MAHKEMESİ :İcra Hukuk MahkemesiDAVA TÜRÜ : Borca İtirazYukarıda tarih ve numarası yazılı Mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki davacı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden Daire'ye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü: KARARBorçlu vekili takibe konu ilamda brüt alacağa hükmedildiğini, İcra Müdürlüğü’nce brüt alacak kalemlerinin nete çevrilmesi için bilirkişiden rapor alındığını, bilirkişi tarafından hesaplamanın hatalı yapıldığını, özellikle gelir vergisi matrahı ve oranlarının tespitinde yanlışlık olduğunu, buna bağlı olarak da İcra Müdürlüğü’nce yanlış hesaplama üzerinden icra emri gönderildiğini belirtip Mahkeme’ce dosya borcunun yeniden hesaplanarak icra emrinin düzeltilmesine karar verilmesini talep etmiştir.Mahkeme’ce hesap için dosyanın bilirkişiye tevdi edildiği ve bilirkişi raporu doğrultusunda, 07/04/2016 tarihli muhtıra ekindeki bilirkişi raporu iptal edilerek, alacak kalemlerinin düzeltilmesine karar verilmiş, hüküm borçlu vekili tarafından temyiz edilmiştir.Sair temyiz itirazları yerinde değil ise de;193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu'nun 61. maddesinde, ücretin, işverene tabi belirli bir işyerine bağlı olarak çalışanlara hizmet karşılığı verilen para ve ayınlar ile sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaatler olduğu, ücretin ödenek, tazminat, kasa tazminatı (Mali sorumluluk tazminatı), tahsisat, zam, avans, aidat, huzur hakkı, prim, ikramiye, gider karşılığı veya başka adlar altında ödenmiş olması veya bir ortaklık münasebeti niteliğinde olmamak şartı ile kazancın belli bir yüzdesi şeklinde tayin edilmiş bulunmasının onun mahiyetini değiştirmeyeceği, bu Kanunun uygulanmasında, evvelce yapılmış veya gelecekte yapılacak hizmetler karşılığında verilen para ve ayınlarla sağlanan diğer menfaatlerin de ücret sayılacağı belirtilmiş, 94. maddesinin birinci fıkrasının (1) numaralı bendinde, hizmet erbabına yapılan ödemelerden tevkifat yapılması gerektiği ifade edilmiştir.İş Kanunu’nun 32. maddesinde belirtildiği üzere genel anlamda ücret “bir kimseye bir iş karşılığında işveren veya üçüncü kişiler tarafından sağlanan ve parayla ödenen tutardır”. Ancak hizmet verene yaptığı iş karşılığında ödenen kök ücret (çıplak ücretle) ile birlikte buna bağlı olarak ödenecek fazla çalışma ücreti, prim, ikramiye ve sosyal yardımlar gibi ödemeler genel anlamdaki ücreti oluşturur (GVK madde 63-89) (Cevdet Okan Bahar-Ücret Gelirlerinin Vergilendirilmesi-Ekim 2005 sa:52). -//-Gelir Vergisi Kanunu'nun 63 maddesi hükmüne göre, ücretin safi tutarı işveren tarafından verilen para ve ayınlarla sağlanan yararlar toplamından (diğer bir ifadeyle, ücretin gayrisafi tutarından) emekli aidatı ve sosyal sigorta primleri, hayat sigortası primleri, şahıs sigortası primleri, sosyal güvenlik ve destekleme primi, OYAK ve benzeri kamu kurumlarınca yapılan yasal kesintiler, işçi sendikalarına ödenen aidatlar, işsizlik sigortası primleri, asgari geçim indirimi ve engellilik indirimi yapılmasından sonra kalan miktardır (2014 Beyanname Düzenleme Kılavuzu 1 Gelir Vergisi Kanunu, Maliye Hesap Uzmanları Derneği sayfa:128-129).Gelir Vergisi Kanunu'nun 23-32 maddeleri arasında ise vergiden istisna edilen tutarlar ile gelirden yapılacak indirimler tahdidi olarak belirlenmiştir.Danıştay 3. Dairesi 2000/4687 esas, 2003/891 karar ve 19/02/2003 tarihli emsal içtihadında da “... dönemler itibarıyla bu bildirimlerde yer alan ücret ödemlerinden SSK primi işçi hissesi düşüldükten sonra kalan tutarın gelir (stopaj) vergisi matrahına...esas alınması gerektiği... ” vurgulanmıştır.Yukarıda yapılan açıklamalar, Yasal mevzuat ve Danıştay’ın 19/02/2003 tarihli emsal içtihadı ışığında somut olaya bakıldığında; ücret gelirlerinde, vergiden istisna edilen tutarlar ile gelirden yapılacak indirimler Gelir Vergisi Kanunu’nun 23-32 maddeleri aralığında tahdidi olarak belirlenmiş olup, damga vergisi bu istisna ve indirimler arasında sayılmadığı gibi, aynı Yasa’nın 63. maddesinde de gerçek ücrete ulaşılırken yapılacak indirimler arasında damga vergisine yer verilmemiştir. O halde, gelir vergisi matrahı belirlenirken damga vergisi brüt ücret alacağından mahsup edilemez. Aksi yöndeki bilirkişi raporu ile sonuca gidilmesi isabetsizdir.Öte yandan, şikayetin duruşmalı olarak incelenip sonuçlandırıldığı, talebe uygun karar verildiği ve borçlu Kurum’un yargılamada vekille temsil edildiği gözetilerek, lehine Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca avukatlık ücretine hükmedilmesi gerekirken, vekalet ücretine hükmedilmemesi ve yapılan yargılama giderlerinin borçlu üzerinde bırakılması da doğru değildir. SONUÇ: Borçlu vekilinin temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile mahkeme kararının İİK'nun 366 ve 6100 sayılı HMK'nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'nun 428. maddeleri uyarınca BOZULMASINA, taraflarca İİK'nun 366/3. maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 29,20 TL peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine 27.10.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.