Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 14534 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 9965 - Esas Yıl 2016
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi... ile ... aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının kabulüne dair .... 1. Asliye Hukuk Mahkemesi'nden verilen 12.06.2012 gün ve 173/383 sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davacı .... vekili ve davalı Belediye vekili taraflarından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:KARAR Davacı .... vekili, .... İlçesinde mülkiyeti davalıya ait 522 ada 6 parsel sayılı taşınmazın 46 m2'lik kısmının ve 522 ada 8 parsel sayılı taşınmazın tamamının kıyı kenar çizgisi içinde kalan yerlerden olduğunun tespit edildiğini, Anayasa'nın 43. maddesine ve 3621 sayılı Kıyı Kanunu'nun 5. maddesine göre kıyılar Devletin hüküm ve tasarrufu altında olup, herkesin eşit ve serbest olarak yararlanmasına açık olduğunu bu nedenle söz konusu taşınmazın kıyı kenar çizgisi içinde kalan miktarının tapusunun iptaline karar verilmesini istemiştir. 24/10/2008 tarihli dilekçesi ile 522 ada 6 parsel yönünden açılan davasını yeni belirlenecek olan kıyı kenar çizgisindeki miktarlar üzerinden ıslah etmiştir.Davalı Belediye vekili, davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.Mahkemece; uyulan bozma ilamı sonrasında; davanın kısmen kabulü ile .... 522 ada 8 parselin tamamı ( 372 m2 ) ve 522 ada 6 parselin ise bilirkişi raporunda yeşil renkte ve B harfi harfi gösterilen 211 m2 lik kısmının kıyı kenar çizgisi içerisinde kaldığı anlaşıldığından davalı adına olan tapu kaydının iptaline karar verilmiş, hüküm davacı .... vekili ve davalı Belediye vekili taraflarından temyiz edilmiştir.Davanın, hak düşürücü süre nedeniyle reddine dair önceki hüküm davacı .... vekilinin ve davalı vekilinin temyizi üzerine Yargıtay 1. Hukuk Dairesi'nin 13.10.2011 tarih ve 2011/8307 Esas, 2011/10299 Karar sayılı ilamı ile özet olarak; "... davanın hak düşürücü süreden reddine ilişkin kurulan kararın Anayasa Mahkemesi'nin anılan iptal kararından sonra doğru olduğu söylenemez. ..Hal böyle olunca; işin esasının 28.11.1997 tarih 5/3 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararına göre değerlendirilmesi, davanın kısmen veya tamamen kabulü halinde de, 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasa hükümlerinin gözetilmesi suretiyle uyuşmazlığın çözüme kavuşturulması" gereğine işaret edilmek suretiyle bozulmuştur. Mahkemece, bozma ilamına uyulması kararı verildikten sonra yukarıda yazılı şekilde hüküm kurulmuştur. Dava, taşınmazın kıyı kenar çizgisi içerisinde kaldığı, bu yerlerin Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olduğu hukuki sebebine dayalı olarak açılan tapu iptali ve terkin isteğine ilişkindir. 1) Dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına ve uyulan bozma ilâmında açıklandığı üzere işlem yapılıp sonucu dairesinde hüküm tesis edildiğine göre, davacı .... vekilinin tüm ve davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde görülmemiştir. 2) Davalı vekilinin 8 parsel sayılı taşınmaza yönelik temyiz itirazlarına gelince; dava konusu 8 parsel sayılı taşınmazın, 11/6/1954 tarihli ve 34 sıra nolu tapu kaydının hükmen tescil sonucu oluşabileceği geri çevirme sonrası gelen kayıtlardan düşünülmüştür. Mahkemece bozma ilamına uyulmuş ise de; bozma gerekleri doğrultusunda yapılan araştırma ve inceleme hüküm vermeye yeterli bulunmamaktadır. Şöyle ki; çekişme konusu taşınmazın 11/6/1954 tarihli ve 34 sıra nolu tapu kaydının ....'nin de taraf olduğu .... Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 1955/219 Esas, 1955/327 Karar sayılı tescil ilamı veya başka bir tescil ilamı ile hükmen oluşabileceğinin anlaşılmasına karşın hükmün eldeki davaya kesin hüküm oluşturabileceği ve ....'yi bağlayacağı hususlarının mahkemece gözardı edilerek karar verilmesi doğru olmamıştır.Hal böyle olunca, .... Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 1955/219 Esas, 1955/327 Karar sayılı kararının HMK'nun 303. maddesi anlamında eldeki dava bakımından kesin hüküm oluşturabilmesi için tescil hükmüne esas olan kararın verilecek keşif günü ile zemine uygulanması, bilirkişilerden gerekçeli denetime açık rapor alınması, dava konusu yerin tamamının veya bir kısmının karar kapsamında kalıp kalmadığının saptanması, tescil krokisine ait dosyanın bulunduğu yerden getirtilerek keşif sırasında dosya kapsamı göz önünde bulundurularak değerlendirme yapılması, tescil krokisinin uygulanma kabiliyetinin olup olmadığı yönünde görüş istenmesi ondan sonra tescil ilamının tarafı olan ....'yi bağlayıp bağlamayacağının düşünülmesi, davanın kısmen veya tamamen kabulü halinde de, 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasa hükümlerinin gözetilmesi suretiyle uyuşmazlığın çözüme kavuşturulması bakımından karar bozulmalıdır. SONUÇ: Yukarıda (2) nolu bentte açıklanan sebeplerle davalı vekilinin temyiz itirazları yerinde olduğundan kabulü ile Yerel Mahkeme hükmünün 6100 sayılı HMK'nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, davacının tüm ve davalının sair temyiz itirazlarının (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle reddine; taraflarca HUMK'nun 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 26.10.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.