 44.583,50 TL’ye....plakalı araç bakımından istek miktarını ıslah dilekçesiyle 5.000 TL’ye düşürmesine karşın 9.000 TL’ye Mahkemece karar verilmesi doğru değil ise de, davalı tarafın da bu konuda yapılmış açık bir temyizi olmadığı anlaşıldığından sadece hataya değinilmekle yetinilmiş olup, açıklanan nedenlerle istekten fazlaya hükmedilmesi yönünde bozma yapılmamıştır. Davacı vekili, 111 ada 215, 102 ada 68, 109 ada 17 ve 102 ada 56 sayılı parsellerin arsalarının alımına ve 533 ada 266 sayılı parsel üzerinde kurulu binanın 1, 2, 3, 4 ve 5 nolu bağımsız bölümlerine vekil edeninin çalışarak katkıda bulunduğunu ileri sürmek suretiyle katkı alacağı isteğinde bulunmuş, davalı vekili ise, bu taşınmazların 1980 tarihli harici satış senediyle vekil edeni tarafından babasından satın aldığını, davacının bir katkısının bulunmadığını belirterek bu parsellerle ilgili davanın reddine karar verilmesini savunmuştur. Davacı 1974 yılında daha önc....’ya çalışmaya giden davalı eşinin yanına gitmiş ve orada temizlik işlerinde kaçak olarak çalıştığı, bu şekilde gelir ettiği, dosyadaki bilgi ve belgelerden anlaşılmıştır. Tarafların tanık olarak dinlenen müşterek çocukları mimar ... ve yüksek inşaat mühendisi ... beyanlarında açıkça; annelerinin çalıştığını ancak, babalarının yüksek vergi dilimine tabi tutularak fazla vergi ödememesi için ve onun da tavsiyesiyle annelerinin kaçak çalıştığını, temizlik işlerine gittiğini ve...’da bulunduğu süre içerisinde annelerinin bu şekilde çalışmasını sürdürdüğünü açıklamışlar, yargılama oturumunda dinlenen diğer tanıklar da çocukların beyanları doğrultusunda açıklamada bulundukları belirlenmiştir. Hatta bu tanıklardan biri davacının 20 yıl süreyle bu şekilde çalıştığını ifade etmiştir. Tarafların müşterek çocukları ... ve ... babalarının gelirinin annelerinin gelirinden üç kat daha fazla olduğunu da bildirmişlerdir. 159 ada 66 parsel sayılı taşınmazın 1998 yılında davalının aldığı ikramiye ile alınıp alınmadığının ve kişisel mal niteliğinde olup olmadığının araştırılması gerekir. Saptanan bu somut olgular ile dosyadaki tüm bilgi ve belgeler birlikte değerlendirildiğinde davacının da yurtdışında bir şekilde çalıştığı belirli bir gelir elde ettiği ve bu gelirleriyle reddine karar verilen mallara katkıda bulunduğu anlaşıldığına göre davacının bu mallardan kaynaklanan gelirine göre katkı payı alacağının olduğunun kabulü gerekir. Öteden beri Daire uygulaması da bu yöndedir. Davalı taraf her ne kadar 1980 yılında az önce açıklanan taşınmazları babasından aldığını savunmuş ise de, aynı tarihte davacının da çalıştığı, yurtdışından gelir elde ettiği az önce açıklandığı biçimde açıklığa kavuştuğuna göre babasından da satın almış olsa davacının elde ettiği gelir ile bu taşınmazların alımına aile birlikteliği kapsamında katkıda bulunduğunun da kabulü gerekmektedir. Bu bakımdan tarafların gelir durumlarının belirlenmesi, davacının kayda (belgeye) dayalı olarak çalışmadığı, kayıt dışı (kaçak) çalışması nedeniyle gelirlerinin belirlenip, hesaplanmasındaki güçlük ve buna bağlı zorunluluk gözönünde tutularak, davacının gelirinin davalının gelirinden daha az olduğu ve müşterek çocuklarının beyanlarına göre babalarının gelirinin üç kat daha fazla bulunduğu gözetilerek ve çocuklar tarafından açıklanan bu oran esas alınarak uzman bilirkişilerce her iki tarafın ayrı ayrı gelirlerinin hesaplanması, (davalının 3 kat fazla gelirine göre davacının geliri hesaplanacak) bundan ayrı her birinin sosyal statüleri ve toplum içindeki konumları gözetilerek kişisel giderlerinin ayrı ayrı tespit edilmesi, 743 sayılı TKM’nin 152. maddesi uyarınca davalı kocanın evi geçindirme yükümlülüğünden doğan giderlerinin de ayrıca hesaplanıp kişisel giderlerine eklenmesi, her ikisinin toplam gelirlerinden ayrı ayrı kişisel gelirlerinin düşürülmesi suretiyle her birinin ayrı ayrı yaptığı tasarruf miktarlarının bulunması, toplam tasarruf miktarı karşısında davacının katkı oranının saptanması ve bu katkı oranının dava tarihine göre belirlenen taşınmazların dava tarihindeki değerleriyle ayrı ayrı çarpılması sonucunda davacıya ait katkı alacağı miktarının belirlenmesi ve hüküm altına alınması gerekmektedir. Katkı payı alacağına konu 111 ada 215, 102 ada 68, 109 ada 17 ve 102 ada 56 sayılı parsellerin arsalarıyla 533 ada 266 parsel üzerinde bulunan 1, 2, 3, 4 ve 5 nolu bağımsız bölümlerin dava tarihine göre uzman bilirkişice belirlenen değerlerinin hesaplamaya esas alınması gerekmektedir. Söz konusu hesaplama teknik bir bilgiyi ve incelemeyi gerektirdiğinden dosyanın tomarıyla birlikte mal rejimleri konusunda uzmanlığı bilinen bir akademisyen ile bir mali müşavire tevdii edilerek yapılan açıklamalar doğrultusunda kendilerinden Yargıtay’ın ve tarafların denetimine açık gerekçeli rapor alınması, ondan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçeyle anılan taşınmazlar yönünden hüküm kurulması usul ve kanuna aykırıdır.Davacı vekilinin 111 ada 215, 102 ada 68, 109 ada 17 ve 102 ada 56 sayılı parsellerin arsalarından kaynaklanan katkı payı alacağı ile 533 ada 266 sayılı parsel üzerinde bulunan 1, 2, 3, 4 ve 5 nolu bağımsız bölümlerden doğan katkı payı alacağına yönelik temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulüyle hükmün 6100 sayılı HMK'nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK'nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve HUMK'nun 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 919,70 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davacıya iadesine ve aşağıda dökümü yazılı 919,70 TL peşin harcın onama harcına mahsubu ile kalan 3.310,90 TL'nin temyiz eden davalıdan alınmasına, 03.02.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.