Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 14177 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 16270 - Esas Yıl 2013
MAHKEMESİ : Diyarbakır 1. İcra Hukuk MahkemesiTARİHİ : 18/12/2012NUMARASI : 2012/42-2012/471Yukarıda tarih ve numarası yazılı Mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki temyiz eden tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden Daire'ye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü: K A R A RDavacı üçüncü kişi vekili, Diyarbakır 8. İcra Müdürlüğü’nün 2011/7894 sayılı Takip dosyasında yapılan 02.01.2011 günlü hacze konu tünel kalıplarının üçüncü kişiye ait olduğunu, borçlu ile akdedilmiş olan taşeron sözleşmesinin borçlunun ifada gecikmesi ve kusurundan dolayı feshedildiğini, 18.10.2011 tarihinde hacze konu tünel kalıpların davacıya satıldığını, borçlu ile ilgisinin bulunmadığını belirterek istihkak iddiasının kabulü ile haczin kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir.Davalı alacaklı vekili, dava konusu tünel kalıplarının protokolde düşük meblağlı gösterildiğini, borçlu şirketin defterleri incelendiğinde satışın muvazaalı olduğunun anlaşılacağını, istihkak iddiasının yersiz ve takibi geriye bırakmak amacıyla yapıldığını belirterek davanın reddini savunmuştur.Davalı borçlu, usulüne uygun davetiye tebliğine rağmen duruşmalara katılmadığı gibi cevap da vermemiştir.Mahkemece iddia, savunma, toplanan delillere göre; 3.kişi şirket ile borçlu şirket arasında taşeron sözleşmesi bulunduğu, borçlu şirketin ifada gecikmesi ve kusurundan dolayı sözleşmenin feshedildiği, 18.10.2011 tarihinde hacze konu tünel kalıpların mülkiyetinin davacıya devir edildiği, böylelikle mahcuzlar üzerinde borçlu şirketin her hangi bir hak ve yetkisinin kalmadığı, davacı tarafından sunulan belgeleri ortadan kaldıracak aynı kuvvette belge ve delilin davalı tarafından ibraz edilemediği gerekçesiyle davanın kabulü ile mahcuz mal üzerindeki haczin kaldırılmasına karar verilmiş; hüküm, davalı alacaklı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Dava İİK 96 ve devamı maddeleri gereğince 3.kişi tarafından açılmış istihkak istemine ilişkindir.Dava konusu haciz işlemi 02.01.2011 tarihinde şantiye sahasında yapılmıştır. Taşınır bir mal borçlu yükleniciye ait şantiye alanında haczedilmiş ise kural olarak mülkiyet karinesi malı elinde bulunduran yüklenici yararınadır. Dairemizin ve Yargıtay’ın yerleşmiş görüşü de bu yöndedir. Somut olayda, borçlu yüklenici ile iş sahibi davacı üçüncü kişi arasında yapılan taşeron sözleşmesi borcun doğumundan sonra 21.11.2011 tarihinde feshedilmiş, ancak borçlu sözleşme feshedilmeden önce 18.10.2011 tarihinde şantiye alanındaki tünel kalıp malzemelerinin tamamını 3.kişiye satarak devretmiştir. BK’nun 179. maddesi gereğince işyeri devri için bir işletmenin veya mal varlığının tümünün devredilmesi şart değildir. İşletmenin önemli bir malvarlığının devri de işyeri devri niteliğindedir. Borçlu tarafından borcun doğumundan sonra şantiye sahasında bulunan 700.000,00 TL bedelli tünel kalıp malzemelerine ilişkin mal satışı, işletmenin önemli kısmının devri niteliğinde olduğundan malları devir alan 3. kişi, BK’nun 179. maddesi gereğince devir aldığı işletmenin borçlarından sorumlu olacağından bu devir, alacaklının haklarını etkilemeyecektir. Bu durumda, davacı üçüncü kişinin davasının reddine karar verilmesi gerekirken oluşa ve dosya içeriğine uygun düşmeyen gerekçe ile kabulüne yönelik hüküm kurulması karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün İİK'nun 366. ve HUMK'nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, taraflarca HUMK'nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve İİK'nun 366/3. maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve 24,30 TL peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine 04.07.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.