Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 14588 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 4850 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi... ile ... aralarındaki katkı payı alacağı ve katılma alacağı davasının kabulüne dair .... 6. Aile Mahkemesi'nden verilen 29.12.2014 gün ve 1056/984 sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davalı vekili tarafından süresinde istenilmiş isede duruşma isteği pul yokluğundan red olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü: KARARDavacı ... vekili, dava dilekçesinde belirtilen taşınmazlar nedeniyle mal rejiminin tasfiyesi ile alacak isteğinde bulunmuştur.Davalı ... vekili, davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, davacının davasının kabulü ile, 55.000-TL katılma alacağının (bu alacağın 17.500-TL'sine dava tarihinden itibaren, 37.500-TL'sine ise ıslah tarihi olan 11.12.2014 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte) davalıdan tahsiline karar verilmesi üzerine; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Tasfiyeye konu taşınmazın, bedelinin tamamının ya da bir kısmının kredi ile karşılanması durumunda, kredi veren kuruluşa yapılan geri ödemelerin isabet ettiği dönemden, miktarından ve taksit sayısından hareketle mal rejiminin tasfiyesi sonucunda eşlerin alacak miktarları belirlenir. 4721 sayılı TMK'nun 202/1.maddesi gereğince edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu dönemde yapılan ödemelerde, eşler lehine değer artış payı ve/veya artık değere katılma alacak hakları doğabilecektir. Kredi borcu ödemelerinin bir kısmının mal rejiminin devamı süresince, bir kısmının da daha sonraki tarihlerde yapılmasında, mal rejiminin geçerli olduğu dönemin sonrasına sarkan ödemeler, dava konusu taşınmazın borcu kabul edilerek tasfiye gerçekleştirilir. Yukarıda açıklandığı gibi iki döneme yayılan kredi borcu ödeme tablosu mevcut olduğunda; öncelikle, mal rejiminin sona erdiği tarihte henüz vadesi gelmediği için ödenmemiş kredi borç miktarının, toplam kredi borcuna oranı bulunur. Sonra bulunan bu kredi borç oranının, taşınmazın toplam satın alım bedeli karşısındaki oranına dönüşümü gerçekleştirilir. Tespit edilen bu oranın, taşınmazın tasfiye tarihindeki(karara en yakın) sürüm(rayiç) değeri ile çarpılmasıyla borç miktarı belirlenir. Bu ilke ve esaslara göre saptanan taşınmazın borç miktarı, tasfiye tarihindeki sürüm değerinden düşüldükten sonra kalan miktar, değer artış payı ve/veya artık değere katılma alacağı hesaplamasında göz önünde bulundurulur.Buna göre; öncelikle, tasfiyeye konu taşınmazın satın alma bedeli, bunun kredi ile ve varsa kredi dışında eşlerin kendi imkanları ile karşıladıkları miktarlar ve oranları ile tasfiye(karara en yakın) tarihindeki sürüm(rayiç) değeri ayrı ayrı belirlenmelidir.Açıklamalar doğrultusunda hesaplama yapılabilmesi için, iddia ve savunma çerçevesinde, taşınmazın satın alınmasına ilişkin akit tablosuyla birlikte tapu kaydı, kredi sözleşmesi ve kredi borcu ödeme tablosu dahil finans kuruluşu kayıtları, ihtiyaç duyulması halinde eşlerin malın alınmasında katkı olarak kullandıklarını ileri sürdükleri malvarlıklarına ilişkin sair belgeler bulundukları yerlerden getirtilerek uyuşmazlığın çözümünde göz önünde bulundurulmalıdır. Uyuşmazlığın çözümünde kullanılabilecek belirleme ve hesaplamaların yapılabilmesi için gerek görülürse konusunun uzmanı bilirkişi veya bilirkişilerden oluşan kuruldan da yardım alınmalıdır.Somut olaya gelince; eşler, 20.10.1978 tarihinde evlenmiş, 01.08.2011 tarihinde açılan boşanma davasının kabulüne ilişkin hükmün, kesinleşmesiyle boşanmışlardır. Mal rejimi boşanma davasının açıldığı tarih itibarıyla sona ermiştir(TMK 225/son). Sözleşmeyle başka mal rejiminin seçildiği ileri sürülmediğinden evlilik tarihinden 4721 sayılı TMK'nun yürürlüğe girdiği 01.01.2002 tarihine kadar mal ayrılığı(743 sayılı TKM 170.m), bu tarihten mal rejiminin sona erdiği tarihe kadar ise, edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir(4722 sayılı yasanın 10, TMK 202.m). Tasfiyeye konu 2612 ada 5 parselde bulunan 3 nolu bağımsız bölüm, eşler arasında edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu 17.06.2011 tarihinde satın alınarak, davalı eş adına tescil edilmiştir. Mal rejiminin tasfiyesinde eşlerin bağlı bulunduğu rejime ilişkin hükümler uygulanır(TMK 179.m). Mahkemece tasfiyeye konu 3 nolu bağımsız bölümün keşif tarihi itibariyle rayiç değeri olarak belirlenen 110.000-TL'nin yarısı olan 55.000-TL'nin davalıdan tahsiline karar verilmişse de; bu karara katılma olanağı bulunmamaktadır. Şöyle ki, davalı vekili tarafından dosyaya sunulan belgelerden davalı yanca taşınmazın satın alınmasından bir hafta önce 10.06.2011 tarihinde HSBC Bankasından 120 ay vadeli 75.000-TL bedelli kredi çekildiği, kredinin mal rejiminin sona erdiği boşanma dava tarihi olan 01.08.2011 tarihine kadar 1 taksidinin ödendiği, sonraya 119 taksidin kaldığı anlaşılmaktadır. 3 nolu bağımsız bölümün satın alınmasından bir hafta önce çekilen bu kredinin taşınmazın satın alınmasında kullanıldığının kabulü gerekir, zira bu kredi nedeniyle taşınmazın tapu kaydına kredi veren banka lehine ipotek şerhi işlenmiştir. Mahkemece bu kredinin hesaplamada tasfiyeye konu taşınmazın borcu olarak dikkate alınmaması doğru değildir. Mahkemece yapılacak iş, davalı yanca kullanılan krediye ilişkin kredi sözleşmesi ve ödeme planı ilgili bankadan getirtilerek kredinin alındığı tarihten mal rejiminin sona erdiği tarihe kadar yapılan ödeme ile bu tarihten sonraki bakiye ödemeler dikkate alınarak yukarıda belirtilen ilke ve esaslar uyarınca hesaplama yapmak, gerekirse bu hususta konusunda uzman bir bilirkişeden denetime elverişli rapor almak, temyiz eden davalı lehine oluşan usuli müktesep hak da göz önünde bulundurularak davacının katılma alacağını belirlemek ve bu miktara hükmetmekten ibarettir.SONUÇ: Davalı vekilinin temyiz itirazlarının bu nedenle kabulüyle hükmün 6100 sayılı HMK'nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK'nun 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve 940,00 TL peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine 27.10.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.