MAHKEMESİ : İzmir 5. İcra Hukuk MahkemesiTARİHİ : 14/06/2013NUMARASI : 2013/373-2013/455Yukarıda tarih ve numarası yazılı Mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki davacı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden Daire'ye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü: K A R A R Borçlu vekili itirazın iptali ilamında hüküm altına alınan icra inkar tazminatı alacağının ayrı bir dosyada takibe konmasının fazla icra vekalet ücreti tahsili amacına yönelik kötü niyetli davranış olduğu gerekçesiyle takibin iptali şikayetinde bulunduğu, mahkemece, yasal bir engel bulunmadığından şikayetin reddine karar verildiği, hükmün borçlu vekilince temyiz edildiği anlaşılmaktadır. 6100 sayılı HMK'nun 30. maddesinde “Hâkim, yargılamanın makul süre içinde ve düzenli bir biçimde yürütülmesini ve gereksiz gider yapılmamasını sağlamakla yükümlüdür.” şeklinde usul ekonomisi ilkesi hüküm altına alınmıştır. Somut olayda, borçlu aleyhine başlatılan ve itiraz üzerine duran genel haciz yolu ile ilamsız takipte, itirazların iptali ve takibe devam amacıyla, alacaklı tarafından Tüketici Mahkemesi'nde açılan dava sonucunda verilen hükmün; itirazın iptali ve takibe devam kısmının bu dosyaya sunularak takibe devam edildiği, ancak icra inkar tazminatı kısmının ayrı bir dosyada ilamların icrası yolu ile takibe konulduğu görülmektedir. Dairemizin önceki içtihatlarında, alınan itirazın iptali ilamında yer verilen vekalet ücreti, yargılama gideri ve tazminat alacakları için ayrı bir ilamlı takip başlatılmasının mümkün olacağı kabul edilmiş ise de, sonradan oluşan görüş ve kanaatte; tarafları aynı olan ve aynı alacaktan kaynaklanan ilamlar için itiraza konu ilamsız takip dosyası üzerinden alacağın tahsili mümkün iken makul ve kabul edilebilir bir gerekçe olmaksızın takip başlatılması yukarıda yasa ile düzenleme altına alınan usul ekonomisine aykırılık teşkil etmesi sebebi ile, ayrı takip yapılmaması gerektiği benimsenmiş, bu yöndeki uygulama süreklilik kazanmıştır. Bu durum karşısında şikayetin kabulü ile takibin iptaline karar verilmesi gerekirken şikayetin reddi isabetsizdir. SONUÇ: Borçlu vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile Mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366 ve 6100 sayılı HMK'nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'nun 428. maddeleri uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK'nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve İİK'nun 366/3. maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 07.07.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.