MAHKEMESİ : Karaman Aile MahkemesiTARİHİ : 10/01/2013NUMARASI : 2008/705-2013/7M.. Y.. ile F.. C.. aralarındaki katılma alacağı davasının reddine dair Karaman Aile Mahkemesi'nden verilen 10.01.2013 gün ve 705/7 sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:K A R A R Davacı vekili, dava dilekçesinde vekil edeni ile davalının yurtdışında boşandıklarını, yabancı mahkeme boşanma kararını Türkiye'de tanındığını ve tenfiz edildiğini, taraflar Hollanda da çalışmakta iken çalışmaları sonucu biriktirdikleri para ile Hollanda'da bir ev aldıklarını, eşinin ısrarı üzerine, Hollanda'daki bu evi kardeşi Ahmet'e satarak Karaman'da bir ev almaya karar verdiklerini, kardeşine satılan evin bedeli olan 125.000 Florin'i ( yaklaşık 35.000 Euro)'yu eşine vererek Karaman'daki evi aldıklarını, aynı ev için ayrıca bir miktar daha para gönderdiğini, Hollanda'daki işlerinin yoğun olması nedeniyle vekil edeninin Karaman'a gitmediğini, evin eşi Fatma adına alındığını, daha sonra davalı tarafından art niyetli ve muvazaalı bir şekilde bu evin diğer davalı M.. G..'e satıldığını, davalı kendi adına bu evi aldıktan sonra vekil edenine karşı tutum ve davranışlarının değiştiğini, geçimsizlik yarattığını, halen evin davalı Fatma tarafından kullanıldığını, açıklayarak davalı Fatma tarafından diğer davalı M.. G..'e intikal ettirilen 2717 ada 8 sayılı parselin tapu kaydının iptaliyle vekil edeni M.. Y.. adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini istemiş, harç değeri olarak 18.500 TL olarak göstermiş ancak, 07.12.2009 havale tarihli ıslah dilekçesiyle Karaman 2.Asliye Hukuk Mahkemesi'nde açılan davanın TMK'nun 229/2-3 maddesi uyarınca edinilmiş malların tasfiyesine ilişkin bulunduğu gerekçesiyle görevsizlikle Karaman Aile Mahkemesi'ne dosyanın intikalinin sağlandığını, isteklerinin edinilmiş mallardan kaynaklanan katılma alacağına ilişkin bulunduğunu belirterek isteğini katılma alacağı olarak ıslah etmiş ve istekleri doğrultusunda karar verilmesini istemiştir.Davacı Fatma vekili, 09.03.2009 tarihli cevap dilekçesinde aile mahkemesinin görevli olmadığını, mal rejiminden kaynaklanan bir davanın açılmadığını, herhangi bir şekilde katkı payı da istenmediğini, davanın tamamen haksız zenginleşme amacına yönelik olarak kötü niyetli, hukuka ve gerçeklere aykırı olarak açılan davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.Mahkemece; “...dava konusu taşınmazın davacı tarafından davalı adına alındığını, bedelinin elden davalıya verildiğini, elden verilen paranın bağış niteliğinde bulunduğunu, bu şekilde alınan taşınmazın davacıya bağışlandığının kabul edilmesi gerektiğinin davalının kişisel malı olduğunu, kişisel malın yerine geçen değerin de TMK'nun 220/4. maddesi gereğince kişisel mal olarak kabul edilmesi gerektiğini açıklayarak davanın reddine” karar verilmesi üzerine hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Dava, 4721 sayılı TMK hükümleri gereğince kabul edilen edinilmiş mallara katılma rejiminden kaynaklanan ve TMK'nun 202, 218, 219, 231, 232, 235 ve 236.maddeleri gereğince açılan katılma alacağı isteğine ilişkindir. Taraflar 10.08.1983 tarihinde evlenmiş, 31.05.2005 tarihinde yabancı ülkede açılan ve kabulle sonuçlanan 18.11.2005 tarihinde kesinleşen boşanma kararıyla boşanmışlardır. Yabancı mahkemenin boşanma kararının tanınmasına veya tenfizine ilişkin karar ise 23.12.2008 tarihinde kesinleşmiştir. Eldeki dava 11.12.2007 tarihinde açılmıştır. Taraflar arasında evlendikleri 10.08.1983 tarihinden TMK'nun yürürlüğe girdigi 01.01.2002 tarihine kadar mal ayrılığı, eşler başka bir mal rejimini seçtiklerini ileri sürmediklerinden 01.01.2002 tarihinden boşanma davasının açıldığı 31.05.2005 tarihine kadar yasal edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir (4721 sayılı TMK.m.202, 4722 SK.m.10). Eşler arasındaki mal rejimi TMK'nun 225/2.fıkrası uyarınca boşanma davasının açıldığı tarihte sona ermiştir. Mahkemece, davacı tarafından davalıya verilen paranın elden bağış niteliğinde bulunduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmişse de mahkemenin bu görüşüne katılma olanağı bulunmamaktadır. Her ne kadar dava dilekçesiyle TBK'nun 19.maddesine dayalı olarak muvazaa nedeniyle tapu iptali ve tescil isteğinde bulunulmuş ise de, 07.12.2009 havale tarihli ıslah dilekçesiyle davacı tarafın isteğini katılma alacağı olarak ıslah ettiği belirlenmiştir. Bu durum karşısında sadece somut olayda katılma alacağı değerlendirilecektir. Dosya kapsamındaki tüm bilgi ve belgeler ile tarafların beyanları ve dava dilekçesiyle cevap dilekçesi diğer bilgi ve belgeler birlikte değerlendirildiğinde davacı Mehmet ile eşi Fatma'nın Hollanda'da çalıştıkları, daha sonra Fatma'nın Türkiye'ye döndüğü Hollanda'daki evin satışından elde edilen 125.000 Florin'in (35.000 Euro)nun memleketleri Karaman'da ev almak için davacı tarafından davalı eşine verdiği, ayrıca bir kısım paranın oğlu vasıtasıyla yine aynı eve harcanmak üzere eşi Fatma'ya gönderdiği ve bu paralarla Karaman'daki evin alındığı, davacı Mehmet'in Hollanda'daki işlerinin yoğunluğu nedeniyle ev almak için Türkiye'ye gelme olanağının olmadığını bu nedenle alınan evin tapusunun davalı eş adına yapıldığı, söz konusu 2717 ada 88 sayılı parseldeki 9 nolu bağımsız bölümün 24.07.2002 tarihinde davalı tarafından edinildiği ve bu konuda bir uyuşmazlığın bulunmadığı, dosyadaki bilgi ve belgelerle sabittir. Aile Birlikteliği ortak yaşam koşulları, eşlerin birbirine olan sadakati ile TMK'nun evliliğin genel hükümleri başlığını taşılan 185 ve devamı maddelerinde açıklanan ilkeler ve olgular birlikte değerlendirildiğinde mal rejiminin devamı süresinde edinilen bir malın eşlerden biri adına alınmasının hayatın olağan akışına uygun düştüğünün kabulü gerekir. Kaldı ki davacı işlerinin yoğunluğu nedeniyle evin alınması için Türkiye'ye gelme olanağının olmadığını bildirmiştir. Bu beyanında samimi olduğu görülmektedir. Bundan ayrı gerek dava dilekçesi kapsamı ve gerekse dosya kapsamındaki tüm bilgi ve belgeler gözetildiğinde davacı da bağış, irade ve kastının olduğunu söylemek mümkün değildir. Dosya kapsamından davacının bağışı çağrıştıracak bir beyan ve açıklamasına da rastlanılmamıştır. Şu halde dava konusu taşınmazın edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu dönemde 24.07.2002 tarihinde alındığı gözetilerek iddia ve savunma doğrultusunda taraf delilleri toplanarak sonucuna göre olumlu veya olumsuz bir karar verilmesi gerekirkenedinilen taşınmazın bedelinin bağış niteliğinde bulunduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi usul ve kanuna aykırıdır. Davacı vekilinin temyiz itirazlarının açıklanan nedenlerle kabulüyle yerel mahkeme hükmünün 6100 sayılı HMK.nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK.nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK'nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve HUMK'nun 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 24,30 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davacıya iadesine, 04.07.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.