Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 14037 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 15139 - Esas Yıl 2013
MAHKEMESİ : Ankara 10. Aile MahkemesiTARİHİ : 07/02/2013NUMARASI : 2009/758-2013/145H.. A.. ve R.. A.. aralarındaki katılma alacağı davasının kısmen kabulüne, kısmen reddine dair Ankara 10. Aile Mahkemesi'nden verilen 07.02.2013 gün ve 758/145 sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davalı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:KARARDavacı vekili, 1991 yılında evlenen tarafların evlilik birliği içinde edinilen..ada .. parsel .. numaralı meskenin davalı adına tescil edildiğini açıklayarak, edinilmiş mal niteliğindeki taşınmazın tapusunun iptaliyle ½ payın davacı adına tesciline ve 23.05.2012 tarihli dilekçesiyle tapu iptali ve tescilin mümkün olmaması halinde 40.000 TL tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiş, 18.12.2012 tarihli dilekçesiyle alacağı 59.197,54 TL olarak ıslah etmiştir.Davalı vekili, ev hanımı olan davacının herhangi bir katkısı bulunmadığını, kredi ile satın alınan taşınmazın ödemelerinin davalının babası tarafından yapıldığını, davacının tapu iptali ve tescili talepli davasını ıslah ederek 40.000 TL alacak istedikten sonra ikinci ıslah ile alacak miktarının 59.197,54 TL'ye yükseltmesi mümkün olmadığından davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile 52.732,24 TL katılma alacağının karar tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesi üzerine; Hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Taraflar, 17.10.1990 tarihinde evlenmişler, 11.03.2009 tarihinde açılan boşanma davası sonunda 07.02.2012 tarihinde kesinleşen hükümle boşanmışlardır. Eşler arasındaki mal rejimi TMK'nun 225/son maddesi gereğince boşanma davasının açıldığı tarihte sona ermiştir. Bu durum karşısında eşler başka bir mal rejimini seçtiklerini ileri sürmediklerinden, evlilik tarihinden 4721 sayılı TMK'nun yürürlüğe girdiği 01.01.2002 tarihine kadar 743 sayılı TKM'nin 170.maddesi uyarınca eşler arasında mal ayrılığı rejimi, 01.01.2002 tarihinden boşanma davasının açıldığı 11.03.2009 tarihine kadar 4722 sayılı Kanun'un 10. maddesi gereğince, TMK'nun 202. maddesine göre edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir.Dava dilekçesinin içeriği, tarafların yargılama aşamasındaki beyanları ve dava konusu ..ada .. parsel .. numaralı bağımsız bölüm 05.01.2006 tarihinde edinilmiş olmasına göre dava, 4721 sayılı TMK'nun 202 ve devamı maddeleri gereğince kabul edilen yasal mal rejimi olan edinilmiş mallara katılma rejiminden kaynaklanan ve TMK'nun 231, 232, 235 ve 236. maddeleri gereğince açılan katılma alacağı isteğine ilişkindir. Bu tür davalarda, eklenecek değerlerden (TMK.m.229) ve denkleştirmeden (TMK.m.230) elde edilen miktarlar da dahil olmak üzere edinilmiş malın (TMK.m.219) toplam değerinden mala ilişkin borçlar çıkarıldıktan sonra kalan artık değerin (TMK.m.231) yarısı üzerinden (TMK.m.236/1) tarafların kazanılmış hakları da gözetilerek taşınmazın tasfiye tarihindeki değeri dikkate alınarak (TMK. m.235/1) katılma alacağı belirlenmelidir.Dava konusu taşınmaz 05.01.2006 tarihinde tapuda satış gösterilmek suretiyle davalı adına tapuya tescil edilmiştir. Davacı vekili cevap dilekçesi ve aşamalardaki beyanlarında, taşınmazın kredi ile satın alındığını ve ödemelerin davalının babası tarafından yapıldığını ileri sürmüş ise de, kredi ödemlerinin davalının babası yada diğer yakınları tarafından yapıldığına dair somut bir delil ibraz etmediğinden TMK'nun 6. maddesi 222/son maddesi uyarınca taşınmazın edinilmiş mal olarak kabulü ile boşanma dava tarihinde mevcut kredi borcunun taşınmazın değerinden düşülmesinden sonra kalan miktarın artık değer olarak nitelendirilmesi doğrudur.Ancak, davacı vekili dava dilekçesinde evlilik birliği içinde edinilen taşınmazın edinilmiş mallara katılma rejimi kapsamında edinilmiş mal olduğunu iddia ederek tapu iptali ve tescil isteğinde bulunmuşken, 23.05.2012 tarihli dilekçesiyle tapu iptali ve tescil isteğine terdit ekleyerek 40.000,000 TL alacak isteğinde bulunmuş, 18.12.2012 tarihli dilekçesiyle isteğini 59.197,54 TL olarak ıslah etmiştir. Bu halde, 23.05.2012 tarihli dilekçenin ıslah niteliğinde olup olmadığı ve buna bağlı olarak 18.12.2012 tarihli ıslah dilekçesinin 2. ıslah olup olmadığı üzerinde durmak gereklidir. 6100 sayılı HMK'nun 176. maddesinde, taraflardan her birinin yapmış olduğu usul işlemlerini kısmen veya tamamen ıslah edebileceği ve aynı davada tarafların ancak bir kez ıslah yoluna başvurabileceği düzenlenmiştir. Somut olayda davacı vekili tarafından tapu iptali ve tescil istemli olarak açılan davada, 23.05.2012 tarihli dilekçeyle tapu iptali ve tescil isteğine terdit ekleyerek 40.000,00 TL talepte bulunulması ıslah niteliğinde olup HMK'nun 176/2 maddesi gereğince aynı dava da ancak bir kez ıslah yoluna başvurulabileceğinden mahkemece, 40.000 TL'lik talep aşılarak 18.12.2012 tarihli geçersiz ıslah dilekçesinin gözönünde tutularak yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir.Öte yandan mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verildiği halde, yargılama da kendisini vekille temsil ettiren davalı lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince vekalet ücretine hükmedilmemesi ve yargılama giderlerinin HMK'nun 326/2 maddesine aykırı olarak kabul red oranına göre paylaştırılması gerekirken davalıdan tahsiline karar verilmesi de doğru değildir. Yukarıda açıklanan gerekçeler nedeniyle davalı vekilinin yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulüyle usul ve yasaya aykırı bulunun yerel mahkeme hükmünün HMK’nun Geçici 3.maddesi yollamasıyla uygulanacak olan HUMK’nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, taraflarca HUMK'nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve HUMK'nun 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve 900,55 TL peşin harcın istek halinde geri verilmesine 03.07.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.